Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Berrin Arslan, özellikle 5 yaşın altındaki çocukların güneşe ve sıcağa maruz kalmasının oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabileceği konusunda ebeveynleri uyarıyor. Dr. Arslan, “Bebekler ve küçük çocuklar, ciltlerinin çok daha ince ve geçirgen bir yapıda olması, ayrıca ciltlerindeki koruyucu bariyer tabakalarının henüz tam olarak gelişmemiş olması sebebiyle güneşin zararlı etkilerine karşı çok daha savunmasızdırlar. Bu durum, güneş yanıklarının daha çabuk oluşmasına yol açar. Bilimsel araştırmalar, çocukluk ve gençlik döneminde yaşanan güneş yanıklarının, bireylerin yetişkinlik döneminde cilt kanserine yakalanma riskini 3 kat artırdığını göstermektedir. Güneşe maruz kalma süresi ve yoğunluğu arttıkça bu risk de katlanarak yükselmektedir” şeklinde konuşuyor.
Çocukların hassas ciltlerini korumak için güneş koruyucu ürünler büyük önem taşısa da, bu ürünlerin bebeklerde ilk 6 aydan önce kullanılması tavsiye edilmiyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Berrin Arslan, bebek cildinin bu ilk aylarda çok daha ince ve duyarlı olduğunu vurgulayarak şunları belirtiyor: “Ayrıca, bebek cildinin geçirgenliği de oldukça yüksektir. Bu nedenle, koruyucu güneş kremleri ciltten emilerek bebeklerin kan dolaşımına karışabilir ve bu emilimin uzun vadedeki etkileriyle ilgili maalesef yeterli bilimsel veri bulunmamaktadır. Ancak, bebeklerde 6. aydan sonra güneş koruyucuların kullanımı güvenlidir.”
Çocuğunuzu güneşin zararlı etkilerinden korumak için 10:00 ile 16:00 saatleri arasında doğrudan güneş ışığına maruz bırakmamak kritik bir öneme sahiptir. Bu zaman diliminde dışarı çıkmaktan kaçınmalı, eğer çıkmak zorundaysanız güneşten koruyucu tüm tedbirleri eksiksiz almalısınız. Zira bu saatlerde güneş ışınları yeryüzüne daha dik bir açıyla ulaştığından, UVA ve UVB kaynaklı cilt hasarı, yanık ve dolayısıyla yetişkinlikte ortaya çıkabilecek cilt kanseri riski önemli ölçüde artmaktadır.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Berrin Arslan, “Unutmayalım ki en önemli korunma, öncelikle mekanik korunmadır” diyerek şapkaların önemine dikkat çekiyor. Çocuğunuzu güneşe çıkarırken mutlaka yaşına uygun, kulakları ve enseyi de gölgede bırakacak şekilde geniş siperlikli ve ultraviyole (UV) filtreli şapkalar kullanmanız gerektiğini vurguluyor.
Çocuğunuz 6 aylık olduktan sonra, cildine en az 30 SPF (Güneş Koruma Faktörü) içeren, UVA ve UVB mineral filtreli bir güneş koruyucu uygulamalısınız. Ürünü, güneşe çıkmadan yaklaşık 30 dakika önce, cildi kaplayacak yeterli bir miktarda ve kalınlıkta sürmelisiniz. Korumanın sürekliliği için uygulamayı her iki saatte bir ve çocuğunuzun denize ya da havuza her girişinden sonra tekrar etmelisiniz.
Güneşin zararlı ışınları, çocukların sadece cildine değil, gözlerine de ciddi zararlar verebilir. Bu ışınlara maruz kalmak, ilerleyen yaşlarda miyopi ve hipermetropi gibi görme bozukluklarının riskini yükseltmektedir. Bu nedenle, özellikle 3 yaşından itibaren çocuğunuzun yüz yapısına uygun, esnek, kırılmaya dayanıklı ve ultraviyole korumalı bir güneş gözlüğü kullanımını alışkanlık haline getirmelisiniz.
Güneşin olumsuz etkilerine karşı dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta ise mayo seçimidir. Çocuğunuzun cildinin zarar görmesini engellemek amacıyla, uzun kollu ve uzun paçalı, yine ultraviyole korumasına sahip mayoları seçmeye özen göstermelisiniz.
Çocuğunuzun cildini güneşin zararlı ışınlarından muhafaza etmek için almanız gereken en temel önlemlerden biri de vücuttaki sıvı kaybını önlemektir. Bebeklerin ciltlerinin geçirgen yapısı, güneşe ve ısıya maruz kaldıklarında sıvı kayıplarının daha hızlı ve daha fazla olmasına sebep olur. Bunun neticesinde bebek ve çocuklarda ciltte, ağızda, dilde ve mukozalarda kuruma, idrar miktarında azalma, huzursuzluk, yorgunluk, bıngıldakta çökme, solunum ve kalp ritminde artış gibi belirtiler gözlemlenebilir. Özellikle sıcaklığın yüksek olduğu tatil beldelerinde ve deniz kenarlarında çocuğunuzun bol bol su içmesini ve karpuz gibi sulu meyveler yemesini sağlamalısınız.
Yaz aylarında pişik gibi cilt rahatsızlıklarının oluşmaması için çocuğunuza teri vücutta tutan naylon içerikli kumaşlardan üretilmiş giysiler giydirmekten kaçınmalısınız. Bunun yerine, içinde konforlu olacağı, doğal, pamuklu, terletmeyen ve açık renkli (beyaz, bej, sarı, açık mavi, pembe gibi) kıyafetler giydirmeye özen göstermelisiniz.