Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği, AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın çevreye yönelik yıkıcı politikalarına karşı sert bir tepki gösterdi. Dernek tarafından yayımlanan “AKP MHP Ortaklığının Gözü Dönmüş Yağma Hırsına Karşı Sesimizi Yükseltiyoruz” başlıklı yazılı açıklamada, hükümetin çevre konusundaki tutumu eleştirildi. Açıklamada, Orman Genel Müdürlüğü (OGM) ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, ‘yeşil vatan’ gibi popülist ve şoven söylemlerle yalnızca orman yangınları üzerine yüzeysel övgülerde bulunduğu, fakat ormanların korunması için hiçbir somut eylemde bulunmadığı belirtildi. “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere, ülkemizin orman varlıklarını, bozkır ekosistemlerini ve doğal zenginliklerini sermayenin çıkarlarına sunma girişimlerine karşı anayasal görevlerini ihmal eden Tarım ve Orman Bakanlığı ile OGM, bu talan politikalarını açıkça desteklemektedir” ifadelerine yer verildi. AKP ve MHP’nin çevre politikalarının mercek altına alındığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkça referans verdiği Yunus Emre’nin ‘Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü’ sözü hatırlatılarak, “’Çevrecinin daniskası’ olarak kendini tanıtan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve lideri olduğu AKP ile onun destekçisi MHP; 2B arazilerinin satışını kolaylaştıran yasal düzenlemeler, ‘süper izin’ olarak adlandırılan madencilik torba yasası, kıyı kenar çizgisiyle ilgili yeni düzenlemeler ve ÇED Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler gibi adımlarla, doğayı ve kamuya ait varlıkları, yani Erdoğan’ın deyişiyle ‘yaratılanı’ değil, sermayeyi önceliklendirdiklerini bir kez daha kanıtlamışlardır” denildi. Anketlerin iktidarın yaklaşan seçimleri kaybedeceğine işaret ettiğine dikkat çekilen bildiride, “Gideceklerinin bilincinde olan iktidar bloku, son anlarında ülkeyi yağmalamak için bir acele içindedir. Bu blok, ‘Devlette devamlılık esastır’ ilkesini benimseyerek ülkeyi yönetmiş olan geçmiş merkez sağ ve muhafazakâr hükümetlerin yağma tecrübelerinden ders çıkarma konusunda ne kadar yetenekli olduğunu da ortaya koymuştur” görüşü paylaşıldı. İktidarın çevreyi ranta açması beklenen yasa teklifleriyle ilgili olarak ise şu değerlendirmeler yapıldı: “Bahsi geçen yeni yasal düzenleme önerileri henüz kanunlaşmadığı için Anayasa Mahkemesi’ne taşınmamıştır. Anayasa’yı apaçık ihlal eden bu düzenlemelerin, Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi durumunda iptal edilme ihtimali yüksektir ve iptal edilmelidir. Örneğin, madencilik faaliyetleri için ayrılan orman alanlarının kullanım hakkının OGM’den alınarak Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğüne (MAPEG) devredilmesi, Anayasa’nın 169. maddesi uyarınca kesinlikle olanaksızdır. Aynı şekilde, kıyıların özel şahıs ve şirketlere devri, tahsisi veya satışı da yürürlükteki Anayasa’nın 43. maddesine göre mümkün değildir.” Açıklamada, iktidarın madencilik projelerine yol vermesiyle mağdur edilen köylülere de değinilerek, “Sermaye ve siyasi iktidar, doğal ekosistemlerin tahrip edilmesi, habitatların parçalanması ve yaban hayatı ile milyonlarca canlının yok edilmesiyle ilgilenmemektedir. Bu topraklar binlerce yıldır pek çok yıkıma tanıklık etti ancak hiç bu kadar planlı ve derin bir saldırıyla yüzleşmedi. Ülkemiz zaten uzun bir süredir, açlık sınırının altında bir asgari ücretle yaşam mücadelesi veren milyonlar, geçim derdiyle her gün iş kazalarında hayatını kaybeden emekliler, çocuklar ve işçilerle, ‘azgın bir azınlığın’ çıkarlarına hizmet eden AKP tipi vahşi bir kapitalizm altında yarı sömürge konumundaydı. Atılan bu son adımlarla ülke tam bir sömürge haline getirilmek istenmektedir. Başka bir deyişle, AKP ve MHP işbirliğiyle ‘tam sömürge’ rejimine doğru bir sürükleniş yaşanmaktadır” denildi. Açıklama şu ifadelerle son buldu: “Mesele yalnızca birkaç yasa değişikliği değil, bir yurt savunmasıdır. Mesele, yaşamı ve hayatı var eden milyonlarca işçi, köylü ve emekçi halk kesimleriyle birlikte tüm canlı ve cansız varlıkların savunulmasıdır. Söz konusu yasa tasarıları geri çekilinceye dek meşru ve yasal olan tüm mücadele yolları kullanılmalıdır. Bütün yurtsever güçler bu saldırılara karşı tavır almalı ve bu tavır ile mücadele mümkün olduğunca birleştirilmelidir.”
Çevreci Örgüt İktidarı Eleştirdi: Doğal Kaynaklar Sermayeye Kurban Ediliyor
