Kaynak, Seyit Konyali/Anadolu via Getty ImagesnHaber bilgisinYazan, Tim DoddnUnvan, BBC İklim ve Bilim Muhabirin8 Temmuz 2025, 04:52 +03nGüncelleme bir saat öncennBirleşmiş Milletler (BM) tarafından desteklenen yeni bir çalışma, son iki yıllık dönemde tarihteki en şiddetli kuraklıklardan bazılarının yaşandığını ortaya koydu. Raporda, Türkiye’ye özel bir vurgu yapılarak, ülkenin 2030 yılında ciddi bir kuraklık tehlikesiyle yüzleşebileceği uyarısında bulunuldu.nnÇalışmada Akdeniz bölgesi, iklim değişikliğinin ana merkezlerinden biri olarak ele alınıyor. Hava sıcaklıklarındaki yükseliş ve yağışlardaki azalmanın dikkate alındığı bu bölümde, Akdeniz ikliminde kuraklığın normal bir olgu olmasına rağmen, sıklığının ve şiddetinin 1950’lerden bu yana dramatik bir şekilde arttığına dikkat çekiliyor.nnRapora göre, bölgedeki ortalama sıcaklıkların 2050 yılına kadar 2-3 derece, 2100’e gelindiğinde ise 3-5 derece artacağı öngörülüyor. Her 2 derecelik bir sıcaklık artışının, bölgedeki su kaynaklarına erişimi yüzde 15’e varan oranlarda azaltacağı hesaplanıyor.nnÇöl iklimine benzer koşulların görülme ihtimalinin artması sebebiyle Türkiye, bu kuraklıktan en fazla etkilenme riski taşıyan ülkeler arasında gösteriliyor.nnAkdeniz havzasındaki iklim değişikliği ve küresel ısınmanın potansiyel risklerini ve etkilerini analiz etmek amacıyla raporda İspanya, Fas ve Türkiye olmak üzere üç ülke örneklem olarak inceleniyor.nn”Türkiye yarı kurak ve toprakları parçalanmaya yatkın. Ülkenin yüzde 88’i çölleşme riskiyle karşı karşıya” ifadelerine yer verilen rapora göre, 21. yüzyılın sonunda Türkiye’deki yağış miktarlarının yüzde 30 oranında azalacağı tahmin ediliyor. Buna paralel olarak sıcaklıklar da yükselecek ve 2100 yılına kadar ülkenin batı ile güney bölgelerinde ortalama sıcaklıklar 4-5 derece daha yüksek olacak.nnEkonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2019 yılı verilerine göre su stresi yaşayan ülkeler kategorisinde yer alan Türkiye, 2030’da “su fakiri” bir ülke olma tehlikesiyle yüzleşiyor. Bu durum, yalnızca beş yıl içinde nüfusun ve tarım arazilerinin yüzde 80’inin kuraklık riski altında olacağı manasına geliyor.nnRaporda, 2022’de yaşanan aşırı kurak mevsimlerin ardından Türkiye’nin 2023’te ciddi bir kuraklık dönemi geçirdiği ve bunun etkilerinin, bilhassa tarım sektöründe, günümüzde dahi sürdüğü belirtiliyor. Türkiye’deki su kaynaklarının yaklaşık yüzde 75’i tarımsal faaliyetlerde kullanılıyor. Rapor, 2030’daki muhtemel kuraklık senaryosu dikkate alındığında, su kaynaklarının yönetimi ve alternatif kaynaklara yönelim konusunda ülkede acil ve ciddi yatırımlar yapılması gerektiği konusunda uyarıyor.nnBu endişe verici tabloyu pekiştiren bir veri de, 2025 yılının Ocak ayının son 24 yılın en kurak Ocak ayı olarak kayıtlara geçmesi oldu. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ortalama Ocak ayı yağışının sadece yüzde 6’sını alabilirken, diğer bölgelerdeki oran ise yüzde 30 seviyesinde kaldı.nnKaynak, Getty ImagesnnKuraklık ‘sessiz bir katil’nnSomali’den Avrupa’ya kadar birçok ulus, iklim değişikliğinin daha da kötüleştirdiği bu kuraklıklarla mücadele ediyor. Raporda “sessiz bir katil” olarak tanımlanan kuraklığın, “yavaşça hayatlarımıza sızdığı, kaynakları tükettiği ve yaşamları yok ettiği” ifade ediliyor. Ayrıca, kuraklığın yoksulluk ve ekosistemlerin çöküşü gibi mevcut sorunları daha da derinleştirdiği aktarılıyor.nnÇalışma, kuraklığın Afrika, Akdeniz, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya’daki yıkıcı etkilerine işaret ederken, Somali’de bu yılın başında 4,4 milyon insanın kriz seviyesinde gıda güvensizliği ile mücadele ettiğini tahmin ediyor. Raporun yazarları, hükümetlere bu “yeni normale” adapte olmaları için daha etkili erken uyarı sistemleri kurmak da dahil olmak üzere bir dizi önlem almalarını öneriyor.nnABD Ulusal Kuraklık Azaltma Merkezi’nin kurucu direktörü Dr. Mark Svoboda, durumu “Bu yavaş ilerleyen küresel bir felaket ve şimdiye kadar gördüklerimin en kötüsü” sözleriyle değerlendiriyor ve ekliyor: “Bu rapor, kuraklığın hayatları, geçim kaynaklarını ve hepimizin bağlı olduğu ekosistemlerin sağlığını ne şekilde etkilediğinin sistematik olarak takip edilmesi gerekliliğinin altını çiziyor.”nn”Dünyadaki Kuraklık Noktaları” başlıklı rapor, 2023 ile 2025 yılları arasında kuraklıktan en ağır şekilde etkilenen bölgeleri belirliyor. Bu dönemde iklim değişikliğinin ısıtıcı etkileri, küresel hava döngülerini değiştiren doğal bir iklim olayı olan El Niño tarafından daha da şiddetlendirildi. Pasifik Okyanusu’nun belirli bölgelerinde deniz yüzeyi sıcaklıkları ortalamanın üzerine çıktığında, ekvator boyunca esen rüzgarlar yön değiştiriyor. El Niño olarak bilinen bu fenomen, genellikle Güney Afrika, Güneydoğu Asya, Kuzey ve Güney Amerika ile Avustralya gibi tropikal bölgelerde kurak koşullara yol açıyor.nnKuraklık kaynaklı kıtlıknnKenya, Etiyopya ve Somali’de yağışlı geçmesi beklenen mevsimlerde art arda yıllarca yağmur yağmaması neticesinde, Ocak 2023’te Afrika Boynuzu bölgesi son 70 yılın en feci kuraklığıyla yüzleşti. Bundan bir yıl önce ise kuraklığın tetiklediği kıtlık sebebiyle Somali’de yaklaşık 43 bin insan yaşamını yitirmişti. Botsvana’da su aygırlarının kurumuş nehir yataklarında mahsur kalması ve Zimbabve ile Namibya’da hem yetersiz beslenen insanları doyurmak hem de aşırı otlatmayı engellemek amacıyla fillerin öldürülmesiyle Afrika’daki yaban hayatı da bu durumdan ciddi şekilde etkilendi.nnKaynak, Getty ImagesnnRaporda, kuraklığın en savunmasız toplulukları ve özellikle kadınları daha derinden etkilediği, toplum genelinde geniş kapsamlı sonuçlar doğurduğu belirtiliyor. Buna örnek olarak, Doğu Afrika’nın kuraklıktan en çok etkilenen dört bölgesinde, ailelerin geçimlerini sağlamak amacıyla başlık parasına yönelmesiyle çocukların zorla evlendirilmesi vakalarının iki katına çıkması gösteriliyor.nnÇalışmanın başyazarı Paula Guastello, “İnsanların kuraklıkla başa çıkmak için kullandığı mekanizmaların, bu kuraklıkta artık yetersiz kaldığını gözlemledik” diyor ve ekliyor: “Okuldan alınıp evliliğe zorlanan kız çocukları, enerjisiz kalan hastaneler ve kirli su bulmak umuduyla kuru nehir yataklarında çukurlar kazan aileler… Bunların hepsi ciddi bir krizin işaretleri.”nnKaynak, ReutersnnRapora göre, yıkımın en büyük faturasını düşük ve orta gelirli ülkeler öderken, diğer ülkeler de sonuçlarından muaf değil. Örneğin, İspanya’nın zeytin rekoltesi, iki yıl süren kuraklık ve rekor sıcaklıklar yüzünden yarı yarıya azaldı. Amazon havzasında rekor düzeyde düşen su seviyeleri balık ölümlerine neden oldu ve nesli tükenmekte olan yunusları daha da büyük bir tehlikeye attı. Binlerce insanın kullandığı su kaynakları da bu durumdan olumsuz etkilendi. Hatta kuraklık, dünya ticaretini de sekteye uğrattı: Ekim 2023 ile Ocak 2024 arasında Panama Kanalı’ndaki su seviyesi o kadar düştü ki, günlük gemi geçiş sayısı 38’den 24’e düşürüldü.nnRaporun yazarlarından Dr. Kelly Helm Smith, “Kuraklık sadece bir hava olayı değil; sosyal, ekonomik ve çevresel buhranları da tetikleyebiliyor” diyor ve şu can alıcı soruyu soruyor: “Asıl soru bunun bir daha olup olmayacağı değil, bir dahaki sefere daha iyi hazırlanıp hazırlanmayacağımız.”
BM Raporu Uyardı: Türkiye Topraklarının Büyük Bölümü Çölleşme Tehdidi Altında
