Andropozun Ardındaki Gerçekler: Hastalık Değil, Doğal Bir Uyum Dönemi

Kaynak: Getty Images
Haber bilgisi
Kaleme alan, Burak Abatay
Unvan, BBC Türkçe
X, @abatayburak
Bildirdiği yer, Londra
31 dakika önce

İstanbul’da ikamet eden 50 yaşındaki Muzaffer, son zamanlarda cinsel yaşamıyla ilgili ciddi kaygılar taşıyor.

Onun için sertleşme sorunu önemli bir mesele haline gelmiş durumda. Bu durumun performansını düşürmesinin yanı sıra genel arzu ve motivasyonunu da olumsuz etkilemesinden endişe ediyor.

Gerçek adının gizli kalmasını talep eden Muzaffer, BBC Türkçe’ye verdiği demeçte, “Gelecekte bu vaziyetin daha da kötüleşeceği endişesi, moralimi ciddi şekilde bozuyor” ifadelerini kullanıyor.

Muzaffer’in deneyimlediği bu süreç, tıp literatüründe andropoz olarak isimlendiriliyor.

Halk arasında sıkça “erkek menopozu” olarak anılan andropoz, genellikle 40’lı yaşların sonu veya 50’li yaşların başlarında ortaya çıkan cinsel dürtüde azalma, ereksiyon sorunları, depresif ruh hali ve çeşitli fiziksel ile duygusal belirtilerle kendini belli eder.

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Erözenci, andropozu “erkeklerde yaşlanma ile birlikte hormonal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve genellikle cinsellik üzerinden hissedilen değişimler bütünü” şeklinde tanımlamaktadır.

Bununla birlikte, Prof. Dr. Erözenci bu durumun bir hastalık olmadığını, aksine doğal bir yaşam evresi olduğunu kuvvetle vurguluyor.

BBC Türkçe’ye konuşan Prof. Dr. Erözenci, “Kalp ve karaciğer gibi organlarımız nasıl yaşlanıyorsa, testosteron üretimi de zamanla yavaşlar. Fakat hiçbir zaman tamamen durmaz; ölene dek sürer. Yalnızca üretim hızı ve bedendeki etki gücü azalır” diye açıklıyor.

Kaynak: Getty Images
Aslında İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri’ne (NHS) göre, andropoz için “erkek menopozu” tabirini kullanmak doğru bir yaklaşım değil. Çünkü bu tanım, belirtilerin testosteron seviyelerindeki ani bir düşüşten kaynaklandığı gibi yanıltıcı bir izlenim yaratıyor. Ancak gerçek durum bu değil.

Erkeklerde testosteron seviyeleri yaş ilerledikçe düşse de, bu azalma 30 ila 40 yaş aralığından itibaren yılda yaklaşık %1 gibi çok yavaş bir oranda gerçekleşir. Uzmanlara göre, bu yavaş hormonal değişim, yaşam tarzı faktörleriyle birleştiğinde andropoz semptomları görülmeye başlar. Bu faktörler arasında iş ve ilişki problemleri, maddi zorluklar ya da yaşlanan ebeveynlerle ilgili endişeler yer alabilir.

Erkeklerin ilerleyen yaşlarını ve hayatlarını sorguladıkları bir “orta yaş krizi” de bu semptomların şiddetini artırabilir.

Bazı erkeklerde yaş almayla birlikte iş veya özel hayatta bugüne dek elde ettikleri başarıları sorgulama eğilimi, andropoz belirtilerini daha da belirgin hale getirebilmektedir.

### Hipogonadizm Nedir?

NHS’in andropoz hakkında yayımladığı rehberlere göre, bazı durumlarda “andropoz” belirtilerinin kaynağı geç başlangıçlı hipogonadizm olarak bilinen bir rahatsızlık olabilir. Bu rahatsızlıkta testisler ya çok az hormon üretir ya da hiç üretmez.

Kaynak: Getty Images
Bu durum özellikle obez veya tip 2 diyabet hastası olan erkeklerde daha sık görülmektedir.

Hipogonadizm, yaşlanmanın normal bir parçası olarak kabul edilmeyen, nadir ve spesifik bir tıbbi durum olarak tanımlanır.

Geç başlangıçlı hipogonadizm teşhisi, genellikle semptomların değerlendirilmesi ve testosteron seviyesini ölçmeye yönelik kan testlerinin sonuçlarına dayanılarak konulur.

### Toplumsal Erkeklik Algısı ve Psikolojik Etkileri

Andropozun en bariz yansımalarından biri, özellikle 70 yaş ve sonrasında cinsel isteğin varlığını sürdürmesine rağmen temas sıklığında ve ereksiyon kalitesinde görülen düşüştür.

Bu fiziksel değişimler, bireyin cinselliğe atfettiği anlama bağlı olarak önemli psikolojik sonuçlar doğurabilir.

Türk toplumunda “erkeklik” olgusunun merkezi bir rol oynadığını ifade eden Prof. Dr. Erözenci, “Bizim toplumumuzda erkekliğin ispatı sıklıkla cinsellikle bağlantılıdır. Bu sebeple, cinsel performansta meydana gelen bir azalma yalnızca bedensel değil, aynı zamanda ruhsal olarak da kişiyi derinden etkileyebilir” diyor.

Bu nedenle, testosteron değerleri ölçülebilir bir veri sunsa da, andropozun sadece laboratuvar sonuçlarına indirgenemeyeceğini belirtiyor:

“Bir erkeğin testosteron değeri düşük olabilir, fakat kişi hayatından memnunsa bu tek başına bir problem teşkil etmez. Asıl mühim olan, bireyin kendi yaşam kalitesini nasıl algıladığıdır.”

### Tedavi Gerekli mi?

“Her testosteron düşüklüğü vakası tedavi gerektirir mi?” sorusuna Prof. Dr. Erözenci çok boyutlu bir perspektif sunuyor:

“Cinsellik, iki kişinin birlikte yaptığı bir danstır. Eğer bir erkek yaşadığı bu düşüşten dolayı rahatsızlık duyuyorsa, partnerinin de bu konudaki beklentilerini ve yaklaşımını dikkate almak zorunludur. Bu mesele sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal boyutları olan bir konudur.”

Testosteron eksikliği durumunda hormon replasman tedavileri veya ereksiyonu destekleyen ilaçlar bir seçenek olabiliyor. Bu tedaviler enjeksiyon veya jel formunda uygulanabilmektedir.

Yine de Erözenci, “tedavi” kelimesini kullanırken ihtiyatlı davranıyor:

“Bu bir hastalık değildir. Uyum gösterilmesi gereken bir dönemdir. Bazen ilaç tedavisine gerek kalmadan, sadece cinselliğe olan bakış açısını değiştirmek bile muazzam bir fark yaratabilir.”

Kaynak: Getty Images

### Yaş Alan Erkeklere Cinsellik Konusunda Öneriler

Prof. Dr. Erözenci, cinselliğin sadece ereksiyon, penetrasyon ve boşalmadan ibaret bir eylem olarak görülmemesi gerektiğini vurguluyor: “Cinselliği dokunma, öpüşme, elle veya oral yolla uyarılma gibi bütüncül bir deneyim olarak gören bir birey, yaşadığı değişimlerden çok daha az etkilenir. Çünkü tatmin duygusunu tek bir noktaya değil, çok sayıda unsura dayandırmış olur.”

Andropoz sürecinin herkeste aynı yoğunlukta yaşanmadığını belirten Erözenci, bireyin yaşam tarzının bu süreçte belirleyici bir rol oynadığını söylüyor:

“Eğer bir kişi resimle uğraşıyor, seyahat ediyor, kitap okuyor, torunlarıyla zaman geçiriyor ve eşiyle düzenli olarak ortak faaliyetler yapıyorsa, bu dönemi daha hafif sarsıntılarla atlatır. Fakat sosyal çevresi kısıtlıysa ve hayatına anlam katan başka katmanlar yoksa, bu süreç çok daha zorlayıcı bir hal alabilir.”

### Andropozun Diğer Belirtileri Nelerdir?

Cinsellik dışında, andropozun farklı semptomları da olabilir.

NHS, 50 yaş sonrası erkeklerde cinsel belirtilerin haricinde yaygın olarak rastlanan andropoz semptomlarını şu şekilde sıralamaktadır:

– Ruh hali dalgalanmaları ve asabiyet
– Kas kütlesinde kayıp ve egzersiz kapasitesinde azalma
– Vücuttaki yağ dağılımında değişimler (örneğin, karın bölgesinde büyüme veya “erkek memesi” oluşumu)
– Genel bir isteksizlik hali veya enerji eksikliği
– Uykuya dalmada zorluk veya artan yorgunluk hissi
– Konsantrasyon zayıflığı ve kısa süreli hafıza problemleri

Bu gibi durumlarda multidisipliner bir yaklaşımın zorunlu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erözenci, “Bazen bu şikayetler yalnızca testosteron eksikliği ile açıklanamaz. Nörolojik veya psikolojik değerlendirmelerin de yapılması gerekebilir” diyor.

Erözenci, aktif bir yaşam sürmenin önemine de dikkat çekiyor:

“Yürüyüş yapan ve aktif bir hayat süren erkeklerde bu tür şikayetlerin daha az görüldüğünü ortaya koyan çalışmalar mevcuttur. Genel sağlık durumu, hormon seviyelerinden çok daha belirleyici bir faktör olabilir.”

Kaynak: Getty Images

Muzaffer, özellikle ilerleyen yıllar hakkında derin bir kaygı duyuyor.

“Bir kadını yeterince tatmin edememe veya gelecekte tanışacağım bir kadınla tutkulu bir ilişki yaşayamama fikri acı verici” diyerek endişelerini dile getiriyor: “Tüm bu olasılıkların varlığı, hayattan aldığım zevki azaltıyor ve beni keyifsizleştiriyor.”

Prof. Dr. Erözenci’nin andropoz dönemindeki erkeklere yönelik en temel tavsiyesi ise açık iletişim kurmak ve kendini tanımak üzerine kurulu:

“Partneriyle kurduğu iletişim hayati önem taşır. Beklentileri açıkça ifade etmek ve karşılıklı zevk üzerine kurulu bir ilişki inşa etmek esastır. Ayrıca, kişi kendini nasıl tanımlıyor? ‘Ben bir erkeğim ve bunu ereksiyonla kanıtlarım’ diyen biri ile ‘Ben bir erkeğim, ancak hayatımdaki diğer unsurlarla da hem kendime hem de partnerime mutluluk verebilirim’ diyen biri, bu süreci tamamen farklı şekillerde deneyimler.”