Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan ve 20 Haziran’da Komisyon’dan geçen “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Genel Kurul’un gündemine alınmaya hazırlanıyor. Bu gelişme üzerine TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, yasa teklifine dair kaygılarını dile getiren bir yazılı açıklama yayınladı. TEMA Vakfı’nın 2019 yılından bu yana devam eden ruhsatlandırma çalışmalarına dikkat çeken Ataç, “Bu çalışma, söz konusu illerin yüz ölçümünün ortalama yüzde 67’sinin bu madenlere ruhsatlandırıldığını ortaya koydu. Gümüşhane’nin yüzde 93’ü, Kütahya’nın ise yüzde 92’si IV. Grup madencilik ruhsatlarıyla kaplanmış durumda” dedi. Ataç, yasa tasarısının yalnızca Maden Kanunu’nu değil, Çevre Kanunu, Mera Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu ve Yenilenebilir Enerji Kanunu gibi çok sayıda önemli mevzuatı da doğrudan etkilediğinin altını çizdi. Bu bağlamda Ataç, teklifin doğayı göz ardı ettiğini belirterek şu eleştirileri sıraladı: “Bu teklif doğayı korumuyor, onu yok sayıyor. Sunulan düzenlemeler ile ruhsat ve izin süreçleri yatırımcı lehine hızlandırılıyor. Kamu kurumlarının ÇED süreçlerindeki görüş verme süresi 3 ayla sınırlandırılıyor; süre içinde yanıt verilmeyen görüşler otomatik olarak olumlu sayılıyor. Tüm izin ve ruhsat süreçlerinin yönetimi tek bir kurumda, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nde (MAPEG) toplanıyor. Korunan alanlarda madencilik faaliyetlerinin önü açılıyor. ÇED süreçleri ise etkisizleştiriliyor” ifadelerini kullandı.
“BU TEKLİF REDDEDİLMELİ”
Söz konusu düzenlemelerin tehlikelerinin sadece doğayla sınırlı kalmadığını vurgulayan Deniz Ataç, “Yaşamı savunmalıyız. Bu teklifin yasalaşması aynı zamanda geçimlik tarımla uğraşan çiftçiler, kırsal yaşam, gıda ve su güvenliği açısından da ciddi tehditler barındırıyor. Yasa teklifindeki hükümler, ekosistem bütünlüğünü zedelediği gibi toplumun sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkını da tehlikeye atıyor,” dedi. Ataç, TEMA Vakfı adına yaptığı çağrısını şu sözlerle tamamladı: “TEMA Vakfı olarak bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; Anayasa’ya ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı bu teklif reddedilmeli; doğal varlıklarımız ve gelecek kuşakların yaşam hakkı korunmalıdır”.