Dünya’da Keşfedilen Göktaşları Merkür’ün Kayıp Parçaları Olabilir mi?

Gezegenimize düşen meteorların büyük bir bölümünün kaynağı, Mars ve Jüpiter arasında yer alan asteroit kuşağıdır. Bununla birlikte, kökeni Ay ve Mars olan yaklaşık bin adet göktaşı da tespit edilmiştir. Bu cisimlerin, söz konusu gök cisimlerinin yüzeyine çarpan asteroitlerin etkisiyle savrulan ve nihayetinde Dünya’ya ulaşan parçalar olduğu varsayılmaktadır. Teorik olarak, benzer bir sürecin Merkür için de geçerli olması ve gezegenden kopan parçaların Dünya’ya varması olasıdır. Fakat günümüze dek, menşeinin Merkür olduğu kesinleşmiş tek bir göktaşına dahi rastlanmamıştır. Bu durum, bilim camiasında yıllardır çözülemeyen bir muamma olarak kalmıştır. Ancak yakın zamanda, İngiltere’deki The Open Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, kökeninin Merkür olabileceğine inandıkları iki yeni göktaşını keşfettiklerini duyurdu. Eğer bu bulgu teyit edilirse, Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür’ün meydana gelişi ve gelişim sürecine dair eşsiz bilgiler sunacak bir kapı aralanabilir ve bu durum gezegenle ilgili mevcut bilgilerimizi temelden sarsabilir.

**BULGULARIN TEYİDİ MÜMKÜN MÜ?**

Araştırma grubunun bir üyesi olan Ben Rider-Stokes, The Conversation’da yayımlanan makalesinde durumu şöyle açıkladı: “Merkür, Güneş’e çok yakın olduğu için oraya uzay aracı gönderip örnek almak son derece karmaşık ve maliyetli bir iş. Bu nedenle Dünya’ya doğal yoldan ulaşan bir parça, gezegenin yüzeyini doğrudan incelemek için elimizdeki en gerçekçi yöntem olabilir”. NASA’nın Messenger görevi tarafından toplanan veriler, Merkür yüzeyinin sodyum açısından zengin plajiyoklaz (örneğin albit), demir oranı düşük piroksen (örneğin enstatit), yine demir bakımından fakir olivin (örneğin forsterit) ve oldhamit gibi sülfür mineralleri barındırdığını ortaya koymaktadır. Geçmişte, Northwest Africa (NWA) 7325 adlı bir başka göktaşının da Merkür’den bir parça olabileceği tezi öne sürülmüştü. Ne var ki, bu meteoritin yapısında bulunan ve yaklaşık yüzde 1 demir içeren krom bakımından zengin piroksen mineralinin, Merkür’ün yüzey kompozisyonu ile tutarsızlık göstermesi bu tezin gücünü azaltmıştır. Yapılan son analizlerde ise Ksar Ghilane 022 ve Northwest Africa 15915 adlarındaki iki olağan dışı göktaşı mercek altına alındı. Bu iki numunenin büyük olasılıkla aynı ana gök cisminden koptuğu saptandı. Mineralleri ve yüzey bileşimleri, Merkür’ün kabuğu ile dikkat çekici bir benzerlik göstermektedir. Bu nedenle, Merkür kökenli olabilecekleri yönünde güçlü bir tahmin geliştirilmiştir. Her iki göktaşında da olivin, piroksen, az miktarda albitik plajiyoklaz ve oldhamit bulunuyor olması, bu minerallerin Merkür’ün tahmin edilen yüzey bileşimiyle uyumlu olması, örnekleri Merkür’den kopmuş olabilecek kuvvetli adaylar haline getiriyor. Ayrıca oksijen bileşimlerinin de aubritlerle örtüşmesi bu tezi desteklemektedir.

Ancak bu benzerliklere rağmen bazı mühim farklılıklar da göze çarpmaktadır. Örneğin, her iki göktaşında plajiyoklaz sadece iz olarak mevcutken, Merkür’ün yüzeyinde bu maddenin oranının yüzde 37’nin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca, numunelerin yaşı yaklaşık 4,528 milyar yıl olarak belirlenmiştir. Bu tarih, Merkür’ün bilinen en eski yüzey birimlerinin (krater sayımına göre yaklaşık 4 milyar yıl) çok daha öncesine işaret etmektedir. Bu durum, eğer bu taşlar Merkür’den geldiyse, gezegenin bugün yüzeyde korunmayan çok eski katmanlarından kopmuş olabileceği ihtimalini doğuruyor.

**MERKÜR’E GİTMEK**

Bir göktaşının kökenini belirli bir asteroit, uydu veya gezegene bağlamak son derece meşakkatli bir iştir. Örnek vermek gerekirse, Ay’dan gelen göktaşlarının kimliği, Apollo misyonları ile Dünya’ya getirilen numunelerle karşılaştırılarak doğrulanabilmiştir. Mars göktaşları ise içlerinde hapsettikleri gazların, Mars atmosferindeki ölçümlerle uyumlu olması sayesinde belirlenmiştir. Rider-Stokes, bu konudaki zorluğu ve geleceğe dair umutları şu sözlerle dile getirdi: “Merkür’e gidip örnek getirmedikçe, Merkür kökenli bir göktaşını kesin olarak tanımlamak neredeyse imkânsız. Ancak Avrupa ve Japonya uzay ajanslarının ortak BepiColombo misyonu şu an Merkür yörüngesinde bulunuyor ve yakında gezegenden yüksek çözünürlüklü veriler gönderecek. Bu, Ksar Ghilane 022 ve Northwest Africa 15915’in kökenini anlamamıza yardımcı olabilir”. Eğer bu iki göktaşının gerçekten de Merkür’den geldiği kanıtlanırsa, gezegenin kabuğunun yaşı ve evrimi, mineral ve kimyasal bileşimi ile gazların özellikleri gibi pek çok bilimsel sorunun cevabı aydınlatılabilir.