Skolyoz Tedavisinde Başarının Anahtarı: Erken Teşhisin Hayati Rolü

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hülya Yüksel, Skolyoz Ayı vesilesiyle bu rahatsızlık hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Hastalığın kız çocuklarında erkeklere kıyasla daha yaygın olduğuna dikkat çeken Dr. Yüksel, “Skolyoz, omurganın üç boyutlu bir deformasyonudur. Biz, omurganın sağa, sola, öne veya arkaya doğru 10 dereceden fazla eğrilik göstermesi durumunu skolyoz olarak tanımlıyoruz. Dünya genelinde yapılan araştırmalar, bu durumun toplumun yüzde 2 ila 3’ünde mevcut olduğunu göstermektedir. Görülme sıklığı, kız çocuklarında erkek çocuklara nazaran daha yüksektir. Skolyozun sebepleri incelendiğinde, en yaygın faktörün ‘idiopatik’ olarak adlandırdığımız ve nedeni tam olarak bilinmeyen durumlar olduğu görülür. Diğer tetikleyiciler arasında ise genetik yatkınlık, omurgayla ilgili problemler, geçirilmiş travmalar ve kas rahatsızlıkları sayılabilir. Skolyoz vakalarının yaklaşık yüzde 80’ini bu nedeni belirsiz olan idiopatik tip oluşturmaktadır” şeklinde bilgi verdi.

Hastalığın teşhis ve tedavi süreçlerine de değinen Yüksel, “Omuz seviyelerindeki asimetri, kürek kemiklerinden birinin daha belirgin olması, arkadan bakıldığında kalçanın bir tarafının daha yüksek durması ve bacak boyunda bir kısalık varmış izlenimi veren yana doğru omurga eğriliği gibi bulgular, hekime başvurmayı gerektirir. Hekim tarafından yapılan ilk değerlendirmede hasta, poliklinik ortamında skolyometre ile incelenir. Detaylı bir fiziksel muayenenin ardından skolyometrede bir anormallik saptanırsa, röntgen çekilerek cobb açısı ölçülür ve bu açıya göre kesin skolyoz tanısı konulur. Tanı konulduktan sonraki tedavi yaklaşımı eğriliğin derecesine göre şekillenir. 10 ila 20 derece arasındaki eğrilikler için genellikle fizik tedavi egzersizleri, doğru pozisyonlama ve düzenli takip yeterli olmaktadır. 20 ile 40 derece arasındaki açılarda ise bu tedaviye ek olarak korse kullanımı da önerilir. Eğriliğin 40 dereceyi aştığı durumlarda ise çoğunlukla cerrahi müdahale ve bu operasyon öncesi ile sonrasını kapsayan rehabilitasyon programları uygulanır” ifadelerini kullandı.

“ÇOCUKLARIMIZI ERKEN DÖNEMDE TANIYALIM”
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hülya Yüksel, hastalığın yönetiminde erken teşhisin kritik önem taşıdığını vurgulayarak şunları söyledi: “Skolyozu olan ebeveynler, doğal olarak çocuklarının gelecekteki omurga sağlığı hakkında ciddi endişeler taşıyabiliyor. Bizim mesajımız, skolyozun tedavi edilebilir bir rahatsızlık olduğudur. Skolyozlu çocukların mutlaka kendilerine uygun bir spor dalına yönlendirilmesi ve okul çantası taşıma ile ders çalışma sırasındaki oturuş pozisyonu gibi ergonomik konularda bilinçlendirilmesi gerekir. Erken tanı sayesinde, omurgada gelişebilecek daha büyük sorunların önüne geçmek ve tedaviyi başarıyla sonuçlandırmak mümkündür. Bu nedenle, çocuklarımızdaki skolyozu erken fark edip tedavi sürecini vakit kaybetmeden başlatalım.”