İnsan Bir Denklem mi Yoksa Özgür Bir Varlık mı? Boutroux’nun Felsefi Mirası Üzerine

Fransız düşünür Émile Boutroux, “Tabiat Kanunlarının Zorunsuzluğu Hakkında” (*) başlıklı eserini 1874’te kaleme aldığında sadece 28 yaşındaydı. Bu çalışma, entelektüel çevrelerde adeta bir sarsıntıya yol açtı. O dönemin en saygın bilim insanları ve filozofları, metin karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadı; eseri inceleyen her düşünür, kendi çalışmalarını yeniden değerlendirme ve fikirlerinde düzeltmeler yapma gereği hissetti. Etkisi oldukça geniş, ancak hacmi bir o kadar küçük olan bu eserinde Boutroux, bilime hakim olan mutlak determinist ve mekanik yaklaşımı ve bu anlayışın diğer alanlar üzerindeki tesirini sorguluyordu. Filozofun eleştirdiği temel yaklaşım şuydu: “Günümüzdeki verilerle evrenin bin yıl sonraki durumunun dahi öngörülebileceği” iddiası. Bu katı determinist bakış açısı, insanın ve toplumların hesaplanabilir, hatta hesaplanması gereken birimler olduğu fikrini doğuruyordu. Evreni ve insanı mekanik bileşenlere indirgeyen bu anlayışta, “nedensellik” ile “zorunluluk” bilimsel düşüncenin temel direkleri haline gelmişti. Boutroux’nun bu yaklaşıma getirdiği karşı çıkış ise temelde şuydu: Doğa yasalarının, doğanın kendisinde var olan mutlak gerçekler olduğunu varsayıyorsunuz; oysa “dışına çıkılamaz” denilen bu kanunlar, bilim insanlarının olayların seyrini gözlemleyerek oluşturduğu yorumlar ve bu yorumların formüle edilmesinden ibarettir.

ZORUNLULUK ELEŞTİRİSİ

Bu düşüncede David Hume’un izleri belirgin olsa da, Boutroux’nun zorunluluk kavramını eleştirisi Hume’unkinden çok daha derinlemesineydi. Fikirlerini 20 yıllık bir süreçte geliştirmeye devam eden Boutroux, Sorbonne’daki felsefe derslerinde bu konuyu sürekli canlı tuttu. Öyle ki, Henri Bergson gibi kendisinden sonra gelen tanınmış öğrenciler, kendi felsefi sistemlerinin temel kavramlarını Boutroux’nun düşüncelerinden esinlenerek oluşturdular. Boutroux’ya göre zorunluluk, bir olgunun başka türlü gerçekleşme ihtimalinin bulunmaması durumudur. Mesela, ateşin tabiatı yakmaktır; ateş yakmak zorundadır ve bu bir zorunluluktur. Şayet ateşin yakmadığı bir an veya durum olursa, bu istisnai bir hal alır ve artık zorunsuzluktan bahsetmek gerekir. David Hume’un meşhur örneğinde belirttiği gibi, “Güneş’in şimdiye kadar her gün doğmuş olması, yarın da doğacağının bir zorunluluk olduğu anlamına gelmez.” Günümüzde de hiçbir bilim insanı bu türden mutlak bir iddiada bulunamaz. Boutroux, deneysel dünyada zorunluluğun kendisinin değil, bir neden-sonuç ilişkisi olan determinizmin hüküm sürdüğünü kabul eder. Fakat ona göre bu ilişki yalnızca yüzeyseldir. Filozof, olguların derinliklerine inildiğinde determinizmin geçerliliğini yitirdiğini öne sürer; bu görüşüyle, yıllar sonra ortaya atılacak olan Heisenberg’in “belirsizlik ilkesi”nin habercisi gibidir. Varlığı sekiz basamaklı bir yapı olarak tasavvur eden Boutroux’un düşünsel şemasında, ilk dört katman cansızları, sonraki dört katman ise canlıları temsil eder. Bu yapıda aşağıdan yukarıya doğru çıkıldıkça zorunluluk azalır, zorunsuzluk (olumsallık) artar ve determinizmin tamamen yok olduğu en üst basamakta ise “insan” yer alır. Elbette, Boutroux’nun yaptığı bu canlı-cansız ayrımının günümüz bilim anlayışında bir karşılığı bulunmamaktadır. Özellikle evrimsel biyoloji, bilimsel çalışmalarında canlı veya cansız şeklinde bir ayrıma gitmeksizin tüm varlıkları temelde atom ve molekül toplulukları olarak görür. Bu perspektife göre “canlılık” dediğimiz olgu, karmaşık fiziksel ve kimyasal reaksiyonlar bütününden başka bir şey değildir. Ancak bu tür bir yaklaşımın fazlasıyla indirgemeci olduğu da bir gerçektir. “İnsan nedir?” sorusuna, “Muzla aramızda bir fark yok” gibi bir cevapla karşılık vermek, asıl meseleden kaçınmaktır. Bu noktada, “Canlı mıyız, cansız mı?” sorusunu yeniden ele almak önem kazanıyor. Belki de bu sorunun cevabı, “canlı” kelimesinin insan ve özgürlük ile olan bağını aydınlatacak şekilde, Boutroux’nun felsefesi ile evrimsel biyolojinin bulgularını sentezleyen yeni bir bakış açısıyla aranmalıdır.

* E. Boutroux, Tabiat Kanunlarının Zorunsuzluğu Hakkında, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.