Kaynak, Yana Iskayeva/ Getty Images
Haber bilgisi
Yazan, Shola Lee
Unvan, BBC News
2 Temmuz 2025
1977 yılının Şubat ayında, Galler’in Pembrokeshire bölgesinde yağışlı bir günde her şey başladı. Broad Haven İlkokulu’nda okuyan bir grup öğrenci, okulun dışında Tanımlanamayan Uçan Nesne (UFO) gördüklerini öne sürdü. O dönemde 10 yaşında olan David Davies, arkadaşlarının gün boyu okul müdürünü sıra dışı bir durum olduğuna ikna etmeye çalıştıklarını anımsıyor. Davies’in gördüklerinin mantıksal bir açıklaması olduğuna dair inancı tamdı. “Benim amacım dışarı çıkıp onların yanıldığını ispatlamaktı,” diyor. Ancak durumu yakından incelemek için dışarı adım attığında, “gümüş renkli, puro biçiminde ve bir otobüs ebadında” bir cisimle karşılaştığını belirtiyor. Davies, bu nesnenin “üst kısmında bir kubbe ve tepesinde yanıp sönen kırmızı bir ışık” olduğunu ekliyor. Cismi yaklaşık 10 saniye boyunca gözlemlediğini belirten Davies, “İçimde büyük bir kaçma dürtüsü hissettim,” diye ekliyor.
Kaynak, BBC/Twenty Twenty Productions Ltd
Galler’de yaşanan bu dikkat çekici olay, BBC’nin “Paranormal” isimli programında da işlendi. Dünya dışı yaşam iddiaları, sıkça karşılaşılan bir olgudur. BBC’ye demeç veren bir havacılık ve uzay uzmanına göre, herkesin cebindeki akıllı telefonlar ve hava trafiğini izlemeye yarayan uygulamalar sayesinde, “bilinen ile bilinmeyeni ayırt etme konusunda artık çok daha yetkin bir konumda olduğumuz” bir gerçek. Bu durum, UFO gördüğümüzü düşünmemizin ardındaki nedenler ve bu tür olayların araştırılmaya değer olup olmadığı sorularını gündeme getiriyor.
‘Sayısız UFO Avı’
Tanımlanamayan Uçan Cisimler, ilk olarak 1947’de ABD’nin New Mexico eyaletindeki dünya dışı yaşam iddialarıyla kamuoyunun ilgisini çekmeye başladı. Bu olayın üzerinden üç yıl geçmeden “Uçan Daire” filmi vizyona girerken, 1950’lerde ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Uzay Yarışı da bu merakı körükledi. Dünya dışı yaşam öyküleri, ilerleyen yıllarda Steven Spielberg’ün Oscar ödüllü filmi E.T. (1982) ve 1993’te başlayan kült dizi X Files gibi yapımlarla popüler kültürdeki yerini sağlamlaştırdı. Buckinghamshire New University sosyal bilimler fakültesi dekanı Dr. Ciaran O’Keeffe’ye göre, 1980’ler UFO gözlemlerine olan ilginin tavan yaptığı bir dönemdi ve bu durum “sayısız UFO avına” yol açtı.
Kaynak, BBC/Twenty Twenty Productions Ltd
Broad Haven İlkokulu’ndaki vaka, küresel medyanın dikkatini çekerek Yeni Zelanda gibi uzak coğrafyalarda bile haber oldu. Bu olay, 1977 yılında “Dyfed Üçgeni” olarak adlandırılan bölgede rapor edilen bir dizi dünya dışı yaşam iddiasından sadece biriydi. Geçmişte bu iddiaları açıklamak adına, aralarında “şaka yapılmış olması” ihtimalinin de bulunduğu çeşitli teoriler ortaya atıldı. Broad Haven gibi UFO gözlemleri büyük bir merak uyandırsa da, Dr. O’Keeffe makul bir açıklamanın var olabileceği kanaatinde: “Görgü tanıklarının ifadeleri yanılgılara son derece açıktır. Bir tanığın sorgulanma biçimi, özellikle de yönlendirici sorular veya medyanın olayı sunuş şekli, hafızada ciddi değişikliklere neden olabilir.”
Kaynak, BBC/Twenty Twenty Productions Ltd
Fakat Broad Haven vakasında tek bir görgü tanığı bulunmuyordu; olayı bir grup öğrenci rapor etmişti. Dr. O’Keeffe, bu tip kitlesel gözlem olaylarında “bulaşma ve grup uyumunun” rol oynayabileceğini ifade ediyor. “Buradaki bulaşma kavramı, düşüncelerin, duyguların ve davranışların bir grup insan arasında yayılmasıdır,” diyor. Buna karşılık David Davies, çocukların yaptıkları UFO çizimlerinin birbiriyle büyük ölçüde örtüşmesinin, olayın psikolojik bir açıklamasını “geçersiz kılabileceğini” öne sürüyor. Olaydan önce bilim kurguyla özel bir ilgisi bulunmayan Davies, sonraki yıllarda ne yaşandığını anlamak amacıyla kitaplara ve araştırma belgelerine binlerce sterlin harcadığını ifade ediyor.
‘Her Zaman İlan Edilmez’
Havacılık ve uzay mühendisi Dr. Ryan Marks ise “Paranormal” programında farklı bir olasılığa işaret ederek, UFO olarak algılanan cisimlerin özellikle havaalanlarına yakın, şehirleşmiş bölgelerdeki hava trafiğiyle açıklanabileceğini belirtiyor. İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri Müzesi’nin verileri de bu teoriyi destekliyor; 1970 ile 1990 yılları arasında Güney Galler’de, biri füze test sahası olarak kullanılan beş adet havaalanı bulunuyordu. Dr. Marks, “Sürekli bir hava trafiği mevcuttu ve bu trafik son 40 yılda doğal olarak daha da arttı,” diyor. Bölgede her zaman belirli bir düzeyde askeri hareketlilik olduğunu ve bu faaliyetlerin tamamının kamuoyuyla paylaşılmadığını vurguluyor.
Buna paralel olarak, Mart 2024 tarihli bir ABD hükümet raporu, 1950’ler ve 60’lardaki UFO gözlemlerinin büyük bir kısmının aslında gelişmiş casus uçakları ve uzay teknolojisi denemeleri olduğunu ortaya koydu.
Kaynak, BBC/Twenty Twenty Productions Ltd
Dr. Marks, 1970’lerin ortasından 1980’lerin başına kadar İngiltere’de de yapılan bazı sıcak hava balonu ve hava aracı denemelerinin “UFO betimlemelerine benzediğini”, ancak bunların hangardan çıkmayan “küçük ölçekli” testler olduğunu ekliyor. Günümüzde ise Dr. Marks’a göre, “ücretsiz indirilebilen uygulamalar sayesinde hava trafiğinin büyük bir bölümü kaydedilebiliyor ve hava araçları kolaylıkla saptanabiliyor.” Bu “dijital ayak izi”, gökyüzündeki olayları takip etmeyi geçmişe kıyasla çok daha basit hale getiriyor.
Tüm bu mantıksal açıklamalara rağmen Davies, gördüğü şeyin bir UFO olduğuna dair inancını koruyor ve “UFO’lara inanmanın bir saçmalık olarak algılanabildiğini” kabul ediyor. Resmi makamların tavrı ise net. İngiltere Savunma Bakanlığı, herhangi bir savunma gayesine hizmet etmediği ve personelin daha öncelikli görevlere yönlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle 2009 yılında UFO masasını lağvetmiştir. Bir Bakanlık sözcüsü ise durumu, “Son 50 yıl içinde tarafımıza ulaşan dünya dışı zeka, tanımlanamayan uçan cisim veya tanımlanamayan hava olayı raporlarının hiçbiri, Birleşik Krallık’a yönelik herhangi bir askeri tehdidin varlığını göstermemiştir” sözleriyle özetlemişti.