Yakın zamanda gerçekleştirilen bir araştırmada, 312 sinirbilimciye ölümün ardından anıların geri kazanılmasının olanaklı olup olmadığı soruldu. Bu bilim insanlarından oluşan grubun %70,7’si, bir beynin ölümden sonra bile hatıraları barındırmaya devam edebileceği görüşünü paylaştı.
Bununla birlikte, araştırmaya katılan uzmanların yaklaşık %40’lık bir bölümü, gelecekte bu anıların ölmüş bir bireyin beyninden çıkarılmasının teknik olarak başarılabileceğini öngörüyor.
**ÖNGÖRÜLEN YOL HARİTASI**
Bilimsel yayın organı Plos One’da yayımlanan makalede, bu teknolojinin nasıl hayata geçirilebileceğine ilişkin öngörülen bir zaman çizelgesi de sunuldu. Araştırmacı ekip, bu çerçevede 2045 yılına gelindiğinde ölü yuvarlak solucanlardan, 2065’e kadar ise laboratuvar farelerinin beyinlerinden hatıraların yeniden canlandırılabileceğini tahmin ediyor.
Bu teknolojinin insanlar üzerinde uygulanması için ise sinirbilimciler 2125 yılını işaret ediyor.
Makalenin baş yazarı olan ve Avustralya Monash Üniversitesi’nde görev yapan araştırmacı Ariel Zeleznikow-Johnston, IFL Science’a verdiği bir mülakatta şunları söyledi: “Bunun işe yarama ihtimalinin çok yüksek olduğuna inanan önemli bir grup nörobilimci var. Tahminimce, beyin implantları, emülasyonlar ve diğer teknolojiler daha iyi hale geldikçe, bu sayı zamanla artacaktır.”
**EN BÜYÜK ZORLUK**
Bu sürecin önündeki en temel zorluklardan biri, hatıraların beyinde tam olarak ne şekilde depolandığına dair bilimsel bir uzlaşıya henüz varılmamış olmasıdır.
Zeleznikow-Johnston, beynin sinirsel bağlantı haritası olan konnektomun muhafaza edilmesinin, ölen kişilerden hatıraları elde etmenin temelini oluşturabileceğine inanıyor. Ne var ki, tüm bunların gerçeğe dönüşebilmesi için öncelikle çok sayıda büyük ölçekli çalışmanın tamamlanması gerekiyor. Bu noktada, yapay zeka gibi ileri düzey araçların, bilim insanlarının insan beynini deşifre etme ve hatta merhumların anılarını saklama girişimlerinde kayda değer bir yardım sağlayabileceği düşünülüyor.