Wimbledon’da Parlayan Türk Yıldızı: Zeynep Sönmez’in Üçüncü Tur Başarısı ve Kariyer Yolculuğu

Milli tenisçi Zeynep Sönmez, ilk defa katıldığı Wimbledon Tenis Turnuvası’nda üçüncü tura yükselerek tarihi bir başarıya imza attı. Bu önemli gelişme, 3 Temmuz 2025’te Londra merkezli BBC Türkçe tarafından bildirildi. Turnuva formatına göre, çeyrek final mücadeleleri dördüncü turun ardından gerçekleştiriliyor.

Sönmez’in Wimbledon’daki bu çıkışı, kariyerindeki istikrarlı yükselişin bir devamı niteliğindedir. 23 yaşındaki sporcu, daha önce Kasım 2024’te Meksika’da düzenlenen Mérida Açık’ta zafere ulaşarak tek kadınlarda Türkiye’ye ikinci WTA kupasını kazandırmıştı. Bu şampiyonluğun ardından yakaladığı momentum, onu dünya sıralamasında 88. basamağa kadar taşımıştı.

BBC Türkçe’ye daha önce verdiği bir röportajda kariyerinin başlangıcını anlatan Sönmez, tenisin hayatına nasıl girdiğini paylaşmıştı. Aslen Artvinli bir ailenin çocuğu olarak 30 Nisan 2002’de İstanbul’da dünyaya gelen Sönmez, tenisle altı-yedi yaşlarındayken ailesinin onu kaydettirdiği bir yaz okulunda tanıştı. O günleri, “Yaz okuluna yazdırıyor ailem beni. Basket ile yüzme. Ama ben basketi sevmemişim. Kaçıp, büyük raketlerle tenis oynamaya gidiyormuşum” sözleriyle aktarıyor. O yaz okulunda bir antrenör tarafından yeteneği keşfedilince, milli sporculuğa uzanan yolculuğu da başlamış oldu.

Başarısının arkasındaki disiplinli çalışma temposu dikkat çekiyor. Genç tenisçinin standart bir günü sabah 7’de başlıyor ve en az iki antrenman içeriyor. Zihinsel hazırlığın önemini, “tenise ya da fiziksel antrenmanlarıma ne kadar zaman ayırıyorsam mental antrenmanlarıma da o kadar zaman ayırmaya çalışıyorum” diyerek vurguluyor. Bu yaklaşımının bir yansıması olarak, Wimbledon ikinci tur maçında mola anlarında bir deftere notlar alması gözlerden kaçmadı. Sönmez, bu defterin sırrını şöyle açıklamıştı: “Maçta bir defterim var. Aralarda defterimi okumaya çalışıyorum. O defterde taktiksel bazı şeyler yazabiliyor. Bazen de sinirlendiğimde ya da işler istediğim gibi gitmediğinde mental olarak korta nasıl geri dönerim… onları okuyorum. Bana kortta çok faydası oluyor.”

Maçlara hazırlanırken belirli ritüelleri veya özel bir uğuru olmadığını belirten Sönmez, bunun yerine “fiziksel ve mental olarak maçı zihninde oynayarak” hazırlandığını ifade ediyor. Motivasyonunu artırmak için ise maçlardan önce Türkçe 90’lar müziği dinlemekten keyif aldığını ve “Sezen Aksu, Tarkan, Yalın, Kenan Doğulu gibi isimleri dinlediğini” ekliyor.

Kadınlar Tenis Birliği (WTA) turnuvalarının yoğun takvimi, sporcuları yıl boyunca dünyanın farklı şehirlerine taşıyor. Bu durum, Zeynep Sönmez gibi profesyoneller için sürekli seyahat etmeyi ve evden uzak kalmayı zorunlu kılıyor. Sönmez, profesyonel yaşamın bu meşakkatli yönünü şu sözlerle dile getiriyor: “Tenisin zor kısmı evde hiç olmamak, sürekli seyahat halinde olmak, sürekli sevdiklerinden ayrı, uzak olmak. Sürekli bir doğum günü kaçırıyorsun. Mesela ben bu yılki doğum günümde kendime ufak bir kek aldım ve ailemi görüntülü aradım. Bir turnuvadaydım çünkü. İşte böyle şeyler oluyor.”

Zeynep Sönmez, uluslararası arenada başarıya ulaşan tek Türk kadın sporcu değil; kendisi, önemli başarılara imza atmış bir geleneğin son temsilcilerinden biri. Daha önce milli tenisçi İpek Şenoğlu, Türkiye’yi Wimbledon’da temsil etme onurunu yaşayan ilk kadın tenisçi olmuştu. Bir diğer önemli isim olan Çağla Büyükakçay ise 2016 yılında TEB BNP Paribas İstanbul Cup’ı kazanarak WTA tekler düzeyinde şampiyonluğa ulaşan ilk Türk raket olarak tarihe geçmişti.