Amazon’un 1 Milyonluk Robot Ordusu: Lojistikte Yeni Bir Dönem mi Başlıyor?

Ersin Kılıç tarafından kaleme alınan analize göre, Amazon’un depolarında kullandığı robotların sayısı, otomasyonun iş gücünde ne denli büyük bir paya ulaştığının çarpıcı bir göstergesi haline geldi. Büyük teknoloji şirketlerinin robotik sistemlere giderek daha fazla yatırım yaptığı bu dönemde, mevcut eğilimler bu tür işlerde bir robot devriminin kapıda olduğuna işaret ediyor. Bu durumu teyit eden Amazon, filosuna bir milyonuncu robotu dahil ettiğini resmen açıkladı. Bu kilometre taşı, şirketin robotik çalışan sayısının insan gücüne tehlikeli bir şekilde yaklaştığı anlamına geliyor.

The Wall Street Journal’ın aktardığı bilgilere göre, şirketin bir milyonuncu robotu Japonya’da bulunan bir sipariş hazırlama merkezinde hizmete girdi. Bu rakam, Amazon’un tesislerindeki robotların ve insan çalışanların sayısının neredeyse eşitlendiğini ortaya koyuyor.

ASLINDA ÜÇ YILDA 650 BİN ROBOT EKLENDİ

Amazon’un robot teknolojilerine yönelik yatırımları yıllardır süregelen bir stratejinin parçası. 2021 senesinde 350 bin robota sahip olan şirket, yalnızca üç yıllık bir sürede bu rakamı yaklaşık üç katına çıkarmayı başardı. Bu, her yıl ortalama 160 binden fazla robotun şirketin operasyonel sistemlerine entegre edildiği manasına geliyor. Dahası, bu robotların kabiliyetleri her geçen yıl artıyor. 2012’de kullanılan ve rafları hareket ettiren Roomba tarzı basit ilk modellerin yerini, günümüzde insan gibi yürüyebilen, eğilip doğrulabilen ve nesneleri kavrayabilen sofistike insansı robotlar aldı. Örneğin, 2023 yılında tanıtımı yapılan Digit adlı robot, 1.75 metre boyu ve 65 kilogram ağırlığıyla dikkat çekiyor. Bu robot, iki ayağı üzerinde yürüyebiliyor, objeleri tutabiliyor ve kolayca yönünü değiştirebiliyor.

Mayıs ayında duyurulan Vulcan isimli robotik kol ise Amazon’un bugüne dek geliştirdiği en ileri teknolojiye sahip sistemler arasında yer alıyor. Vulcan, dokunma hissine sahip ilk robot kolu olma niteliğini taşıyor. Halihazırda görev yaptığı depoda, mevcut 1 milyon farklı ürün çeşidinin %75’ini emniyetli bir şekilde taşıma ve yerleştirme kapasitesine sahip.

Amazon’un robotik altyapısına kattığı bir başka önemli yenilik ise DeepFleet olarak adlandırılan yeni nesil yapay zekâ sistemi. Bu sistem, tüm robot filosunun depo içerisinde daha verimli hareket etmesini sağlamak amacıyla rotaları en uygun hale getiriyor. Amazon’un verilerine göre, bu optimizasyon sayesinde robotların yolculuk sürelerinde %10 oranında bir azalma sağlandı.

İşin pratik uygulamalarına bakıldığında ise veriler çok daha etkileyici bir tablo çiziyor. Günümüzde Amazon’da gerçekleştirilen her dört teslimatın üçünde robotlar etkin bir rol üstleniyor. Artan otomasyonla birlikte, depo başına düşen insan personel sayısı son 16 yılın en düşük seviyesine inerek ortalama 670 kişiye geriledi. Buna karşılık, çalışan başına taşınan paket adedi 2015’teki 175 seviyesinden bugün 3.870’e fırlamış durumda.

Yazının başında da ifade edildiği gibi, robot çağı özellikle bu tür iş kolları için şimdiden fiilen başlamış görünüyor. Tesla gibi firmaların geliştirdiği insansı robotların daha geniş bir alanda benimsenmesiyle, iş gücünün farklı sektörlere doğru yönlendiğine tanıklık edeceğiz. Başlangıçta Amazon’un devasa depoları ve büyük fabrikalar gibi alanlarda yoğunlaşan bu robotlaşma akımı, zamanla diğer sektörlere de yayılacaktır. İnsansı robotların ve robotik çözümlerin devreye alınması, şirketlerin iş gücü maliyetlerinden tasarruf ederek daha yüksek gelir elde etmesine imkân tanıyacak gibi duruyor. Elbette robotların üretimi ve bakımı gibi faktörler yeni iş alanları yaratacak, ancak kaybedilen işlerin sayısı daha fazla olacak. Nitekim Amazon örneği incelendiğinde, firmanın bu otomasyon sayesinde yıllık 10 milyar dolara varan bir tasarruf sağlayabileceği tahmin ediliyor. Bütün bu gelişmeler, insan çalışanların geleceği hakkında ciddi endişeleri de beraberinde getiriyor.

Amazon, bu endişelere karşılık olarak 2019’dan bu yana 700 binden fazla çalışanına “ileri teknoloji alanlarında” eğitim sağladığını ve robotların getirdiği bu transformasyonla birlikte yeni insan rollerinin de ortaya çıkacağını ifade ediyor. Fakat, bazı iş kayıplarının yaşanmasının kaçınılmaz olduğu da bir gerçek.

Dahası, bu tehdit yalnızca mavi yaka çalışanlarla sınırlı değil. CEO Andy Jassy, geçtiğimiz ay yaptığı bir beyanda, gelecek yıllarda bazı beyaz yaka pozisyonlarının da yapay zekâ tarafından üstlenileceğini dile getirmişti.