Avrupa Birliği ve Türkiye dahil 30 ülkenin ortak çabalarıyla geliştirilen Meteosat Üçüncü Nesil-Sounder 1 (MTG-S1) uydusu, ABD’deki Cape Canaveral Üssü’nden fırlatılarak görevine başladı. Türkiye saatiyle gece yarısı gerçekleşen başarılı fırlatma ile Avrupa Uzay Ajansı’nın yeni nesil uydusu, konvektif fırtınaların yaşam döngüsünü uzaydan ilk defa takip etme ve anlık hava tahminlerini iyileştirme hedefine bir adım daha yaklaştı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yaptığı bir açıklamada, fırlatmadan önce uydunun operasyonel sorumluluğunu üstlenen Avrupa Meteoroloji Uyduları İşletme Teşkilatı (EUMETSAT) tarafından Almanya’daki Darmstadt merkezinde bir etkinlik gerçekleştirildiği belirtildi. Söz konusu etkinliğe, EUMETSAT üyesi 30 ülkenin meteoroloji teşkilatlarının genel müdürlerinin yanı sıra Türkiye’yi temsilen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürü Volkan Mutlu Coşkun da iştirak etti.
Meteosat Üçüncü Nesil (MTG) Uydu Programı çerçevesinde görev yapacak olan MTG-S1, toplamda 20 yıllık bir hizmet süresi öngörülen 6 uyduluk serinin ikinci halkasını oluşturuyor. Türkiye’nin kurucu üyeleri arasında yer aldığı EUMETSAT, MTG-S1 uydusunun operasyonel yönetiminden sorumlu olacak. Hâlihazırda EUMETSAT’ın yönettiği 9 meteoroloji uydusundan gelen veriler, üye ülkeler tarafından hava durumu tahminleri ve erken uyarı mekanizmalarında aktif olarak kullanılıyor. Yeni nesil MTG-S1’in faaliyete geçmesiyle bu mevcut kapasitenin kayda değer bir biçimde artırılması hedefleniyor.
MTG-S1, sahip olduğu hiperspektral kızılötesi sonda teknolojisi ile atmosferdeki sıcaklık ve nemin dikey profilini yüksek çözünürlüklü olarak ölçme kabiliyetine sahip olacak. Bu sayede, atmosferik kararsızlıkları henüz bulutlanma başlamadan önce saptayabilecek. Bu teknolojik ilerleme sayesinde, konvektif fırtınaların bütün yaşam döngüsünün uzaydan ilk defa gözlemlenmesi mümkün hale gelecek. Aynı zamanda, anlık ve çok kısa vadeli hava öngörüleri daha isabetli olacak, sayısal hava tahmin modellerine sağlanan veri desteği artacak, erken uyarı sistemleri daha etkin hale getirilecek ve iklim kriziyle mücadelede hazırlık seviyesi ileriye taşınacak.