Erken ergenlik, temel olarak iki farklı kategori altında incelenir. Bu durum; gerçek ergenlik ve yalancı ergenlik olarak adlandırılan iki ana gruba ayrılmaktadır. Gerçek erken ergenlik, beyindeki hipotalamus-hipofiz sisteminin vaktinden önce faaliyete geçmesinden kaynaklanır. Hipotalamus-hipofizden salgılanan hormonlardaki artış, kız ve erkek çocuklarında yumurtalıkları uyararak cinsellik hormonlarının yükselmesine yol açar. Bu tablonun kız çocuklarında görülme sıklığı erkeklere kıyasla 10 kat daha fazladır ve vakaların büyük bir kısmında altta yatan belirli bir neden saptanamaz. Erkek çocuklarında ise daha nadir karşılaşılan bu durum, çoğunlukla santral sinir sistemi lezyonları, kistler, iyi veya kötü huylu tümörler, travmalar ya da enfeksiyonlar gibi patolojik faktörlere bağlı olarak gelişir. Diğer yandan, yalancı erken ergenlik, hipofiz uyarısından bağımsız bir şekilde, farklı sebeplerle cinsiyet hormonlarının artması şeklinde tanımlanır. İyi veya kötü huylu tümörler, kongenital adrenal hiperplazi (böbrek üstü bezinin bir rahatsızlığı) ve Mc Cune Albright sendromu gibi durumlar yalancı erken ergenliğe neden olabilir.
Kız çocuklarında göğüslerin tek ya da çift taraflı olarak belirginleşmesi ve erkek çocuklarında testis hacminde gözlenen artış, erken ergenliğin ilk belirtileri olarak kabul edilir. Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Dr. Aliye Sevil Sarıkaya, “Eğer bir kız çocuğunda sekiz yaşından evvel meme gelişimi, erkek çocuğunda ise dokuz yaşından önce testislerde büyüme başlamışsa, her iki cinsiyette de ani ve göze çarpan bir boy uzaması varsa ve davranışsal ile ruhsal değişimler belirgin hale geldiyse, bir çocuk endokrinolojisi uzmanına başvurmakta gecikilmemelidir” şeklinde önemli bir uyarıda bulunmaktadır.
Genetik yatkınlık ve ailede erken ergenlik öyküsü riski yükseltse de, çevresel faktörlerin etkisi çok daha belirgindir. Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Dr. Aliye Sevil Sarıkaya, özellikle son yıllarda çocuklar arasında hızla yayılan obezitenin, erken ergenliğin en yaygın ve mühim nedenlerinden biri olduğuna işaret etmektedir. Dr. Sarıkaya, “Bu durumun sebebi, vücuttaki yağ miktarının artmasıyla adipoz dokudan salgılanan leptin hormonunun yükselerek hipotalamik GnRH salgısını tetiklemesidir” diye açıklıyor.
Dr. Aliye Sevil Sarıkaya, bazı hormonal ve kimyasal maddelerin de erken ergenliği tetikleyebileceği konusunda uyararak, ebeveynlerin dikkat etmesi gereken faktörleri şu şekilde sıralıyor: “Gıda ambalajlarındaki kimyasallar, plastik bazlı ürünler, tarım ilaçları, hormon barındıran kozmetik ürünler ve temizlik malzemelerindeki kimyasal maddeler hormonal dengeyi bozabilir. Buna ek olarak, artan ekran maruziyetiyle ilişkili uyku düzeni bozuklukları da erken ergenliğe yol açabilir. Ayrıca, anne-baba ayrılığı, aile içi şiddet, duygusal ihmal ve sevgisizlik gibi ailevi problemler de hipotalamus üzerinden nöro-endokrin aksı uyararak ergenliği başlatabilir. Uyku düzeninin bozulması ve stresli bir yaşam, ergenliği baskılama görevi gören melatonin hormonunun azalmasına neden olabilir. Melatonin seviyesindeki bu düşüş, ergenlik sürecini uyarabilir.”
Erken ergenlik, tedavisinde geç kalındığı durumlarda çocuklarda hem fiziksel hem de ruhsal açıdan ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Örneğin, kemik yaşının süratle ilerlemesi nedeniyle büyüme plakları vaktinden önce kapanabilir ve bu durum, nihai yetişkin boyunun kısa kalmasına sebep olabilir. Bunun yanı sıra, yaşlarına uygun olmayan fiziksel ve ruhsal gelişimleri, çocukların sosyal çevrelerine uyum sağlamasını güçleştirebilir. Ancak, hemen paniğe kapılmak yersizdir. Çünkü bu sorunlar erken ergenlik teşhisi konan her çocukta ortaya çıkmaz ve erken dönemde başlanan bir tedaviyle önlenmesi mümkündür.
Ergenlik semptomlarının erken yaşlarda görülmesi, ebeveynlerde doğal olarak bir endişe yaratabilir. Ancak gerçekte, erken ergenlik yaşayan çocukların yalnızca küçük bir kısmının tedaviye ihtiyacı olur. Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Dr. Aliye Sevil Sarıkaya, erken ergenliğin tedavi edilebilir bir rahatsızlık olduğunu ve ailelerin bu nedenle hemen kaygıya kapılmamaları gerektiğini belirterek, tedavi sürecini şu şekilde özetliyor: “Tedavideki temel amaç, ergenlik sürecini yavaşlatmak, bu yolla boyun uzamasına imkan tanımak ve çocuğun psikolojik gelişiminin yaşıyla uyumlu bir şekilde ilerlemesini sağlamaktır. Gerçek erken ergenlik tanısı konmuş çocuklarda, hipofizden salgılanan LH ve FSH hormonlarını baskılayan ve genellikle ayda bir veya üç ayda bir uygulanan iğne tedavileri (GnRH analogları) kullanılarak ergenlik süreci yavaşlatılır.”