Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde düzenlenen ‘Türkiye’nin Girişimci ve İnsani Politikası’ başlıklı konferansta bir konuşma gerçekleştirdi. Çavuşoğlu, dünyanın son derece ciddi sorunlar, buhranlar ve savaşlarla yüzleştiğinin altını çizerek, “Afganistan’ı da hesaba katarsak, savaşların ve çatışmaların yüzde 60’ı bizim yakın coğrafyamızda cereyan ediyor. Bu durum, dünyada yalnızca fikirlerin veya ekonomik faaliyetlerin değil, aynı zamanda tehditlerin de küreselleştiğini gösteriyor. Çatışmalar, enerji ve gıda krizleri, terörizm, iklim değişikliği, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı ve düzensiz göç gibi olgular, tüm insanlığı tehdit eden ve karşılaştığımız sınamalardır. Giderek artan uluslararası rekabet, ortak çözümler üretmeyi daha da güçleştiriyor. Küresel sorunlar karşısında, uluslararası sistemi sorgulamamız gerekiyor. Mevcut uluslararası sistem, bu sorunların çözümüne gerçekten katkı sağlayabiliyor mu? Çatışmaları önleyebiliyor mu? Krizleri yönetme kapasitesine sahip mi? Süregelen çatışmaları dondurabiliyor ya da çözümü dondurulmuş sorunları nihayete erdirebiliyor mu?” şeklinde konuştu.nn**‘TÜRKİYE, DÜNYANIN İHTİYAÇ DUYDUĞU GÜÇLERDEN BİRİDİR’**nnUluslararası sistemin yetersizliğine dikkat çeken Çavuşoğlu, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Sadece AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) değil, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi de yetersiz kalmaktadır. Birkaç gün önce bir NATO toplantısındaydık. NATO’nun yeni bir stratejik konsepti bulunuyor ve biz onu daha aktif kılmaya çalışıyoruz. Sınamalar ve tehditlerle mücadelede daha etkili olmasını arzu ediyoruz ki buna terörizm de dahildir. AGİT, 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ve çevresinin barışı için kurulmuş bir proje olmasına rağmen, bugün ne denli etkisiz kaldığını görüyoruz. Uluslararası sistemin yetersiz olduğu bu gibi dönemlerde, inisiyatif alabilen, yol gösterebilen ve liderlik edebilen girişimci güçlere olan ihtiyaç artmaktadır. Bugün gururla ifade etmek isterim ki, Türkiye bu güçlerin en başında yer almaktadır. Ancak sadece güçlü olmak yeterli değildir; bu güçlerin aynı zamanda vicdanlı olması ve değerlere dayalı bir politika izlemesi şarttır. İlkeli ve prensip sahibi olması gerekir. İşte bu sebeple Türkiye, dünyanın ihtiyaç duyduğu güçlerden biridir. Çünkü bizim medeniyetimizde ‘insan insanın kurdu değil, umududur’ anlayışı hakimdir.”nn**‘UYUŞMAZLIK ÇÖZÜMÜNDE BİR MARKA HALİNE GELDİK’**nnBakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Balkanlar’a uzanan geniş bir coğrafyada umut beslenen ülkelerin başında geldiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Hangi küresel soruna bakarsanız bakın, hepsinde Türkiye’nin çözümün bir parçası olduğunu görürsünüz. Bu gerçeği sadece biz değil, bütün dünya görüyor. Uyuşmazlık çözümü ve arabuluculuk alanında küresel bir marka haline geldik. Türkiye, dünyanın en büyük üç uluslararası örgütü olan BM, AGİT ve İİT’de (İslam İşbirliği Teşkilatı) Arabuluculuk Dostlar Grubu Eş Başkanlığı görevini yürüten tek ülkedir. Filipinler’den Somali’ye, Balkanlar’dan Venezüella’ya kadar çatışma ve sorunların olduğu her yerde arabuluculuk faaliyetleri yürütüyor ve çözüme katkı sunuyoruz. Yakınımızdaki Ukrayna ve Rusya savaşını görüyorsunuz. Dünyadaki kutuplaşmayı ve cepheleşmeyi derinleştiren bu savaşta, diplomasi yoluyla sonuç alabilen Türkiye’den başka bir ülke oldu mu? Sadece Türkiye. Bu başarı, yalnızca iki tarafla eşit mesafede görüşebilmekle elde edilmez. Aynı zamanda ilkeli olmak zorundasınız. Montrö Sözleşmesi’ni harfiyen uyguluyoruz. Herkesten önce ‘bu bir savaştır’ tespitini yaparak ‘savaşan tarafların gemileri boğazdan geçemez’ dedik. Biz savaşı reddettik. Daha sonra yapılan referandumu da reddettik. Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımadığımız gibi, Ukrayna topraklarının bu şekilde ilhak edilmesinin de yanlış olduğunu deklare ettik. Ancak bunlara rağmen Ukrayna’ya desteğimiz ve insani yardımlarımız devam etmektedir. Bu ilkeli duruşumuz sayesinde her iki tarafla da görüşebiliyoruz ve amacımız her iki tarafı da körü körüne memnun etmek değil. Bu iki ülke arasındaki esir takası ve Tahıl Anlaşması, Türkiye’nin arabuluculuğu neticesinde mümkün olmuştur.”nn**‘TÜRKİYE, İLKELİ TUTUMLARIYLA GÜVENİLİR BİR AKTÖRDÜR’**nnGeçen hafta AGİT ve NATO toplantıları için Romanya ve Polonya’da bulunduğunu aktaran Çavuşoğlu, şunları kaydetti: “Ukrayna Dışişleri Bakanı da bu toplantılara iştirak etti. Başta Ukraynalı mevkidaşım olmak üzere tüm muhataplarımız ve konuşmacılar, Türkiye’nin bu diplomatik gayretlerini takdir ettiklerini belirterek defalarca teşekkürlerini ilettiler. Biz bu adımları birileri teşekkür etsin diye değil, bölgemizin barışı ve insanlık adına atıyoruz. Dış politika, bir güven meselesidir. Türkiye, bugün küresel diplomasinin en güvenilir aktörlerinden biridir. Zira biz ne söylüyorsak onu yapıyor, ne yapıyorsak onu söylüyoruz. Türkiye, sergilediği ilkeli tutumlar sayesinde güvenilir bir aktör konumundadır.”nn**’BU KRİZİ DENEYİMLEYEN ÇOK SAYIDA ÜLKE VAR’**nnDünyanın bir enerji kriziyle karşı karşıya olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Bu krize karşı son dönemde attığımız adımlarla hem ülkemizde hem de çevremizde enerji arz güvenliğini güçlendiriyoruz. Bu yıl Avrupa’ya baktığımızda kısıtlamaların olduğunu ancak rezervlerinin de bulunduğunu görüyoruz. Bu olumlu bir gelişme. Fakat gelecek kışa yönelik çok ciddi kaygılar mevcut. Bugün bu krizi yaşayan pek çok ülke var. Türkiye’de yüksek enerji fiyatlarından hepimiz şikâyetçiyiz. Ülkemizdeki enflasyon oranı yüksek. Diğer ülkelerde de göreceli olarak ciddi artışlar var ama bizimki biraz daha fazla. Bu sorunu çözmek ve gidermek bizim sorumluluğumuzdadır. Rusya’dan tedarik ettiğimiz doğal gazın fiyatı 3-4 katına çıktı. Devletin sübvansiyonlarına rağmen fiyatlarla ilgili bir şikâyetimiz olduğu doğrudur. Ancak aranızda ‘bu yıl veya önümüzdeki dönemde doğal gaz ya da elektrik sıkıntısı yaşayacağız’ diye endişe duyan var mı? Yok. Çünkü bu, yıllardır izlediğimiz stratejik politikaların bir sonucudur” dedi.nnÇavuşoğlu, İsveç ve Finlandiya ile imzalanan Üçlü Muhtıra’ya da değinerek, “FETÖ ile PKK/YPG, ilk defa dolaylı da olsa bir NATO belgesine girmiş oldu. Zirve bildirgesi de bu belgeye atıfta bulunmaktadır. Bu terör örgütlerinin söz konusu belgelere dahil edilmesi için yoğun çaba gösterdik” diye ekledi.nn**‘NİKOS DENDİAS DA DERHAL ORADA BİTTİ’**nnTürk Devletleri Teşkilatı ile birliğini pekiştiren Türk dünyasının artık yeni bir jeopolitik gerçeklik olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, “Bütün dünya ilgisini bu bölgeye yöneltmeye başladı. Bugün Nikos Dendias da hemen soluğu orada aldı ve bazı ziyaretler gerçekleştiriyor. Nereye gitsek sağ olsun eski dostum Nikos Dendias arkamızdan geliyor. Dertliler; çünkü KKTC, Semerkant’taki zirvede gözlemci üye statüsü kazandı. Bu sadece bir başlangıç. Paniğe kapılmalarının asıl sebebi, gelecekte atılacak adımlardır. Türk dünyasıyla iş birliğimizi ve dayanışmamızı daha da artırmamız gerekiyor” dedi.nn**’YENİDEN ASYA GİRİŞİMİNİ BAŞLATTIK’**nnDışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dış politika analizlerinde yapay zekadan etkin bir şekilde faydalanmaya başladıklarını dile getirerek sözlerini şöyle tamamladı: “Dünyanın ekonomik güç merkezi Asya’ya kayıyor. Dünya nüfusunun yarıdan fazlası, yani 4,7 milyar insan Asya’da yaşıyor. Gelecek yıl Hindistan’ın nüfusu Çin’i geçecek. Uzmanlara göre ekonominin ağırlık merkezi yılda 140 kilometre hızla batıdan doğuya doğru ilerliyor. Böyle bir dönemde biz de ‘Yeniden Asya’ dedik. Bazıları bunu yadırgadı. Sanki Asya’da ilk defa var oluyoruz. Bizim köklerimiz orada. Köklerimizin olduğu bu coğrafyaya bütüncül bir yaklaşımla tekrar yönelme ihtiyacı hissettik. Bine yakın somut eylem planı ile Asya ülkeleri ve Asya’daki bölgesel örgütlerle ilişkilerimizi derinleştiriyoruz. Bu işler hamasetle olmaz. Son Büyükelçiler Konferansı’nda Avrupa’ya özel bir vurgu yaptık. Avrupa’nın şu anda Türkiye’ye ihtiyacı var. Avrupa’nın ortasında bir savaş var ve kıtada çok ciddi krizler yaşanıyor. İçinde bulunduğumuz bir kıtanın istikrarlı olması ve ekonomisinin büyümesi bizim de lehimizedir. Bazıları ‘Avrupa’nın ekonomisi kötü, enerji krizi yaşıyor, oh olsun’ diyebilir. Ancak gerçekçi düşünürsek, bu olumsuz gelişmelerin bize yansıması da olumsuz olur. Bu nedenle şu anda Avrupa’ya da aynı ölçüde odaklanmamız gerekmektedir.”