Sana Göre Haber

Çocuklarda Geciken Dişler ve Tiroid Sağlığı Arasındaki Kritik Bağlantı

Diş hekimi Dr. Özkan, tiroid hormonlarının dişlerin gelişmesindeki yaşamsal fonksiyona dikkat çekerek mühim uyarılarda bulundu. Diş gelişim sürecinin henüz anne karnındayken başladığını vurgulayan Özkan, “T3 ve T4 olarak bilinen tiroid hormonları, dişlerin embriyolojik gelişim evresinde doğrudan etkilidir. Tiroid sağlığında bir bozulma meydana geldiğinde, dişler daha çene kemiği oluşmadan evvel hasar görmeye başlar. Dişlerin şekli, sürme zamanlaması ve mine tabakasının yapısı bütünüyle tiroidin kontrolü altındadır” şeklinde konuştu.

“Gecikmiş Diş Sürmesi: Bir Uyarı İşareti”

Özellikle çocuklarda hipotiroidizmin diş çıkmasını 6 ila 12 ay kadar geciktirebileceğini ifade eden Özkan, “Eğer bir diş geç sürüyorsa, sadece dişin kendisi değil, tiroid hormonları da mutlaka kontrol edilmelidir. Geciken diş sürmesi, çenede darlık, çenenin öne doğru çıkık olması ve dişlerde çapraşıklık gibi problemler de tiroid rahatsızlıklarının bir belirtisi olabilir” diye ekledi.

“Zayıf Mine ve Yüksek Çürük Riski”

Tiroid yetersizliğinin diş minesinde incelme ve kayba sebep olduğunun altını çizen Özkan, “Bu durum tıp literatüründe mine hipoplazisi olarak isimlendirilir. Zayıflamış bir mine, dişleri daha kırılgan hale getirir ve çürümeye karşı savunmasız bırakır. Gerçekleştirilen araştırmalar, tiroid problemi olan bireylerde diş mine defekti (DDE) skorlarının çok daha yüksek seviyelerde olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı.

“Dil Büyümesi ve Konuşma Güçlükleri”

Tiroid hormonlarının yalnızca dişleri değil, ağız ve çevresindeki bütün dokuları etkilediğini belirten Özkan, “Dilin normalden büyük olması (makroglossi), kalınlaşmış dudaklar, konuşma bozuklukları ve solunum güçlükleri gibi sorunlar hipotiroidi hastalarında sıkça gözlemlenir. Bu vaziyet, çocuğun gelişimini hem fonksiyonel hem de psikolojik yönden sekteye uğratabilir” dedi.

“Ağızda Kuruluk, Tat Kaybı ve Diş Eti Problemleri”

Tiroid bozukluklarının tükürük bezlerini de olumsuz etkileyebileceğini kaydeden Özkan, “Ağız kuruluğu olarak bilinen xerostomia, tat duyusunda kayıp ve sürekli tekrarlayan diş eti şişlikleri hipotiroidi hastalarında yaygın olarak görülür. Tükürük salgısının azalmasıyla ağızdaki bakteri florası değişir, bu da çürüklerin hızla yayılmasına ve ağız kokusunun artmasına neden olur. Bu durum, kişinin sosyal yaşamını da negatif etkileyebilir” uyarısını yaptı.

“Cerrahi İşlemlerde Yükselen Risk Faktörü”

Hipotiroidi hastalarının, diş çekimi ve kök kanal tedavisi gibi cerrahi operasyonlarda daha fazla komplikasyon riski taşıdığına işaret eden Özkan, “Bu hastalarda yara iyileşmesi gecikir ve enfeksiyon riski artar. Kuru soket (alveolit) oluşumu ve yapılan tedavilerdeki başarısızlıklar daha sık meydana gelir” dedi.

“Endemik Guatr Bölgeleri İçin Kretinizm Uyarısı”

Endemik guatr görülen bölgelerde dünyaya gelen çocukların ciddi bir risk altında olduğunu ifade eden Özkan, “Doğum sonrasında yeterli tiroid hormonuna ulaşamayan çocuklar, kretinizm tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu durum sadece zeka geriliğine değil, diş gelişiminde de çok ciddi bozukluklara yol açabilir. Bu vakalarda ağır mine defekti, dil büyümesi, çene darlığı ve konuşma sorunları görülebilir. Doğum öncesi iyot takviyesi ve erken dönemde başlanan tiroid tedavisi bu riskleri önemli ölçüde düşürür” diye konuştu.

“Multidisipliner Bir Yaklaşım Zorunludur”

Tiroid hastalarının bakımında diş hekimleri, çene cerrahları, endokrinologlar ve pediatristlerin birlikte hareket etmesinin gerekliliğini vurgulayan Özkan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Periyodik diş hekimi kontrolleri, flor uygulamaları, çürük önleyici profesyonel tedaviler ve kişiye özel ağız hijyeni eğitimi, tiroid hastaları için hayati bir önem taşır. Aksi halde, tiroid bozukluklarının ağız ve diş sağlığı üzerinde bıraktığı izler bir ömür boyu devam edebilir.”

Exit mobile version