Omurganın yana doğru kavis yapması şeklinde tarif edilen skolyoz, toplumda yaygın olarak karşılaşılan bir rahatsızlıktır. Bu durumun yol açtığı eğrilik, bazı vakalarda sadece egzersiz programları ile yönetilebilirken, bazı durumlarda ise ciddi cerrahi müdahaleler gerektirebilmektedir. Hayat standardını olumsuz etkilemekten çeşitli sağlık problemlerine yol açmaya kadar uzanan sonuçları bulunan skolyoz, her yüz çocuktan 3’ünü etkilemekle birlikte, özellikle kız çocuklarında daha yaygın olarak görülmektedir.nnSkolyozda erken tanının tedavi başarısını yükselttiği gerçeğinden hareketle, toplumsal bilinci artırma hedefiyle her sene farklı organizasyonlara imza atan Acıbadem Maslak Hastanesi Omurga Sağlığı Merkezi, bu sene de “Skolyoz Savaşçıları Sırt Sırta, Korkusuzca” başlıklı bir etkinlik düzenledi. Bu etkinlik kapsamında, Acıbadem Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Omurga Sağlığı Merkezi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Alanay, skolyoz tedavisindeki en son yenilikleri katılımcılarla paylaştı. Programda ayrıca, skolyoz ile mücadele edenlerin kendi tecrübelerini ve yaşadıkları süreci anlattıkları bir sohbet bölümüne yer verildi. Etkinliğin kapanışı ise genç sanatçı Melis Fis’in skolyoz savaşçıları için seslendirdiği parçalarla yapıldı.nn’BEL FITIĞI OLDUĞUMU ZANNETMİŞTİM’nEtkinlikteki sohbete katılan 23 yaşındaki sanatçı Melis Fis, kendi skolyoz hikayesini paylaştı. Yoğun konser programı nedeniyle sık sık yolculuk yaptığını ve bu yılın başlarında yaşadığı bel ağrısı şikayetiyle bir hekime başvurduğunu ifade eden Fis, bel fıtığı tanısı almayı beklerken skolyoz gerçeğiyle karşılaştığını belirtti. Genç sanatçı, süreci şu sözlerle anlattı: “Aslında bende skolyoz bulunduğunu çok yakın bir zamanda öğrendim. Henüz 23 yaşındayım, yakında 24 olacağım ve bu benim için de yeni bir tecrübe. Fakat Prof. Dr. Ahmet Alanay sayesinde bu durumun endişe edilecek bir şey olmadığını ve erken tanının ne denli kritik olduğunu anladım. Belki daha önce teşhis konulabilirdi. Yine de şu an skolyozumla birlikte yaşamaya alıştım; konserlerime çıkıyor, turnelere gidiyor ve seyahat ediyorum. Kısacası bu durumla uyum içinde hayatıma devam ediyorum.”nnGenç şarkıcı, skolyozda erken tanı ve tedavinin hayati rolüne dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Öncelikle belirtmek isterim ki skolyoz, yaklaşık her yüz çocuktan üçünde görülebilen bir durum ve bilhassa kız çocuklarını daha fazla etkiliyor. Bu sebeple ailelerin, çocuklarının duruş pozisyonlarını gözlemlemelerinin ne kadar mühim olduğunu ve tıpkı diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi, burada da erken teşhisin en değerli unsur olduğunu vurgulamak istiyorum.”nn’ELİMİZDEKİ EN ETKİLİ YÖNTEM ERKEN TANI’nProf. Dr. Ahmet Alanay ise omurganın yana eğriliği olarak bilinen skolyozla savaşta en etkili yöntemin ‘erken tanı’ olduğunun altını çizdi. Çocuklarda periyodik kontrollerin zorunlu olduğunu belirten Prof. Dr. Alanay, şu bilgileri verdi: “Tüm skolyoz vakalarının yaklaşık yüzde 70-75’ini oluşturan ve en sık karşılaştığımız tür, sebebi bilinmeyen yani idiopatik skolyozdur. Bu tip, özellikle 8 ila 14 yaş aralığını kapsayan adolesan dönemde kendini gösterir. Bahsettiğim bu adolesan yaş grubundaki görülme oranı yüzde 3’tür. Yüzde 3, aslında oldukça ciddi bir oran olup önemli bir toplumsal sağlık sorununa işaret eder. Ancak şanslıyız ki, bu vakaların tamamı ilerleme göstermiyor veya yaşam kalitesini düşürmüyor. Yaklaşık sadece yüzde 20’lik bir kısmı tedaviye ihtiyaç duyuyor. Erken tanı konulduğunda daha basit metotlarla çözüm bulunabilirken, geç kalındığı takdirde cerrahi müdahale zorunlu hale gelebiliyor.”nnProf. Dr. Ahmet Alanay, günümüz teknolojisi ve tıbbındaki baş döndürücü ilerlemeler neticesinde, artık belirli hastalarda hareketi koruyan cerrahi tekniklerin uygulanabildiğini ifade etti. Bu teknikler arasında en öne çıkanın, ‘Bant ve ip ile düzeltme tekniği’ olarak da bilinen Vertebral Body Tethering olduğunu belirtti. Prof. Dr. Alanay, bu yöntemin uygun hastalara tatbik edildiğinde, kapalı bir cerrahi operasyonla eğriliğin düzeltilmesine olanak tanırken, eş zamanlı olarak çocuğun gelişimini ve omurganın esnekliğini de muhafaza edebildiğini sözlerine ekledi.