Kaynak, SEBASTIAN MEYER/CORBIS/GETTY IMAGESHaber bilgisi21 Haziran 2025İran’da faaliyet yürüten Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) Eş Genel Başkanı Emir Kerimi, Türkiye’deki “yeni süreci” olumlu karşıladıklarını ancak PKK’nın aksine kendileri için silah bırakma ya da fesih gibi bir durumun söz konusu olmadığını bildirdi. Kerimi, bu kararın arkasındaki nedeni “Çünkü İran’da böyle bir zemin yok” diyerek açıkladı.BBC Türkçe’ye yazılı mülakat veren Kerimi, “Türkiye devletiyle normal ve barışçıl ilişkiler kurmak” arzusunda olduklarını vurgulayarak, “Türkiye’ye hiçbir zaman saldırmadık ve saldırmayacağız” şeklinde konuştu. İsrail ile İran arasındaki gerilimlere ilişkin ise, “Bu bizim ve halkımızın savaşı değildir, tarafı değiliz” değerlendirmesinde bulundu.PKK’nın ana yapısını teşkil eden Kürdistan Topluluklar Birliği’nin (KCK) bir bileşeni olan PJAK, hem Türkiye hem de İran tarafından “terör örgütleri” listesinde kabul edilmektedir. Ayrıca, ABD Hazine Bakanlığı 2009 yılında PJAK’ı bir “terör örgütü” olarak tanımlamıştır. Ankara, bu grubun PKK’nın İran’daki uzantısı olduğunu öne sürerken, PJAK ise PKK ile organik bir bağlarının bulunmadığını savunmaktadır.’Süreci destekliyoruz’Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde PKK’ya yönelik silahsızlanma çağrısı sonrasında, örgüt 5-7 Mayıs tarihlerinde bir kongre düzenlemiş ve 12 Mayıs’ta silahları bırakıp kendini feshetme kararı aldığını duyurmuştu. Bazı çevrelerin “çözüm” ve “barış” olarak nitelendirdiği, hükümetin ise “Terörsüz Türkiye” olarak tanımladığı bu süreç devam etmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Haziran’da yaptığı bir konuşmada, “Stratejik önemi bugün daha iyi anlaşılan Terörsüz Türkiye sürecimizin hedefine suhuletle ulaşması için uzlaşıya, iş birliğine ihtiyacımız var” sözleri yer almıştı.Kaynak, ReutersBBC Türkçe’nin sorularına verdiği yanıtlarda Kerimi, Öcalan’ın çağrısını bütünüyle desteklediklerini belirterek, “Bunu Türkiye ve tüm Ortadoğu için büyük bir demokratik değişim şansı olarak görüyoruz” dedi. Örgüt nezdinde yaşanan bu dönüşümlerin “stratejik” ve “PKK’nın ciddi olduğunu” gösterdiğini ileri süren Kerimi, Türkiye’nin tutumunu ise şu sözlerle eleştirdi: “Bu çağrı ve PKK’nın olumlu yanıtı barış ve demokrasi için büyük umutlar doğurdu. Ne yazık ki şu ana kadar Türkiye devleti bu meseleyi oldukça taktiksel bir şekilde ele alıyor ve bu yönde adım atmaktan kaçınıyor.”Kaynak, PJAKSilah bırakmaya bakış: ‘Nasıl savunmasız kalabiliriz?’Bu süreçte Türk yetkililer, PKK’nın yanı sıra PJAK ve Suriye’deki Halk Savunma Birlikleri (YPG) gibi örgütlerin de silah bırakması gerektiği yönünde görüş bildirmişti. Ancak Kerimi, PJAK’ın gündeminde ne silah bırakmanın ne de kendini feshin yer aldığını ifade ediyor. Kerimi, “Kürt sorununun demokratik çözümü için demokratik mücadele ve diyaloğu” benimsediklerini söylerken, silahlı mücadele yöntemini seçmelerini ise mevcut “koşullar ve baskıcı politikalara” dayandırdı. Bununla beraber Kerimi, “PJAK, hiçbir zaman ulusal kurtuluş savaşı ve silahlı mücadele stratejisini gündemine almamıştır” diye ekledi.Diğer taraftan İran yönetimi, ülkede Kürtlere yönelik sistemli bir baskı olduğu iddialarını reddederek PJAK’ı ulusal güvenliğe ve toprak bütünlüğüne tehdit oluşturan silahlı bir “terör örgütü” olarak nitelendiriyor. 2022 yılındaki Mahsa Amini protestoları esnasında bir açıklama yapan dönemin İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, İran’daki “ayaklanmaları” planlayan “karşı devrimci terörist gruplar” arasında PJAK’ın da adını geçirmişti. Tahran yönetimi, PJAK, İran Kürdistanı Demokratik Partisi ve İran Kürdistanı Komala Partisi gibi muhalif Kürt gruplarını “bölücülük ve terörizm” faaliyetlerinin yanı sıra İsrail ile işbirliği içinde olmakla suçlamaktadır.Kaynak, MUSTAFA İSTEMİ/DIA IMAGES/GETTY IMAGESKerimi, kendilerinin niçin PKK gibi bir silah bırakma kararı almadığı sorusuna şu şekilde yanıt verdi: “Bizim algımıza göre Öcalan’ın çağrısında silahlı mücadelenin temel strateji olmaktan çıkarılması vardı. Silah bırakmak, aşamanın ilerlemesi ve siyasi-hukuki güvenceler sağlanması halinde gerçekleşecek pratik bir adımdır. İran’da böyle bir zemin yoktur. İran rejimi her türlü farklı düşünceyi şiddetle bastırıyor ve mücadele eden insanları idam ediyor. Bu gerçek, Kürt meselesinde daha da belirgin; idamların çoğu Kürt eylemcilerden ve Kürt mahkumlardan oluşuyor. Öğretmeni, çevre aktivistini, kadın hakları savunucusunu idam eden bir rejime karşı nasıl savunmasız kalabiliriz?”İran yönetimi ise bu tür kişilerin “devlet güvenliğine karşı faaliyet, silahlı ayaklanma ve isyana karışma, casusluk” gibi suçlamalarla idam edildiğini belirtiyor. Uluslararası insan hakları kuruluşları ise hem infaz yöntemini kınıyor hem de adil yargılama yapılmadığını ve idam cezasının ülkedeki muhalifleri sindirmek amacıyla kullanıldığını ifade ediyor.’Türkiye devletiyle normal ve barışçıl ilişkiler kurmaya hazırız’Türkiye, geçmişte zaman zaman İran ile koordineli ve eş zamanlı operasyonlar da dahil olmak üzere PJAK’a karşı askeri harekatlar düzenlemiştir. Çok sayıda üyelerinin bu operasyonlarda hayatını kaybettiğini belirten Kerimi, eleştirilerinin ardından şunları ekledi: “Bizim Türkiye devletinden herhangi bir talebimiz olmadı, bu nedenle bu devletle bir sorunumuz yok. Türkiye devletinin bize karşı tutumu, bu devletin kronik Kürt fobisine dayanmaktadır. Türkiye’ye karşı hiçbir eylem gerçekleştirmedik ve gerçekleştirmeyeceğiz. Türkiye devletiyle normal ve barışçıl ilişkiler kurma talebimiz var ve bu konuda hazır olduğumuzu belirtiyoruz.”Türkiye’deki bazı siyasi çevreler ve analistler, PKK’nın silah bıraksa bile bu süreçte silahlarının bir kısmını YPG ve PJAK gibi gruplara devredebileceği endişesini dile getiriyor. Bu kaygılara ilişkin sorumuzu yanıtlayan Kerimi, “Hayır, böyle bir şeyi mümkün görmüyoruz. PKK, Türkiye devletiyle çözüm arayışındayken neden silahı başka yerlere taşısın?” diyerek bu iddiayı reddetti.’PJAK savaşı başlatan taraf olmayacak’PJAK ile Tahran yönetimi arasında 2011 yılından bu yana süregelen fiili bir ateşkes mevcut. Peki, İsrail ve İran arasındaki son gerilim PJAK’ın pozisyonunu nasıl etkiler? Kerimi, savaşı tetikleyen tarafın kendileri olmayacağını şu sözlerle ifade ediyor: “Her ne kadar İran bu ateşkesi ihlal etmiş olsa da biz hâlâ ona bağlıyız. PJAK asla savaşı başlatan taraf olmayacaktır. İsrail ve İran arasındaki savaş bizim ve halkımızın savaşı değildir, tarafı değiliz. Sorunların demokratik yollarla çözümünü arıyoruz. Sadece bize saldırı yapılır ve halkımız katliamla tehdit edilirse, meşru savunma hakkı gereği kendimizi savunacağız.”Kaynak, FATEMEH BAHRAMI/AA/GETTY IMAGES’Özerklik ilan etmedik’PJAK tarafından 14 Haziran’da yayımlanan ve İsrail-İran gerilimine değinen yazılı bir açıklamada, “Kendini yöneten demokratik bir toplumun inşası için tüm halkları seferber olmaya çağırıyoruz” denilerek bir “özyönetim çağrısı” yapılmıştı. Bu ifadenin bir özerklik ilanı olup olmadığını sorduğumuz Kerimi, şöyle bir cevap verdi: “Bildirimizde özerklik ilan etmedik. Kendi kaderini ve yönetim biçimini belirlemek halkın en doğal hakkıdır. Bildirimizde halkımıza, mevcut kriz ortamında devletten bir beklenti içinde olmadan inisiyatif alarak kendi işlerini yürütmeleri ve temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere çeşitli komiteler kurmaları çağrısında bulunduk.”‘Hiçbir savaş bizi sevindiremez’Türkiye’deki bazı yorumcular, bu bildirideki ifadelere atıfta bulunarak PJAK’ın, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarından memnuniyet duyduğu yönünde iddialar ortaya attı. Bu yorumlara ilişkin sorumuz üzerine Kerimi, bu görüşe karşı çıkarak şunları söyledi: “Savaşın acılarını herkesten iyi biz biliriz. Hiçbir savaşta bizi sevindirecek bir şey yoktur. İran-İsrail savaşı olsun ya da olmasın, biz halkımızın hakları için mücadelemize devam ederiz.”Kaynak, BEHROUZ MEHRI/AFP/GETTY IMAGESİran’daki demokrasi yanlısı muhalefetin bir kesimi İsrail’in saldırılarını şiddetle kınarken, hem İran içindeki hem de diasporadaki bazı muhalif çevreler bu saldırıların bir yönetim değişikliği için fırsat olabileceğini öne sürüyor. Kendilerinin bu görüşe katılıp katılmadığı sorulan Kerimi, bu anlayışı eleştirdi: “Çokça söylediğimiz gibi; savaş özgürlük ve demokrasi getirmez. Biz savaş taraftarı değiliz. Özgürlük ve demokrasiyi getiren, halkların, kimliklerin ve ezilen kesimlerin yürüttüğü demokratik mücadeledir.”PJAK nedir?Abdullah Öcalan’ın 1999’da yakalanmasını protesto etmek için İran’daki bazı Kürt kentlerinde düzenlenen gösterilere güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. Bu olayın ardından PKK’nın İranlı Kürt gençler üzerindeki etkisinin arttığı düşünülmektedir. PJAK ise 2004 yılında kuruldu. Örgüt, İran’daki mevcut İslami rejime muhalif bir duruş sergileyerek “demokratik öz yönetim ve demokratik konfederalizmi” savunmaktadır. Grubun silahlı kolu “Doğu Kürdistan Savunma Birlikleri” (YRK) olarak bilinmektedir. Yıllar boyunca PJAK’ın İran güvenlik güçlerine yönelik saldırıları ve İran’ın düzenlediği operasyonlar neticesinde her iki taraftan da yüzlerce kişi hayatını kaybetti.Kaynak, SAFIN HAMID/AFP via Getty Images2011’de yaşanan şiddetli çatışmaların ardından İran ve PJAK arasında fiili bir ateşkes dönemi başlamıştır. Örgütün eş başkanlık görevini Emir Kerimi ve Peyman Viyan yürütmektedir. PJAK’ın silahlı unsurlarının günümüzde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin dağlık arazilerinde konumlandığı iddia edilmektedir. Türk yetkililer, PJAK’ın PKK’nın İran kolu olduğu görüşündedir. PKK ile olan ilişkileri hakkındaki bir soruya Kerimi, bağlarının Öcalan’ın düşünce ve felsefesi temelinde şekillendiğini vurguladı: “Biz partimizi, Öcalan’ın kadın özgürlüğü temelli demokratik-ekolojik toplum paradigmasını ortaya koyduğu dönemde kurduk. Bu fikri benimsedik ve bu temelde partimizi kurduk. Elbette iki güç arasında düşünsel ve felsefi yakınlık olması, aralarındaki başka alanlarda da yakınlaşmaya yol açar; ancak bu organik bir ilişki anlamına gelmez.”
PJAK’ın Stratejisi Açıklandı: Neden Silah Bırakılmıyor ve İran-İsrail Gerilimindeki Pozisyonu Ne?
