Sana Göre Haber

Bir Anne Filin Yürek Parçalayan Nöbeti: Hayvanların Yas Tutma Davranışı

Kaynak, BBC News Sinhala
Haber bilgisi
Yazan, Suneth Perera
Unvan, BBC Dünya Servisi
7 dakika önce

Büyük kedilerin ya da ayıların yavrularını ağızlarıyla dikkatlice emniyetli bir alana götürdüğünü vahşi yaşamda görmek alışıldık bir durumdur. Fakat bir filin, özellikle de ölü yavrusunu bu şekilde taşıması son derece nadir rastlanan bir olay olarak değerlendirilir.

Haziran ayının sonlarında Sri Lanka’nın Kaudulla Ulusal Parkı’nda bir vahşi yaşam fotoğrafçısı tarafından tam da böyle bir an ölümsüzleştirildi. Cansız yavrusunu günlerce taşımaya devam eden bir anne filin yürek burkan görüntüsüydü bu.

Fotoğrafı çeken Sanjaya Madushan, “Onu bırakmaya hazır değildi. Bu manzaraya tanıklık etmek çok acı vericiydi” diye durumu özetliyor. Anne fil, yaklaşık iki yıllık bir gebeliğin ardından dünyaya getirdiği yavrusunu kaybetmişti.

Madushan, BBC’ye verdiği demeçte, anne fili üç gün boyunca takip ettiğini ve bu süre zarfında hayvanın ölü yavrusuyla birlikte 10 km yol katettiğini belirtti. “Park yetkililerinden aldığım bilgiye göre, yavru fil doğumundan kısa bir süre sonra, yani bir gün önce hayatını kaybetmişti” diye ekliyor.

Hayvanlar ölümü kavrayabilir mi?

2011 nüfus sayımı verilerine göre, Güney Asya’daki bu ada ülkesinde tahminen 7 bin fil yaşıyor. Bu rakam, Sri Lanka’yı yüzölçümü göz önüne alındığında gezegenimizdeki en yoğun fil nüfusuna sahip yerlerden biri yapıyor.

Kaynak, Sanjaya Madushan/Ceylon Wild Trails

Asya fillerinin en iri ve en koyu renkli alt türü olan ‘Elephas maximus maximus’, Sri Lanka’ya özgüdür. Bu devasa canlıların büyük sürüler halinde yaşadığı Kaudulla Ulusal Parkı, bu yönüyle ünlüdür.

“Bu parkta 300’ü aşkın filin bir araya geldiğine tanık oldum, ancak bu kadar sık gözlem yapmama rağmen bu denli duygusal bir dışavuruma ilk defa rastlıyorum” diyen Madushan, şu soruları gündeme getiriyor: “Peki neden bu şekilde davrandı? Bu bir yas tutma biçimi mi? Yoksa sadece anlamsız bir eylem mi?” Madushan’ın bu sorgulamaları, sosyal medyada da yankı buldu ve fotoğrafların hızla yayılmasıyla birlikte pek çok kişi aynı merakı paylaştı.

İngiltere’deki Portsmouth Üniversitesi’nden hayvan davranışları ve refahı uzmanı Dr. Leanne Proops, dünya genelinde benzer vakalar rapor edilmiş olmasına rağmen bu sorulara kesin bir yanıt vermenin hâlâ güç olduğunu belirtiyor. Dr. Leanne Proops, BBC’ye yaptığı açıklamada, “Diğer hayvanların zihninden geçenleri ve ölümü, ölümün evrenselliği ve geri dönülemezliği gibi temel kavramlarıyla ne kadar anladıklarını bilmemiz gerçekten çok zor” şeklinde konuştu.

Kaynak, Sanjaya Madushan/Ceylon Wild Trails

Sri Lanka’daki Peradeniya Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nden fil uzmanı Profesör Ashoka Dangolla ise bu davranışı kendi bölgesinde ilk kez gözlemlediğini fakat şaşırmadığını ifade ediyor. BBC’ye konuşan Profesör Ashoka Dangolla, “Çünkü fillerin duyguları vardır ve bu duyguları gösterirler. Özellikle anne ile yavru arasındaki bağ son derece kuvvetlidir” dedi. “Bu davranışı primatlarda, bilhassa maymunlarda sıkça gözlemliyoruz. Fakat evrimsel açıdan daha ilkel kabul edilen fillerin sergilemesi biraz şaşırtıcı” diye ekledi.

Dr. Proops, filin zihninin karışık olabileceği ihtimalini de dile getiriyor. “Yine de filler, normal şartlarda canlı yavrularını sürüklemezler. Bu nedenle, davranışın altında bir çeşit duygusal reaksiyonun yattığını düşünmek daha mantıklı” diye belirtiyor.

Hayvanların ölüme karşı gösterdiği bu tip reaksiyonlar, ‘karşılaştırmalı tanatoloji’ olarak isimlendirilen yeni bir bilim dalının araştırma konusudur. Dr. Proops, “Bu bilim dalı, hayvanların ölümle ilgili ne bildiğini anlamak amacıyla bu gibi raporları ve vakaları toplayıp sistematik olarak analiz etmeyi hedefler” diye açıklıyor.

Diğer türlerde de benzer davranışlar gözlemleniyor

Bu tarz davranışlar sergileyen tek canlı türü filler değil. Primatların, balinaların ve yunusların da ölen yoldaşlarının yanından ayrılmadığı daha önce gözlemlenmişti.

Kaynak, Ken Balcomb, Balina Araştırma Merkezi

Örneğin, Tahlequah ismindeki bir katil balina, 2018’de ölü yavrusunu tam 17 gün boyunca Pasifik Okyanusu’nda iterek taşımış ve bu olayıyla dünya çapında gündem olmuştu. ABD’deki Balina Araştırmaları Merkezi’ne göre, aynı balinanın bu yılın başlarında bir başka yavrusunu kaybettikten sonra yine benzer yas davranışları sergilerken gözlemlendiği bildirildi.

Dr. Proops bu durumu, “Yavrusunu rostrumun (ince, uzun ağız yapısı) üzerinde dengede tutmak zorunda olduğu için beslenmeyi bırakmıştı. Bu çok zor bir eylemdi ve ciddi kilo kaybı yaşamasına rağmen yavrusunu haftalarca taşımaya devam etti” sözleriyle anlatıyor.

Buna ek olarak, 2024’te Hindistan’da gerçekleştirilen bir çalışma, fil sürülerinin ölen yavrularının üzerini toprakla kapattığı vakaları belgeleyerek, gömmeye benzer davranışlar sergilediklerini gözler önüne serdi.

Dr. Proops, bu konuda temkinli bir yorum yaparak, “Fillerin defin davranışlarına ilişkin bu raporları yorumlamak oldukça güç. Özellikle de karınca ve sıçan gibi ölülerini düzenli olarak gömdüğü bilinen başka türlerin varlığı düşünüldüğünde…” diye ekliyor.

Sri Lanka’da ormanların yok edilmesi ve süregiden kalkınma projeleri, son dönemde insan-fil çatışmasını ciddi şekilde tırmandırıyor. Bu durum, her yıl yüzlerce filin hayatını kaybetmesiyle ve çok sayıda yavrunun yetim kalmasıyla sonuçlanıyor.

Filler, bilgiyi kuşaktan kuşağa aktardıkları anaerkil bir sosyal yapıya sahiptir ve genç bireyler deneyimli olanlardan öğrenir. Dr. Proops, bu konunun önemini şöyle vurguluyor: “Çatışmalarda genellikle en yaşlı ve bilge bireyler hedef alınıyor. Bu gerçekleştiğinde, tıpkı insanlarda olduğu gibi, genç filleri eğitecek kimse kalmıyor ve bu da onların doğru davranışları öğrenememesine yol açabiliyor. Dolayısıyla, aile yapılarının bozulması pek çok sorunu beraberinde getiriyor.”

Bu haber, BBC muhabirleri tarafından hazırlanmış ve doğruluğu teyit edilmiştir. Bir pilot proje çerçevesinde, çeviri sürecinde yapay zeka teknolojisinden de yararlanılmıştır.

Exit mobile version