Sana Göre Haber

İsveç Sosyal Demokratlarında Sağ Sinyaller

İsveç’te muhalefet kanadında yer alan Sosyal Demokrat Parti’nin (SAP) 42. kurultayı, 28 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında Göteborg’da yapıldı. Bu kurultay, parti içindeki ciddi fikir ayrılıklarını gün yüzüne çıkardı. Partiye mensup bazı gruplar, 136 yıllık köklü geçmişe sahip partinin, Tage Erlander ve Olof Palme gibi efsanevi liderlerin yolundan ayrılarak “sağ rüzgârların” etkisine girdiğini iddia ediyor.

İsveç’in NATO’ya katılım sürecindeki ilk adım, o dönemde hükümette olan SAP tarafından atılmıştı. Rusya’nın 2022 yılında Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın ardından, 15 Mayıs 2022’de NATO’ya üyelik müracaatı gerçekleştirildi. Üyelik, 7 Mart 2024 tarihinde resmiyet kazandı. Bu gelişme, SAP içerisinde tarihsel bir değişimin yaşandığının da bir göstergesiydi.

SAP, 20. yüzyıl süresince refah devleti anlayışının mimarı, işçi hakları ve sosyal adalet prensipleriyle bütünleşmiş bir siyasi hareket olarak biliniyordu. Ancak son dönemlerde, bilhassa 2022 seçimlerindeki yenilginin ardından parti, ideolojik bir karmaşa sürecine girdi. Son zamanlarda benimsenen “sağ” eğilimli politikalar, partinin geleneksel duruşundan saptığı yönündeki eleştirileri tetikledi. Parti tabanından yönetime yönelik “Özüne dön” çağrıları artmaya başladı. SAP’ın en parlak dönemi, 1946’dan 1986’ya kadar süren ve iki büyük liderin, Tage Erlander ile Olof Palme’nin, partiye damgasını vurduğu yıllar olarak kabul edilir.

Dünyanın en uzun süre başbakanlık yapmış liderlerinden biri olan Erlander, II. Dünya Savaşı’nın ardından İsveç’te kuvvetli bir sosyal devlet inşa etti. Eğitimden sağlığa, konut meselesinden ulaşım altyapısına kadar uzanan çok geniş bir sosyal programı uygulamaya koydu. Sınıflar arasındaki gelir adaletsizliğini azaltmaya yönelik politikalar benimsedi. Ayrıca, işçi sendikalarını ve çalışan haklarını güçlendirdi. Yüksek vergi oranlarını dengeleyerek vergi adaletini tesis etti. Bu dönem, “İsveç sosyal demokrat modeli” olarak dünyaya bir ilham kaynağı oldu.

Erlander’den sonra görevi devralan Palme ise sosyal demokrasinin vicdanını yalnızca ulusal siyasette değil, uluslararası arenada da temsil etti. Vietnam Savaşı’na gösterdiği sert tepki, Güney Afrika’daki “apartheid” rejimine karşı yürüttüğü küresel kampanyalar ve üçüncü dünya ülkeleriyle dayanışma politikaları geliştirmesiyle tanındı. Ülke içinde ise işçi sınıfının haklarını genişletirken, kadınların çalışma hayatına aktif katılımını destekledi. Kültür ve sanat alanında yapılan reformlar, sosyal demokrasiye evrensel bir nitelik kazandırdı.

**CHP’NİN ARKADAŞLARI**

Palme, CHP’nin eski liderlerinden ve başbakanlarından merhum Bülent Ecevit’in yakın bir dostuydu. Ecevit, Türkiye’de hayata geçirmeye çalıştığı sosyal demokrat politikalarda Palme’nin çizgisinden esinlenmişti. Ecevit’in dışişleri bakanlarından İsmail Cem ile İsveç’teki mevkidaşı Anna Lindh döneminde de iki ülke arasında yapıcı ve uyumlu ilişkiler kurulmuştu. Ne yazık ki, Palme 1986’da, Lindh ise 2003’te uğradıkları suikastlar neticesinde hayatlarını kaybettiler. Palme’nin ölümü, bir devrin vicdanının da sonu olarak nitelendirildi.

Palme’nin ardından gelen sosyal demokrat liderlerin büyük bir kısmı, serbest piyasa ekonomisiyle uyumlu ve sağ partilerle uzlaşmacı bir yol izlemeyi tercih etti.

**NEREDEN NEREYE**

SAP, hükümette olduğu 2014–2022 yılları arasında sağa kayan politikaları belirgin bir şekilde uyguladı. 2015’te Avrupa’yı etkileyen sığınmacı krizi patlak verdiğinde, dönemin sosyal demokrat Başbakanı Stefan Löfven, ilk olarak “Kalbimiz ve kapılarımız sığınmacılara açık” şeklinde bir mesaj yayınladı. Ancak daha sonra, parti içindeki baskılar nedeniyle bu tutumundan vazgeçerek sığınmacılara yönelik katı önlemler getirdi. Bu önlemler arasında sığınmacıların aile birleşimlerini zorlaştırmak ve oturma ile çalışma izni süreçlerini önemli ölçüde uzatmak yer alıyordu.

SAP’ın son kurultayı, süregelen tartışmaları daha da alevlendirdi. Özellikle göçmen politikaları, suçla mücadele ve ekonomi alanlarında alınan kararlar, “partinin sağa kaydığı” yönündeki iddiaları pekiştirdi. Kurultayda, İsveç’e yönelik sığınma başvurularının azaltılması ve başvurusu reddedilenlerin iade süreçlerinin hızlandırılması kararı alındı. Bu politika değişikliğinin gerekçesi, partinin web sitesinde, “Daha az sığınmacının başvuru yapmasını sağlamak” olarak ifade edildi. Partinin gençlik kolu olan Sosyal Demokrat Gençlik Birliği ise yönetime, geleneksel sosyal demokrat ilkelere dönülmesi için “Kendine dön!” çağrısı yaptı.

Kurultayda, İsveç’in savunma kabiliyetini hızla artırma hedefiyle 250 milyar kronluk (yaklaşık 26 milyar ABD Doları) bir “savunma fonu” kurulması da teklif edildi. Bu fonun amacının, “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarının önlenmesi ve Avrupa’ya yönelik güvenlik tehditleri karşısında, İsveç’in askeri ve sivil savunma altyapısının güçlendirilmesi” olduğu açıklandı. Alınan bu kararlar, parti içindeki farklı kanatlar arasındaki görüş ayrılıklarını daha da derinleştirdi. Kurultay sonuçları, SAP’ın gelecekte izleyeceği politikaları ve İsveç siyasetindeki rolünü şekillendirecek kritik bir dönemeç olarak kabul ediliyor.

Exit mobile version