Yeni Anayasa İçin Referandum Vurgusu: Saray’dan ‘Halk Onaysız Olmaz’ Mesajı

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımda “Yeni Anayasa Gündemini Çarpıtma Gayretleri” başlığıyla bir metin kaleme aldı.
Uçum, yeni bir anayasa sürecinde halk oylamasının önemine dikkat çekerek, “Referandum olmaksızın hazırlanan yeni anayasa senaryolarının demokratik ya da hukuki açıdan hiçbir değeri bulunmamaktadır” ifadesini kullandı.

”TERÖRSÜZ TÜRKİYE BİR DEVLET POLİTİKASIDIR”

Mehmet Uçum’un metninde öne çıkan bazı görüşler şu şekilde:

Uçum, ‘Terörsüz Türkiye’ idealinin, herhangi bir koşul veya pazarlığa tabi olmaksızın uygulamaya konulmuş bir devlet politikası olduğunu vurguladı. Bu politikanın somut adımlarla ilerlediğini belirten Uçum, İmralı’dan yapılan çağrı ve alınan fesih kararıyla birlikte bu hedefin muhataplarının beklenen adımları attığını ifade etti. Bundan sonraki aşamanın, fesih kararının getirdiği sonuçların fiili olarak hayata geçirilmesi olduğunu ve pratik adımların atılmaya başlandığının anlaşıldığını ekledi.

Her geçen gün, ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine giden yolda geri dönüşü olmayan bir noktaya gelindiğinin daha da belirginleştiğini belirtti. Uçum, bu süreç boyunca yeni anayasa meselesinin ‘Terörsüz Türkiye’ hedefiyle bir ‘pazarlık unsuru’ olarak asla gündeme gelmediğinin altını çizdi. Gerek görünen gerçeklikte gerekse olgusal düzeyde böyle bir pazarlığın mevcut olmadığını, bu yöndeki iddiaların tamamen temelsiz olduğunu dile getirdi.

”AKTÖRLERİN DEMOKRATİK SİYASET FIRSATI YAKALAMASI ESASTIR”

Uçum’a göre en mühim gelişme, terörün gölgesinden sıyrılan aktörlerin özgürce demokratik siyaset yapabilme fırsatını yakalamasıdır; bu fırsatın değerinin bilinmesi ve doğru kullanılması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, terörün sona erdiği bir ortamda, yeni bir anayasanın yürürlüğe girmesi için gerekli şartların daha da elverişli hale geleceğini ifade etti.

”DOKTRİNER BİR GERİCİLİK”

Yazısında, “TBMM yeni bir anayasa yapamaz” şeklindeki tezi “doktriner bir gericilik” olarak niteleyen Uçum, bu iddianın dayandığı “asli kurucu iktidar” ve “tali kurucu (kurulmuş) iktidar” ayrımına dayalı yaklaşıma katılmadığını belirtti. Bu tezin herhangi bir normatif geçerliliğinin olmadığını, çoğunlukla savaş veya darbe gibi olağanüstü durumlara dayanan ve artık geçerliliğini yitirmiş pozitif bir saptama olduğunu savundu. Uçum, bu eski görüşün meşruiyet eksiklikleri ve yetersizlikleri nedeniyle “olağan dönem kurucu iktidar” anlayışının geliştirildiğini hatırlattı.

Günümüz koşullarında geçerli olan ayrımın, asli kurucu iradeyi temsil eden halk ile temsili kurucu irade olan meclis arasında olduğunu vurguladı. Bu çerçevede TBMM’nin, asli kurucu irade olan halk tarafından bu görevle yetkilendirildiğini söyledi. TBMM’nin iradesinin yalnızca mevcut anayasa tarafından oluşturulmuş bir iktidar iradesi veya anayasal normlardan kaynaklanan bir norm iradesi olmadığını belirtti. Aksine, TBMM’nin iradesinin, hem mevcut anayasadan önce var olan hem de sonrasında var olacak asli kurucu güç olan halkın toplumsal ve siyasi temsilinden doğan, normların üzerinde bir temsil iradesi olduğunu ifade etti. Dolayısıyla, yeni anayasa yapma yetkisinin, halkın asli kurucu iradesiyle TBMM’ye verdiği bu görevden kaynaklandığını ve bu yetkinin tartışmaya açık olmadığını kesin bir dille belirtti.

”HALKIN ONAYINA SUNULMASI BİR ZORUNLULUKTUR”

Uçum, yazısını yeni anayasanın meşruiyetine dair önemli bir noktayla tamamladı. Anayasa yapma hakkının esasen halka ait olduğunu hatırlatarak, TBMM’nin hazırlayacağı yeni anayasa metnini, meclisten hangi oy çokluğuyla geçerse geçsin, mutlaka halkın onayına sunmasının meşruiyet için bir zorunluluk olduğunu kaydetti.

”REFERANDUMSUZ HİÇBİR DEĞERİ OLMAZ”

Egemen olan halkın rızası alınmadan yeni bir anayasanın hayata geçirilmesinin, halkın bu temel hakkını gasp etmek anlamına geleceğini ifade etti. Bu sebeple, “Referandum olmaksızın bir yeni anayasa oluşturma girişimlerinin demokratik ve hukuki açıdan hiçbir değeri yoktur” diyerek sözlerini noktaladı.