Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı olarak görev yapan Mehmet Uçum, haftalık “Pazar Yazıları” serisinin sonuncusunda yeni anayasa tartışmalarına odaklandı. Uçum, “Yeni Anayasa Gündemini Çarpıtma Gayretleri” başlığını taşıyan makalesinde, yeni bir anayasa için halk oylamasına gidilmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Uçum, yazısında hükümetin “Terörsüz Türkiye” olarak isimlendirdiği yeni döneme atıfta bulunarak, üniter yapının pazarlık konusu edilemeyeceğini kesin bir dille ifade etti. Uçum, bu konudaki net duruşunu şu sözlerle ortaya koydu: “Türkiye’nin coğrafi bütünlüğü ve siyasi birliği yani üniter yapı vazgeçilemez ilkedir. Üniter yapının siyasi pazarlık için tartışmaya açılması da asla mümkün değildir.”
Makalesinde Uçum, yeni anayasa hedefinin kasıtlı olarak saptırıldığını savundu. En büyük çarpıtmanın, yeni anayasanın “Terörsüz Türkiye” hedefi için bir pazarlık unsuru olduğu ve federal bir yönetime geçiş amacı taşıdığı yönündeki “yalan” olduğunu belirtti. Bu kara propagandanın, “Terörsüz Türkiye” hedefine yönelik bir “fikri provokasyon” olduğunu ileri sürdü. Uçum’a göre, “Terörsüz Türkiye” hedefi, kayıtsız, şartsız ve pazarlık olmaksızın devreye sokulan bir devlet politikasıdır ve İmralı çağrısı ile fesih kararı gibi gelişmeler bu sürecin işlediğini göstermektedir. Bu süreçte yeni anayasa konusunun hiçbir zaman bir pazarlık unsuru olarak gündeme gelmediğini vurgulayan Uçum, ortada asılsız iddialardan başka bir şey olmadığını dile getirdi.
Terörün sona ermesinin demokratik siyaseti güçlendireceğini belirten Uçum, terör vesayetinden kurtulan aktörlerin bağımsız siyaset yapma imkanına kavuşmasının önemine dikkat çekti. Terörün sonlandığı bir ortamda yeni bir anayasanın hayata geçirilmesi için koşulların daha elverişli hale geleceğini ifade etti. Ancak bu durumu, yeni anayasada üniter yapıdan vazgeçileceği iddiasıyla ilişkilendirmenin “tam bir yalan” olduğunu ve asıl amacın Türkiye’yi yeni bir seviyeye taşıyacak “Terörsüz Türkiye” hedefini sabote etmek olduğunu söyledi. Yeni anayasanın temelinin Cumhuriyetin ve ilk dört maddenin esasları ile demokratik birikim olacağının altını çizdi.
Mehmet Uçum, “TBMM’nin yeni anayasa yapamayacağı” iddiasını ise “doktriner bir gericilik” olarak nitelendirdi. Asli kurucu iktidar ve tali kurucu iktidar ayrımına dayanan bu görüşü reddeden Uçum, bu yaklaşımın eskidiğini ve meşruiyet sorunları taşıdığını savundu. Günümüzde geçerli olan ayrımın, asli kurucu iradeye sahip halk ile temsili kurucu irade olan meclis arasında olduğunu belirtti. Bu çerçevede, TBMM’nin yeni anayasa yapma yetkisini doğrudan halktan aldığını ve bu görevin tartışılamayacağını ifade etti.
Son olarak, referandumun zorunluluğuna değinen Uçum, yeni anayasa yapma hakkının halka ait olması sebebiyle, TBMM’nin hazırlayacağı metni hangi oy oranıyla kabul ederse etsin mutlaka halkın onayına sunması gerektiğini savundu. Yeni anayasanın meşruiyetinin bu onaya bağlı olduğunu belirten Uçum, “Asil olan halkın onayı olmadan yeni bir anayasayı yürürlüğe sokmak, halkın anayasa yapma hakkını gasp etmek olur. Bu nedenle referandumsuz yeni anayasa yapma senaryolarının hiçbir demokratik ve hukuki kıymeti yoktur” ifadelerini kullandı.