Muradiye Külliyesi’nin yanında 90 yıl önce kurulan ve külliyedeki restorasyon faaliyetleri sebebiyle 2000 yılında kapanan Manisa Müzesi, uzun bir aranın ardından tekrar hizmete girdi. Müzenin Yunusemre ilçesinde inşa edilen yeni binası, geçtiğimiz hafta Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da iştirak ettiği Türkiye Kültür Yolu Festivali açılış merasiminin ardından ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Kapalı kaldığı süreçte gerçekleştirilen kazılardan elde edilen yeni buluntularla koleksiyonunu daha da zenginleştiren müze, çok sayıda medeniyetin izlerini taşıyor.
Müze koleksiyonunda, Salihli’deki Çakallar Volkanı yakınlarında bulunan ve üzerinde bir ayak izi taşıyan Paleolitik Dönem’e (Kaba Taş Devri) ait volkanik tüf parçası en eski eser olarak dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra, efsanelere ilham vermiş Lidya kartalı kabartmaları, Aigai Antik Kenti kazılarında gün yüzüne çıkarılan 2,6 metre yüksekliğindeki bilinen en büyük tanrıça Hestia heykeli ve Osmanlı İmparatorluğu devrinden şehzadelerin gündelik yaşantısını gözler önüne seren 1700 parça eser de sergileniyor.
“ÇOK GENİŞ BİR TARİHSEL YELPAZE SUNULUYOR”
Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Sudak, uzun ve zahmetli bir sürecin neticesinde müzeyi yeniden ziyarete açmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Müzenin serüveninin Sardes Antik Kenti’nden çıkarılan eserlerle başladığını dile getiren Sudak, yıllar içerisinde farklı noktalarda bulunan eserlerin de koleksiyonu zenginleştirdiğinin altını çizdi.
Sudak, sergi alanının binlerce yıllık bir geçmişi aydınlattığını belirterek, “Müzemiz, milattan önce 10 bin yıl öncesine tarihlenen bir ayak izinden başlayıp, 2 bin yıl öncesindeki medeniyetlerin eserlerine uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bu zaman yolculuğunun son durağını ise Osmanlı Dönemi’nin giyim, kuşam ve yeme içme kültürü oluşturuyor. Ziyaretçilerimiz, bir Helenistik heykeli veya bir Şehzade Divanı’nı incelerken, hemen yanı başında Lidya ve Roma dönemlerine ait mozaiklere de tanıklık edebilir. Gerçekten de çok geniş bir zaman aralığı söz konusu.” şeklinde konuştu. Sudak, 25 senelik bir aranın ardından kapılarını açan müzeye sadece Manisa’dan değil, İzmir, Balıkesir ve Uşak gibi komşu şehirlerden de yoğun bir ilgi gösterildiğini belirtti.
“HER BİR ESER AYRI BİR DEĞER TAŞIYOR”
Ziyaretçilerin özellikle Lidya kartalları, mozaikler ve Aigai Antik Kenti’ndeki meclis binası merkezinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan 2,6 metrelik tanrıça Hestia heykelinin bulunduğu bölümde yoğunlaştığını aktaran Sudak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Elbette buradaki her bir eser paha biçilmez bir değere sahip. Ancak Lidya kartalları, kendi döneminde sayısız efsaneye ve hikayeye konu olmuş, hatta pek çok ülkeye ilham vermiş özel parçalardır. Bu Lidya kartallarını Manisa Müzesi çatısı altında görmek mümkün. Bununla birlikte, ‘Helenistik Dönem’in Hestia’sı’ olarak nitelendirdiğimiz heykelimiz de var ki, tüm misafirlerimiz Helenistik çağın bu bilinen en büyük heykelini yine Manisa’da görme ayrıcalığına erişebilir.”