MobLand: Londra’nın Karanlık Yüzünde Bir Güç Mücadelesi

“MobLand”, bizleri doğrudan Londra’da bir otelin deposuna götürerek başlıyor; burada “iş bitirici” olarak tanınan Harry da Souza (Tom Hardy), iki rakip suç örgütünü uzlaştırma girişiminde bulunuyor. Biri Türk, diğeri muhtemelen Yunan kökenli olan mafya babalarını uzlaşmaya razı edemeyeceğini fark eden Harry, durumu hızla kontrol altına alıp “gerekli ayarlamaları” yapıyor. Gelecekte büyük sorunlar yaratacak bu anlaşmazlığı kanlı bir şekilde noktalayarak anlatıyı ateşliyor.
Fakat “MobLand”in bu açılış sahnesi, asıl öykünün sadece bir ön hazırlığı niteliğinde. Asıl olay örgüsü, Londra’nın en kuvvetli ve hasım iki ailesinin veliahtları olan Eddie Harrigan (Anson Boon) ile Tommy Stevenson’ın (Felix Edwards) birlikte çıktıkları bir gece eğlencesiyle şekilleniyor. Stevenson ailesinin varisinin bu gecenin sonunda ortadan kaybolması, iki hanedan arasında devasa ve acımasız bir savaşın fitilini ateşliyor.
Bu aşamada, Harrigan ailesinin hizmetindeki Harry, ilk başlarda iki taraf arasındaki gerilimi azaltmak için çabalıyor. Ancak öykü ilerleyip yeni karakterler ortaya çıktıkça, bu gayretinin nafile olduğu anlaşılıyor. Ailenin gaddar reisi Conrad (Pierce Brosnan) ve torunu Eddie’yi uyuşturucuyla zehirlemekten keyif alan şeytani karısı Maeve (Helen Mirren) gerçek yüzlerini gösterdikçe, Harrigan hanesindeki hiç kimsenin, hatta çalışanlarının bile emniyette olmadığı gerçeği belirginleşiyor. İki kudretli ailenin ortasında kalan Harry ise, herkesin meselesini halletmeye uğraşırken bir yandan da kendi ailesini korumaya çalışan klasik bir baba ve eş portresi çiziyor.

ŞİDDET TIRMANIYOR, KAHRAMAN DEĞİŞİYOR

Ne var ki, Harrigan ve Stevenson ailelerinin şiddet eğilimi, Harry’nin özenle kurmaya çalıştığı sükunet atmosferini paramparça ediyor. Bu andan itibaren, bilhassa Antwerp’te geçen bölümlerde, olaylar tam bir savaş alanına dönüyor; şiddetin dozu artıyor, gerilim her iki taraf için de zirveye ulaşıyor ve hiçbir karakterin hayatı güvence altında olmaktan çıkıyor. İşte bu kaosun ortasında Harry, basit bir “iş bitirici” olarak başladığı serüveninde giderek daha merkezi bir rol üstleniyor. Suç aleminde itibar kazanarak anlatının odağına yerleşen Harry, soluk kesen bir anti-kahramana evriliyor.
Bu bağlamda, “MobLand”in karakter gelişimindeki derinlik takdire şayan. Karakterler bazı anlarda karikatüre yaklaşsa da genel olarak incelikle işlenmiş ve çok yönlü oldukları aşikar. Özellikle Conrad-Maeve ikilisinin cazibeli çılgınlıkları diziyi daha da güçlendiriyor. Torun Eddie ve öykünün sonlarına doğru mazisini öğrendiğimiz Kevin (Paddy Considine) ise Harrigan ailesinin yarattığı bu huzursuz atmosferi başarıyla pekiştiriyor.
Guy Ritchie tarafından yönetilen ilk iki bölümdeki stilize anlatım tarzının etkileri, dizinin sonraki bölümlerinde azalıyor. Buna karşın, senaryo ailevi sırları bir bir ortaya serdikçe hikâye de ivme kazanarak daha da güçleniyor.
Başlangıçta bir “Ray Donovan” yan projesi olarak tasarlanan ancak zamanla ana hikâyeden tamamen kopan “MobLand”, kendi özgün suç kozmosunu ve “iş bitiricisini” yaratıyor. Dizi, finalde çalan Johnny Cash şarkısının da altını çizdiği gibi, insanın içindeki vahşiliğe dair klasik fakat çarpıcı bir suç draması ortaya koyuyor. Bu, dış dünyaya karşı soğuk ve gaddar, ancak ailesi söz konusu olduğunda hassaslaşan bir adamın hem limitlerini hem de limitsizliğini işleyen bir anlatı.
Tom Hardy, karizmatik ve tehlikeli bir “iş bitirici” rolünde göz dolduruyor; fakat “MobLand”i bu denli kanlı bir seyirliğe çeviren esas faktör, Brosnan ve Mirren ikilisinin sergilediği sahne dominasyonu.

Puanım: 7.5/10