Sinema Devinin Dönüşü: Muzaffer Yıldırım, 8 Yıllık Aranın Ardından Sektöre Yeniden Girdi

Mars Sinemaları’nı sekiz yıl evvel Koreli CGV’ye devreden Muzaffer Yıldırım, sinema sektörüne Cinenova markasıyla güçlü bir geri dönüş gerçekleştirdi. Yıldırım, bu hamlesiyle sekiz farklı lokasyonda 70’ten fazla salonu bünyesine kattı. Sektörün geleceğine dair iyimserliğini dile getiren Yıldırım, “Sinema salonunu kapatan veya metrekaresini daraltan işletmeciler bu kararlarından pişmanlık duyacaktır. Sinema ölmedi, aksine pandemi döneminde uzaklaşan izleyici kitleleri hızla geri geliyor. Dijital platformlar ise sanılanın aksine yapımcılara önemli bir destek sağlıyor,” ifadelerini kullandı.

Sektörde yaygınlaşan ‘sinemaların sonu geldi’ söylemine en güçlü itiraz, bizzat sektörün kalbindeki bir isim olan Muzaffer Yıldırım’dan geldi. Yıldırım, bu kanının aksini savunarak sinemanın küresel ölçekte pandemi öncesi seviyelerine döndüğünü, özellikle Japonya, Çin ve Malezya gibi Asya ülkelerinde bu seviyeyi aştığını belirtti. Amerika ve Avrupa’da yüzde 15’lik bir gerileme olsa da genel tablonun olumlu olduğunu vurguladı. Ona göre, yaşanan geçici düşüşün sebebi seyirci ilgisizliği değil, pandemi ve Hollywood grevlerinin yol açtığı içerik kıtlığıydı. “İnsanlar sinemaya değil, filme gider. Üretim durduğunda sinema da durur,” diyen Yıldırım, yeni içerikler üretildikçe ve bilet fiyatları makul seviyelere çekildikçe sektörün büyümesini sürdüreceğine inandığını ve geleceğe umutla baktığını ifade etti.

Nitekim Yıldırım’ın bu konudaki beklentisi yalnızca bir ‘umut’ beyanından ibaret değil; somut bir yatırıma dönüşmüş durumda. Geçmişte 1.000’den fazla salona ulaşan Mars Sinemaları’nın kurucu ortağı, sekiz yıllık bir aranın ardından yeniden sinema işletmeciliği koltuğuna oturdu.

2016 yılında Mars’ı Koreli CGV grubuna sattıktan sonra yapımcılık kariyerine devam eden ve yatırımlarının odağını turizm sektörüne kaydıran Yıldırım için dönüm noktası, bazı AVM yöneticilerinden gelen teklifler oldu. Salonlarını kapatmayı düşünen bu işletmecilerin çağrısı, Yıldırım’ı sektöre geri döndürdü. Sürecin nasıl başladığını Yıldırım kendi sözleriyle şöyle anlatıyor: “AVM yöneticileriyle uzun yıllara dayanan bir iş ilişkim var. Pandemiyle Türkiye’de 400-500 salonun kapandığı bir dönemde, ‘Biz de salonları kapatacağız, gel sen işlet’ teklifiyle geldiler. Bu şekilde başladık ve şu anda Cinenova markası altında sekiz lokasyonda 70’in üzerinde salonumuz var. ‘Yeniden parlayan yıldız’ anlamına gelen bu isim, sponsor bir bankanın devreye girmesiyle yakında değişecek.”

Yıldırım, yeni sinema salonlarında sadece işletme anlayışını değil, aynı zamanda deneyimi de dönüştürmeyi hedefliyor. “Hizmet kalitesini, Mars’ın bizim yönetimimizde olduğu dönemdeki seviyeye geri taşıyoruz,” diyen Yıldırım, en büyük farkı ise teknoloji alanında yaratacaklarını vurguladı. Ona göre, küresel sinema sektöründe en hızlı büyüme “deneyim” odaklı yatırımlarda yaşanıyor. Bu doğrultuda, üstün görüntü ve ses kalitesi sunan Imax’in yeni lazer teknolojisini örnek gösterdi. “Bu teknolojiyi Joker filmiyle izleyicilere sunmaya başladık,” diyerek, en son 12 yıl önce Türkiye’ye gelen Imax teknolojisinin en güncel versiyonunu tüm yeni salonlarına entegre edeceklerini belirtti.

Muzaffer Yıldırım, dijital platformların izleyiciyi sinemadan uzaklaştırıp eve kapattığı yönündeki yaygın inanışa karşı çıkıyor. Tam aksine, bu platformların yapımcılar için bir finansal destek mekanizması olduğunu savunuyor. Yıldırım’a göre bir yapımcı, filmini sinemada gösterime sokarken aynı zamanda platforma satarak prodüksiyon için kaynak yaratabiliyor. Ayrıca, büyük stüdyoların en önemli filmlerini doğrudan platformlarda yayınlamadığını, çünkü sinema hasılatlarının hâlâ çok daha yüksek olduğunu ekliyor. Örnek olarak, James Bond filmi için yapılan 800 milyon dolarlık platform teklifinin reddedilerek, pandemi sonrasında sinemalarda gösterime girmesini gösterdi.

Salonlarını kapatan veya küçülten AVM’lerin yanlış bir strateji izlediğini iddia eden Yıldırım, sabırlı olunması gerektiğini belirtti. Her hafta 10 ila 12 yeni filmin vizyona girdiğini ve sektörün eski canlılığına kavuşmakta olduğunu söyledi. “Geçen seneyi depremin de etkisiyle 35 milyon seyirciyle kapattık, fakat Türkiye’nin en geç 2025’te pandemi öncesi rakamlara ulaşacağına inanıyorum. 2026 yılında ise 70 milyon seyirci barajını aşarız,” diyerek gelecek öngörüsünü paylaştı. Bununla birlikte Yıldırım ve ekibi, bilet fiyatlarının yüksekliği sorununa da eğiliyor. Mevcut bilet fiyatlarının pahalı olduğunu kabul eden Yıldırım, “İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerdeki izleyiciler bu fiyatlara daha toleranslı olabilirken, Anadolu’da 150-200 TL gibi rakamlar kabul görmüyor,” diyerek bu konuda bir düzenleme yapacaklarının sinyalini verdi.

Sinema işletmeciliğinin yanı sıra yapımcı kimliğini de sürdüren Muzaffer Yıldırım, iddialı yeni projelerle gündemde. Özellikle Gupse Özay ile üç farklı projede iş birliği yapıyor. Bunlardan ilki, Netflix’te gösterilecek sekiz bölümlük ‘Platonik Aşk’ isimli bir romantik komedi dizisi. Özay ile ayrıca bir sinema filmi projesi de bulunuyor. Yıldırım’ın en dikkat çekici projesi ise uluslararası pazarı hedefleyen bir animasyon. Üç yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu animasyonda, Gupse Özay’ın çocukluğundan esinlenilen ‘Gupi’ karakteri yer alıyor. İlk bölümü tamamlanan animasyonun İngilizce seslendirmesini de yine Gupse Özay’ın yapacağı öğrenildi.

Yıldırım, yapımcılığını üstlendiği diğer projelere dair de güncel bilgileri paylaştı. Feyyaz Yiğit ile senaryosunu “muazzam” olarak nitelendirdiği bir film için haziranda çekimlere başlayacaklarını duyurdu. Mehmet Günsür ve Mert Fırat’ın başrollerinde olduğu bir Art House filminin çekimlerinin ise bu aralık ayında tamamlanacağını belirtti. Uzun süredir beklenen projelerden Çağatay Ulusoy’lu ‘Koca Yusuf’ filminin çekimlerinin 2025’te yapılacağını açıkladı. Bir diğer büyük prodüksiyon olan ve “Türkiye’nin en pahalı filmi” olarak tanımlanan ‘Göktürk’ filminin 40 dakikalık kısmının çekildiğini ve 2025’te, muhtemelen 29 Ekim’de vizyona gireceğini ifade etti. Ayrıca, Merve Dizdar ile bir komedi filmi projesi üzerinde çalıştıklarını da ekledi.