İngiltere’de Zaferin 80. Yılı: Geçmişin Acıları ve Günümüzün Coşkusu

Bugün hayatta olan ve kutlamalara tanıklık edebilen nesil, 80 yıl önce henüz küçük birer çocuktu. Yaşı yetenler, savaşın sona erdiği o unutulmaz günü ancak hayal meyal anımsıyor. Kayınvalidemin aklında en çok kalanlar, bombalar ve sığınaklara gizlenmeleri olmuş. Sadece 8 yaşındayken, bir gün abisiyle sinemadan döndüklerinde anneleri onlara, “Bir konuğumuz var, paltolarınızı çıkarıp mutfağa geçin,” demiş. Mutfakta oturan yabancıyı gördüğünde abisi “Babam dönmüş!” çığlığıyla koşup adama sarılırken, kendisi donakalmış. Abisinin “baba” diyerek kucakladığı o adamı yaşamında ilk defa gördüğünü ve ne hissettiğini bilemediğini ifade ediyor. Aklında kalan diğer anılar arasında, zaman zaman babasına yazdıkları mektuplar ve savaş boyunca susturulan kilise çanlarının, savaşın bittiği gün ilk kez çalınması yer alıyor.

Ne var ki, onların bu mutlu kavuşma öyküsü her ailenin kaderi olmamıştı; savaşa gidenlerin birçoğu geri dönememiş, pek çok çocuk öksüz kalmıştı. Yaklaşık 80 milyon insanın hayatına mal olan, evleri, aileleri ve şehirleri yerle bir eden ve tüm ulusların halklarına derin acılar ve yoksulluk getiren altı yıllık İkinci Dünya Savaşı, Almanya’nın 8 Mayıs 1945’te teslim olmasıyla resmen sona ermişti. O dönemin İngiltere Başbakanı Winston Churchill, Avrupa’da savaşın bittiğini saat 15’te bir radyo anonsuyla duyurmuş, hemen ardından Londra’daki Sağlık Bakanlığı binasının balkonundan halka doğaçlama bir seslenişte bulunmuştu. Aşağıda biriken coşkulu kitleye, “Bu sizin zaferinizdir,” diye seslendiğinde, kalabalıktan “Hayır, sizin!” yanıtı yükselmişti. Savaş sırasındaki bu kritik rolüne rağmen, İngiliz halkının Churchill’i Temmuz 1945 seçimlerinde yeniden göreve getirmemesi tarihin ilginç bir detayıdır.

O gün dünya çapında kentlerin ve kasabaların sokaklarını sevince boğan Avrupa Zafer Günü’nün bu yıl 80. yıldönümüydü. Ülke genelinde organize edilen dört gün dört gece süren anma etkinliklerinin Londra’daki başlangıcı, 5 Mayıs’ta düzenlenen büyük bir askeri geçit töreniyle yapıldı. On binlerce insan, aralarında Ukrayna ve Almanya gibi müttefik ülkelerden gelen personelin de yer aldığı bu geçit törenini izlemek için sokakları doldurdu.

TORUNLARLA BİRLİKTE ORADAYDILAR
Bir süredir sağlık sorunlarıyla gündemde olan İngiliz kraliyet ailesi, Harry haricinde tüm üyeleriyle törenlerde hazır bulundu. Başbakan ve belediye başkanı da onların hemen yanında yerlerini almıştı. Geçit töreni, Kral III. Charles’ın aile üyeleriyle birlikte Buckingham Sarayı balkonundan kalabalığı selamladığı sırada, tarihi Kızıl Oklar askeri uçaklarının gökyüzünde yaptığı bir gösteri uçuşuyla son buldu.

Törende hemen önümde oturan yaşlı bir çift, gösterileri büyük bir ilgiyle takip ederken bana dönerek birkaç kez “Ne kadar harika bir gün,” dedi. Sohbet etmeye başladığımızda 90 yaşında olduğunu öğrendiğim beyefendi, savaş bittiğinde 10 yaşında olduğunu ve caddelerdeki o sevinç atmosferini asla unutmadığını dile getirdi. Bununla birlikte, 8 Mayıs’ta saat tam 12.00’de, savaşta hayatını kaybedenler için ülke çapında iki dakikalık bir saygı duruşu gerçekleştirildi. Akşam olduğunda ise ülke genelinde 2.500’den fazla işaret fişeği yakılarak ve Tower Köprüsü gibi sembolik yapılar aydınlatılarak barış ışığının yayılması canlandırıldı.

Hafta boyu süren etkinlikler arasında en dikkat çekicilerden biri de Londra Kulesi’nde açılan “Kanla Kaplı Topraklar ve Kızıl Denizler” başlıklı seramik sergisiydi. Kulenin duvarlarında sergilenen enstalasyonda, kan kırmızısı renkteki gelincikler, sanki bir kraterden fışkırıp dışarı doğru akan dalgalar gibi çimenlik alana dökülüyordu. Çatışmanın uzun vadeli etkilerini simgeleyen iki yapraklı bu seramik gelincikler, savaşta ölenleri anmak amacıyla kullanılan bir semboldür. Anma zamanlarında insanlar bu gelincikleri ceket yakalarına ve şapkalarına takarlar.

gjtozkoparan@gmail.com