Artan yoksulluk, Türkiye’de çalışan çocukların sayısında endişe verici bir yükselişe neden oluyor. Çocukların eğitim hayatlarını sonlandırıp iş gücüne katılmalarının arkasındaki en önemli itici güç, yaşanan ekonomik sıkıntılardır. Bu durum, eğitimleri kesintiye uğrayan çocukların, gelişimlerine ve yaşlarına uygun olmayan, son derece zorlu şartlar altında emek vermeye mecbur kalmasıyla sonuçlanıyor. nnKonuyu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci ile derinlemesine ele aldık.nnProf. Dr. Pınar Uyan Semerci’ye göre, Türkiye’deki çocuk işçi sayısının en iyimser tahminlerle bile 1 milyonun üzerinde olduğunu ifade etmek mümkündür. Bu rakama, kayıt dışı sektörlerde çeşitli şekillerde çalışanlar ve ev içinde bakım emeği sunan çocuklar dahil edildiğinde, gerçek tablonun çok daha vahim olduğu anlaşılmaktadır. Mesleki Eğitim Merkezi Programı’nın amacı çıraklık yoluyla gençlere meslek edindirmek olsa da, bu program bünyesindeki çocukların da oldukça ağır ve yaşlarına münasip olmayan koşullarda çalışabildikleri gözlemlenmektedir. Bunun yanı sıra, geçici koruma statüsündeki Suriyeli ailelerin çocuklarından bir bölümünün de işçi olarak çalıştığı bilinen bir gerçektir.nnÇocuk işçiliğinin pek çok farklı formu bulunmaktadır. Mevsimlik tarım işçiliği ve sokakta çalışma, bu formların en ağırları arasında kabul edilmektedir. Yasal düzenlemelere göre, 14 yaşını tamamlamış ve ilköğretimini bitirmiş çocuklar sadece “hafif işler” olarak nitelendirilen görevlerde yer alabilir. 15 yaşını dolduran çocuklar ise çalışma süresi, tatil hakları ve düzenli sağlık kontrolleri gibi belirli şartlar altında daha farklı işlerde istihdam edilebilir. Ancak, 18 yaşın altındaki her çocuk için tehlikeli ve riskli işlerde çalışmak kesinlikle yasaktır.nnÇocuk işçiler en yoğun olarak hizmet sektöründe görülmektedir; sokak satıcılığı, pazarcılık, restoran ve dükkân yardımcılığı gibi alanlarda yoğunlaşmaktadırlar. Tarım sektörü, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde çocuk işçiliğinin yaygın olduğu bir diğer önemli alandır. Ayrıca, kayıt dışı atölyelerde, özellikle tekstil, ayakkabı imalatı ve otomobil tamiri gibi sektörlerde çocuk emeği sömürüsüyle karşılaşılmaktadır. Sanayi sektöründe de varlığını sürdüren çocuk işçiliği, özellikle kayıt dışılığın hâkim olduğu alanlarda, insanlık dışı tüm koşullar altında kendini göstermektedir.nn**HERKES YOKSULLAŞTI**nnÇocuk işçi sayısındaki bu tırmanışın temelinde yatan nedenler oldukça çeşitlidir. Dünya genelinde ve Türkiye’de çocuk işçiliğini sonlandırmaya yönelik çabalar mevcut olsa da, bu konudaki toplumsal farkındalık yetersiz kalmaktadır. Mevcut ekonomik şartlar, geçim sıkıntısı ve özellikle COVID-19 pandemisi sonrası ortaya çıkan çoklu krizler, ailelerin mali yükünü ağırlaştırarak çocukları iş hayatına itmektedir. Bu süreçte sadece dezavantajlı gruplar değil, orta sınıflar için de genel bir yoksullaşma söz konusudur. Ancak, zaten kıt kanaat geçinen ve dezavantajlı koşullarda yaşayan ailelerin durumu, özellikle büyük şehirlerdeki kira artışları gibi faktörler nedeniyle daha da hassas bir hale gelmiştir.nn**NE YAPILMALI?**nnYaşanan tüm bu krizler ortamında, çocuk işçiliğiyle mücadelenin en öncelikli meselelerden biri olarak ele alınması bir zorunluluktur. Sorunun kökenindeki nedenlere odaklanan, eğitim sistemini güçlendiren, yaşam ve çalışma koşullarını iyileştiren ve geniş çaplı bir toplumsal bilinç ile iş birliğini destekleyen kapsamlı bir strateji benimsenmelidir. Çocukların okulu bırakıp çalışmasının ana sebebi ekonomik koşullar olduğu için, ailelere yönelik sosyal destek programları, çocuk işçiliğini engellemek ve eğitime devamlılığı sağlamak adına hayati önem taşır. Ayrıca, denetimlerin sıkılaştırılması ve mevcut yasal çerçevenin etkin bir şekilde uygulanmasının takibi şarttır. Okul terklerini ve devamsızlığı azaltmanın ilk adımı, çocukları çalışma hayatından çekmektir. Okul ortamları, kahvaltı ve öğle yemeği gibi desteklerin yanı sıra spor, sanat ve kültürel faaliyetlerin artırılmasıyla daha cazip hale getirilmelidir.nn**OKUL TERKİ VE ÇOCUK İŞÇİLİĞİ ARASINDAKİ BAĞLANTI**nnOkuldan ayrılma ve devamsızlık ile çocuk işçiliği arasında birbirini besleyen bir kısır döngü mevcuttur. Çocuk işçiliği, okul devamsızlığı ve terk etme davranışlarıyla derinden bağlantılı olup, temelinde ekonomik mecburiyetler yatar. Çocukların okulu bırakarak çalışmaya yönelmesinin en büyük nedeni, ailelerine maddi katkı sağlama zorunluluğudur. Aile bütçesine destek olmak ya da kendi harçlıklarını çıkarmak amacıyla iş hayatına atılırlar. Bu durum, kaçınılmaz olarak akademik başarılarını da olumsuz yönde etkiler.nnÖzellikle mevsimlik tarım işçiliği gibi süreçlerde ailelerin sürekli yer değiştirmesi, çocukların eğitimlerine düzenli devam edememesine neden olabilmektedir. Elverişsiz yaşam ve çevre koşulları da çocukların eğitimden uzaklaşmasına zemin hazırlamaktadır. Bunlara ek olarak, okulda yaşanan olumsuz deneyimler ve akademik başarısızlık gibi faktörler de bir çocuğun okuldan kopmasına yol açabilen etkenler arasındadır.
Türkiye’de Ekonomik Krizin Gölgesinde Çocuk İşçiliği: Rakamlar Bir Milyonu Aştı
