Aziz İhsan Aktaş Dosyası: İtiraflar, İhaleler ve Siyasi Operasyon İddiaları

Son zamanlarda kamuoyunun gündemine sıkça gelen bir isim var: Aziz İhsan Aktaş. Savcılık tarafından suç örgütü lideri olmakla itham edilen bu şahıs, bu iddia üzerine gözaltına alınarak tutuklandı. Tutukluluğunun ardından şirketleri için konkordato talebinde bulundu, ancak bu talep ilk başta reddedildi. Daha sonra etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak rüşvet verdiğini öne sürdüğü kişileri ifşa etti. İlginç bir tesadüfle, tam da bu beyanlarının ardından konkordato başvurusu kabul edildi. Aktaş’ın ifadeleri neticesinde, seçilmiş belediye başkanları ve bazı bürokratlar gözaltına alınıp tutuklandı ve bu durum belediye yönetimlerinde değişikliklere yol açtı.

Aziz İhsan Aktaş’ın ticari geçmişi, kamu kurumlarından aldığı çok sayıda ihaleyle dikkat çekiyor. Daha önce de belirtildiği gibi, ihale aldığı kurumlar arasında bakanlıklar, üniversiteler, hastaneler ve belediyeler bulunuyor. Kazandığı ihalelerin yaklaşık yüzde 80’inin AKP’nin yönetimde olduğu dönemlere ait olması dikkat çekici bir detay. Geriye kalan ihaleler ise muhalefet partilerinin yönettiği belediyelerden alınmış. Ancak anlaşılmaz bir şekilde, Aziz İhsan Aktaş yalnızca muhalefet belediyelerine, özellikle de CHP’li belediyelere rüşvet verdiğini iddia ederken, AKP’li belediyeler ve diğer kamu kurumlarına rüşvet vermediğini öne sürüyor.

Bu durumun bir örneği olarak, Avcılar ve Gaziosmanpaşa Belediyelerine seçimler için standart bir otomobil verdiği soruşturma dosyasına girerken, Isparta Belediye başkanının kullanımına tahsis ettiği iddia edilen son model bir A8 marka aracın soruşturmada yer almaması gösteriliyor. Bu ve benzeri çelişkiler, yürütülen operasyonların siyasi bir nitelik taşıdığı yönündeki görüşleri kuvvetlendiriyor.

Bu iddialara yanıt olarak İçişleri Bakanlığı, soruşturmaların sadece muhalefeti hedef almadığını göstermek amacıyla bir veri paylaştı. Bakanlığın yayımladığı bu veriye göre, haklarında soruşturma yürütülen belediyelerin partilere göre dağılımı şu şekildeydi:

* AKP: 59 belediye
* CHP: 58 belediye
* MHP: 21 belediye
* İYİ Parti: 7 belediye
* HDP: 10 belediye

Bu verilerin ardından iktidar yanlısı sosyal medya hesapları, “Gördüğünüz gibi, her partiye yönelik soruşturma mevcut” şeklinde paylaşımlar yaptı. Fakat açılan soruşturmaların içeriği incelendiğinde durumun farklı olduğu ortaya çıkıyor. Listede yer alan suçlamaların önemli bir kısmı FETÖ üyeliği gibi iddialardan oluşurken, yolsuzluk suçlamaları da bulunuyor. Örneğin, AKP’li Uludere Belediye Başkanı Sait Ürek ve Hilal Belediye Başkanı Cevher Benek ile eski Şenoba Belediye Başkanı Sabri Babat, ihaleye fesat karıştırma suçundan mahkûm olmalarına rağmen tutuklanmadılar. Hatta ceza aldıktan sonra görevlerini sürdürdüler ve Süleyman Soylu ile çekilmiş fotoğraflarını paylaştılar. Bu tablo, soruşturulduğu belirtilen AKP’li başkanların dahi başlarına ciddi bir şey gelmeyeceğinden emin oldukları izlenimini yaratıyordu.

Bugün ise suç örgütü lideri olduğu iddia edilen bir kişinin beyanları temel alınarak seçilmiş belediye başkanları tutuklanabiliyor. Aziz İhsan Aktaş’ın kim olduğunu araştırırken, Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait bir iddianame dikkatimi çekti. 12 sanıklı bu iddianamede sanıklardan biri de Aziz İhsan Aktaş’tı. İddianameye göre, temizlik firması sahibi olan sanıklar, Sakarya Üniversitesi’nin 2009 yılındaki temizlik ihalesini görüşmek üzere bir araya gelmişlerdi. Sapanca’daki Güral Otel’de gece saat 02.00 sularında gerçekleşen bu toplantıda taraflar arasında çıkan silahlı kavgada yaralananlar olmuştu.

Aziz İhsan Aktaş bu davadan beraat etmiş olsa da, bu olay onun 2009 gibi erken bir tarihte dahi kamu ihaleleri için karanlık ilişki ağları içinde yer aldığına dair kuvvetli bir emare teşkil ediyor. Bu geçmişe sahip birinin, nasıl olup da CHP’li belediyelerle iş yapabildiği ve AKP’li kurumlarla olan ilişkilerinin neden soruşturma dışında tutulduğu büyük bir soru işareti. Nihayetinde, tüm bu olayların faturasını sıradan vatandaş, yani Türk milleti ödüyor. Her geçen dönem biraz daha yoksullaşıyor, gücünü kaybediyor ve eziliyor. Bütün bunlar yaşanırken, cebimizdeki para da erimeye devam ediyor. Yalnızca demokrasimizi değil, aynı zamanda kazancımızı ve emeğimizi de yitiriyoruz. Emeğiyle yükselen bir toplum olmak yerine, giderek daha fazla sömürülen bir halk konumuna düşüyoruz.

Aziz İhsan Aktaş’ın ifadeleriyle başlatılan operasyonlar devam ederken yapılan zamlar saymakla bitmez. Bu zamların market raflarına ve pazar tezgâhlarına yansımayacağını kimse düşünmemeli. Etkileri çok yakında daha derinden hissedilecektir. Tam da bu süreçte memur maaşlarına yüzde 15.57, SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarına ise yüzde 16.67 zam yapıldı. Hiçbir gelişme birbirinden bağımsız değildir. Artık halk, siyasi operasyonların ekonomik bedelini ödemekten yorulmuştur. Bu durumun sonucunu da yakın zamanda sandıkta göreceğiz.