Kronik Stresin Bedeninizdeki Yıkıcı Etkileri: Kan Şekerinden Metabolik Sendroma

Sürekli devam eden stres, yalnızca zihinsel sağlığı tehdit etmekle kalmaz, aynı zamanda çeşitli bedensel rahatsızlıklara da zemin hazırlar. İnatçı kiloların, karaciğer yağlanmasının ve uyku düzensizliklerinin arkasındaki temel nedenlerden biri genellikle uzun süreli strestir. Peki, kronik stresin vücudumuza verdiği diğer zararlar nelerdir?

**Stres ve Kan Şekeri Arasındaki Bağlantı**

Vücudumuzun ana yakıtı olan kan şekeri (glukoz), tükettiğimiz karbonhidratların sindirilmesiyle glukoza parçalanarak kan dolaşımına katılır. Fakat bu glukozun hücreler tarafından enerji olarak kullanılabilmesi için “insülin” hormonunun varlığı şarttır. İnsülin, hücrelerin enerjiye erişimini sağlayan bir anahtar işlevi görür.

Dr. Demet Erciyes, stresin bu dengeyi nasıl bozduğunu şu şekilde ifade ediyor:
Beyin bir tehlike sezdiğinde, vücut “savaş ya da kaç” olarak bilinen ilkel bir savunma mekanizmasını aktive eder. Milyonlarca yıllık evrimsel bir miras olan bu tepki, genetik kodlarımızda yerleşiktir.

Savaşmak veya kaçmak eylemleri için vücudun acil enerjiye ihtiyacı olur. Bu esnada adrenalin ve kortizol gibi hormonlar salgılanır. Bu hormonların her ikisi de kan şekeri seviyelerini yükseltir ve karaciğer de dolaşıma daha fazla glukoz salarak bu sürece destek olur.

Ancak kronik stres varlığında, bu savunma sistemi sürekli aktif halde kalır. Bu durum, zaman içerisinde insülin direncine neden olabilir. Başka bir deyişle, vücut insülin üretmeye devam etse bile hücreler bu hormona karşı duyarsızlaşır ve bir direnç geliştirir. Buna karşılık pankreas daha fazla insülin salgılamaya başlar, ancak bu çabanın etkisi zamanla giderek azalır.

**Kendi Kendini Besleyen Döngü Başlıyor**

Bu tablo, bir kısır döngünün başlamasına yol açar:

• Enerji için hücrelere girmesi gereken glukoz, bunun yerine kanda birikir.
• Kan şekeri düzeyleri devamlı olarak yüksek bir çizgide seyreder.
• Vücuttaki fazla şeker, glikasyon olarak adlandırılan kimyasal bir reaksiyonla proteinlere yapışır. Özellikle alyuvarlardaki hemoglobinin glikozize olması bu duruma bir örnektir.
• Bu reaksiyonlar damar çeperlerine hasar verir, hücrelerin işlevini bozar ve mevcut insülin direncini daha da kötüleştirir.

**Stresin Davranışlar Üzerindeki Rolü**

Kronik stres, kan şekerini sadece fizyolojik mekanizmalarla değil, aynı zamanda davranışsal değişiklikler yoluyla da negatif yönde etkiler. Uyku düzeniniz aksar ve uyumakta zorlanabilirsiniz. Uyku yoksunluğu, vücudun biyolojik saatini bozarak insülin direncini tetikleyebilir ve kan şekeri dengesini sarsabilir.

Uyanık olduğunuz zaman dilimlerinde, bilhassa gece saatlerinde, sık sık bir şeyler atıştırma eğilimi artabilir. Tercih edilen bu atıştırmalıklar ise çoğunlukla yüksek kalorili ve şekerli besinlerdir. Bunun nedeni, stres altındaki kişilerin anlık bir rahatlama hissi veren bu tür yiyeceklere yönelmesidir.

Ek olarak stresin getirdiği yorgunluk, isteksizlik ve motivasyon eksikliği, fiziksel aktivite düzeyinizi düşürür. Egzersizden uzak durmak da kan şekeri kontrolü için bir başka olumsuz unsurdur.

**Metabolik Sendroma Uzanan Süreç**

Stresli bireylerde sigara ve alkol kullanımında da bir artış gözlemlenebilir. Bu alışkanlıklar, metabolik dengeyi daha da fazla altüst eder. Özellikle alkol tüketimi kan şekerini yükseltici bir etkiye sahiptir. Yükselen kan şekeri; karaciğerde yağlanma, bel çevresinde kalınlaşma ve nihayetinde kalp-damar rahatsızlıklarına ortam yaratan metabolik sendrom ile neticelenebilir.

Stresli periyotlarda mevcut tedavilere uyum sağlamak da güçleşir. Bireyler ilaçlarını almayı aksatabilir, kan şekeri ölçümlerini ihmal edebilir veya doktor kontrollerini öteleyebilir.

Sonuç olarak, kronik stresin yarattığı sonuçlar bireyden bireye farklılık gösterse de, bu etkilerin derecesi büyük ölçüde stresi nasıl algıladığınıza ve onunla nasıl başa çıktığınıza bağlıdır.