Kaynak: YASIN AKGUL/AFP via Getty Images
4 Temmuz 2025
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin görevden alınan başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasıyla ilgili yürütülen soruşturma neticesinde bir iddianame tanzim edildi.
Hazırlanan iddianamede, savcılık İmamoğlu için “zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik” suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya varan hapis cezası ile birlikte siyasi yasak getirilmesini istedi.
Bu süreç, İstanbul Üniversitesi’nin 20 Mart tarihinde İmamoğlu’nun diplomasını geçersiz kılmasıyla başlamıştı. İmamoğlu, diploma iptali kararını verme yetkisinin yalnızca İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu’na ait olduğunu belirterek, “Bu kararı alanların tarih ve adalet önünde hesap verecekleri günler yakındır. Adalete, hukuka ve demokrasiye susamış milletimizin yürüyüşü durdurulamayacak” şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Kararın ardından İstanbul Üniversitesi, konuyla ilgili tüm bilgi ve belgelerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na (YÖK) iletileceğini duyurmuştu. Üniversitenin kamuoyuyla paylaştığı açıklamada, İmamoğlu’nun adı doğrudan geçirilmemekle birlikte, 1990 senesinde İşletme Fakültesi İngilizce programına mevzuata aykırı şekilde yatay geçiş yaptığı tespit edilen 28 kişinin diplomalarının “yokluk” ve “açık hata” gerekçeleriyle iptal edildiği bilgisi yer almıştı. Daha sonra bu 28 kişi arasında İmamoğlu’nun da bulunduğu teyit edildi.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olan İmamoğlu için bu durum, Türkiye’de cumhurbaşkanı olabilmek için aranan yüksek öğrenim mezuniyeti şartı nedeniyle kritik bir önem taşıyor. İmamoğlu, 19 Mart 2025 tarihinde yolsuzluk ve terör iddialarıyla ilgili iki ayrı soruşturma kapsamında gözaltına alınmış, 23 Mart’ta ise “suç örgütü kurmak ve yönetmek, rüşvet almak, irtikap, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve ihaleye fesat karıştırmak suçlarından” tutuklanmıştı. İmamoğlu, kendisine yöneltilen tüm suçlamaları reddetmektedir.
**’Resmi belgede sahtecilik’ İddiası**
İddianamede yer alan temel iddia, İmamoğlu’nun Kıbrıs’ta eğitim aldığı Girne Amerikan Üniversitesi’nin (GAÜ), 1990 yılında YÖK tarafından tanınan bir kurum olmadığı yönünde. GAÜ’nün YÖK tarafından tanınmasının 1993 yılında gerçekleştiği ve o dönemde kurumun University College of North Cyprus adını kullandığı vurgulandı. Savcılığa göre, o yıllarda Kıbrıs’taki kurumlar arasında sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi tanınıyordu, ancak bu üniversitenin de “yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı” öne sürüldü.
İddianamede, İmamoğlu’nun “resmi belgede sahtecilik” eylemini “zincirleme şekilde” gerçekleştirdiği savunulmaktadır. İmamoğlu’nun “hile yoluyla elde ettiği” bu belgeyi, İstanbul Üniversitesi’ne yüksek lisans başvurusu, Milli Savunma Bakanlığı’na askerlik işlemleri ve Yüksek Seçim Kurulu’na adaylık başvurusu için kullandığı iddia edildi. Yatay geçiş için sunulan evrakın “şeklen geçerli fakat içerik olarak sahte” olduğu iddianamede belirtildi. Ayrıca, İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne sunduğu belgelerin Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne ait olmadığı da ifade edildi:
“İstanbul Üniversitesi tarafından İmamoğlu’nun kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği, bu suretle hukuki öneme sahip beyanları gerçeğe aykırı bir biçimde yansıtarak şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte bir belge meydana getirildiği, yani sahteciliğe uğramış belge hiç olmamış kabul edilmekle birlikte belgenin sahte biçimde doğduğu açık ve nettir.”
**’YÖK’ün Tanımaması Denklik Sorunu Yaratmıyor’**
Buna karşılık, İmamoğlu’nun avukatları YÖK’ün 1990’da Girne Amerikan Üniversitesi’ni (GAÜ) tanımıyor olmasının yatay geçişe bir engel teşkil etmediğini ve denklik açısından da bir sorun yaratmadığını savunuyor.
İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan, daha önce BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, GAÜ’den 1991 ve 1992 yıllarında mezun olanlara denklik verildiğini gösteren belgeleri kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatmıştı. Pehlivan, “Madem ki tanınmayan üniversiten geçiş yapılamaz, o halde bu kişilere neden denklik düzenlendi? Buradan anlaşılıyor ki tanınma, yatay geçiş için de denklik için de şart değil” ifadelerini kullanmıştı.
Pehlivan ayrıca, YÖK raporunun yatay geçiş için tanınma kriterini hangi yasal düzenlemeye dayandırdığına dair bir bilgi içermediğini de ileri sürmüştü: “Çünkü tanınma hakkındaki mevzuat ilk kez 1996’da yürürlüğe girdi. Ancak o tarihte çıkarılan yönetmelikte ‘tanınmayan üniversiteden yatay geçiş yapılmaz’ denmiyor.” Bu konudaki yasal düzenlemenin 2010 yılında değiştiği ve tanınmayan bir üniversiteden yatay geçiş yapılamayacağının mevzuata ancak o tarihte girdiği belirtiliyor.
Bu hukuki sürecin bir parçası olarak İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan, İstanbul Üniversitesi’nin diploma iptal işlemine karşı İstanbul İdare Mahkemesi’nde bir dava açtı. Dava dilekçesinde, öncelikli olarak Üniversite Yönetim Kurulu’nun böyle bir kararı alma yetkisi olmadığı savunuldu. Öte yandan, avukat Mehmet Pehlivan’ın kendisi de 19 Haziran’da “örgüt üyesi olma” ve “örgütün çözülmemesi için eylemler yapma” gibi suçlamalarla tutuklanmıştı.