Bursa, yalnızca Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti ve Karagöz ile Hacivat’ın anavatanı olmakla kalmaz, aynı zamanda zengin tarihini mutfak kültürüne de işlemiş bir şehirdir. Saray mutfağının izlerini taşıyan Bursa gastronomisi, Balkanlar, Orta Doğu ve Anadolu’nun farklı yörelerinden aldığı göçlerle zenginleşerek bereketli bir çeşitliliğe ulaşmıştır. “Bursa’da ne denenmeli?” denildiğinde akla ilk gelen lezzetlerden olan İskender Kebap, 1860’lı yıllardan bu yana kentin en meşhur yemekleri arasında yerini korumaktadır. Bu özel kebap, Uludağ kekiğiyle beslenmiş koçlardan elde edilen etin, klasik dönerden farklı bir lezzet sunmasıyla bilinir. Hazırlanışında, ince kesilmiş kuzu eti sıcak pide ekmeğinin üzerine serilir ve bu kompozisyon domates sosu, kızgın tereyağı ve yoğurt ile tamamlanarak servis edilir.
Bursa’nın gastronomik haritasında önemli bir yere sahip olan İnegöl Köfte, saflığı ve kendine özgü yapısıyla dikkat çeker. Bu köftenin içeriği dana kaburga, kuzu eti, tuz, soğan ve karbonattan ibarettir. Onu alışılmış köftelerden ayıran en temel özellik, karbonat dışında herhangi bir baharatın kullanılmamasıdır. Ayrıca, harcında yumurta veya ekmek içi gibi bağlayıcı malzemelere yer verilmemesi de bu lezzetin özgünlüğünü pekiştirir. İnegöl köftesinin, Balkanlar’dan bölgeye göçen Türkler aracılığıyla Bursa mutfağına kazandırıldığı rivayet edilmektedir.
Tavuk ve yoğurdun birleşiminden doğan Muradiye Çorbası, yerel halkın sıkça tükettiği ve sevdiği bir başlangıçtır. Bursa’nın ünlü lezzetleri arasında kendine sağlam bir yer edinen bu çorba, isteğe bağlı olarak kabak ve havuç gibi sebzeler eklenerek zenginleştirilebilmektedir. Bilhassa kış mevsiminde tercih edilen ve soğuk algınlığına karşı vücut direncini artırdığına inanılan Muradiye Çorbası, her yaştan insanın damak zevkine hitap eden bir lezzete sahiptir. Besleyici tavuk ve sebzeleri barındıran bu çorba, aynı zamanda oldukça doyurucu bir nitelik taşır.
Bursa denince akla gelen ilk tatlılardan biri olan kestane şekeri, şehrin adeta simgesi haline gelmiş bir lezzettir. Bu özel tatlı, bölgede yetişen kaliteli kestanelerin şekerli şerbetle buluşmasıyla ortaya çıkar. Üretim süreci, haşlanan kestanelerin kabuklarından ayrıldıktan sonra kaynamakta olan şerbete daldırılmasıyla gerçekleşir. Yıllar içinde geleneksel tarifin yanı sıra çikolata kaplı gibi yenilikçi çeşitleri de geliştirilmiştir. Bursa seyahati, bu meşhur tatlıyı tatmadan tamamlanmış sayılmaz.
Kırım-Tatar mutfağından Bursa’ya bir armağan olan Cantık, taze hamurun üzerine yayılan baharatlı kuzu kıyması harcıyla hazırlanan bir tür pidedir. Kökeninin 1800’lü yıllarda Kafkaslar üzerinden şehre ulaştığı tahmin edilmektedir. Bugün Bursa’nın popüler yemekleri arasındaki yerini alan Cantık, özellikle kutlama ve özel gün sofralarında sıklıkla kendine yer bulur. “İçli pide” olarak da bilinen bu lezzet, genellikle kayık veya yuvarlak formda pişirilir.
Adını doğduğu ilçe olan Mustafakemalpaşa’dan alan Kemalpaşa tatlısı, özünde bir peynir tatlısıdır. Bölgedeki yaklaşık 15 tesiste günlük üretimi 1 milyon adede ulaşan bu tatlı, Bursa mutfağının temel taşlarından birini oluşturur. Yapımına, büyük kazanlarda pastörize edilen sütün özel bir peynire dönüştürülmesiyle başlanır. Ardından bu peynir; un, irmik ve yumurta ile birleştirilerek bir hamur elde edilir. Şekil verilen hamurlar, 320 derecede ısıtılmış fırınlarda yaklaşık 17 dakika boyunca pişirilerek son halini alır.
İlk bakışta kazandibini anımsatsa da kendine has lezzetiyle ayrışan süt helvası, Bursa’nın sevilen tatlıları arasında yer alır. Süt ve un bazlı bu tatlının en belirgin özelliği, dış yüzeyinin çıtır çıtır, iç dokusunun ise akışkan ve yumuşak olmasıdır. Kökeni Osmanlı saray mutfağına dayanan ve Bursa’nın yemek kültürüne değerli bir miras olarak kalan süt helvası, kente yapılan bir gezi sırasında kesinlikle tadılması gereken bir deneyimdir.