Sana Göre Haber

Çorlu Tren Faciasında 7 Yıllık Adalet Nöbeti: ‘Gerçek Yargılama Şimdi Başlıyor’

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesine bağlı Sarılar mevkisinde, İstanbul Halkalı’dan Edirne Uzunköprü’ye sefer yapan yolcu treninin raydan çıkarak devrilmesinin üzerinden yedi yıl geçti. Toplamda 328 kişinin yaralandığı ve yedisi çocuk olmak üzere 25 kişinin hayatını kaybettiği bu elim olay, kamuoyunda “Çorlu tren katliamı” olarak anılmaktadır. Yargılama sonucunda, sanıklardan dördü “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma”, beşi ise “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçlamasıyla hapis cezalarına çarptırıldı, dört sanık ise suçsuz bulundu. Cumhuriyet, facianın yedinci yıldönümünde, acıları ilk günkü gibi taze olan ailelerle görüştü.

Faciada 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, ailelerin gösterdiği yoğun çaba olmasaydı felaketin sorumluluğunun sadece yağmura yükleneceğini ve yalnızca dört alt kademe personelin yargılanacağını söyledi. Öz, “Üzerini örtmek istediler. Çünkü o üst düzey yetkililer üzerlerinde olan sorumluluğu çok iyi biliyorlar. Yargıyı tuttular, ama canı yanan insanları tutamazlar, bizi durduramazlar” diyerek bir örtbas girişimi olduğunu iddia etti. Verilen cezaları yetersiz bulan Öz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Evladımın ölümüne sebep olan kurumun o dönem başındaki kişi, İsa Apaydın yargılanmadı. Tanık olarak bile dinlenmedi. Dönemin Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan’a da milletvekilliği verilerek dokunulmazlık altına alınmasını kabullenemiyorum. Bu dava kapanmadı, yeni başladı.” Öz, adaletin tecelli etmesi için yatırımı gerçekleştirenlerden, seçim öncesi tren hattını reklam malzemesi yapanlara kadar tüm yönetici ve bürokratların yargı önüne çıkarılması gerektiğini savundu.

‘SİSTEM DEĞİŞMELİ’

Kazada kızı Bihter Bilgin’i, iki kız kardeşini ve yeğenini yitiren Zeliha Bilgin, en başından beri adaletsiz bir sürece maruz bırakıldıklarını dile getirdi. Bilgin, “Bizlere kıyameti yaşatıp hiçbir şey yokmuş gibi o kaybetmekten korktukları koltuklarda, hatta yükselerek hayatlarına devam ettiler” şeklinde konuştu. Davada çıkan kararın adalet kapısını bir nebze araladığını belirtse de, “Üst düzey yetkililer yargılanmadan dava kapanmayacak” diyerek mücadelenin süreceğini vurguladı. Türkiye’deki hukuk sisteminin genel olarak yıprandığını belirten Bilgin, şu ifadeleri kullandı: “Bu düzen değişmeden işimizin çok çetin olacağını farkındayız. Bu ülkede sistem belli başlı kişilere göre işlediği sürece tüm vatandaşlar olarak öldürülmeye, katliamlara gebeyiz. Mücadeleye devam edeceğiz.”

DOSYA YARGITAY AŞAMASINDA

Davanın hukuki süreci Yargıtay’da devam ediyor. Avukatlar, 12 Mayıs’ta Yargıtay 12. Ceza Dairesi’ne sundukları temyiz başvurusunda, sanıkların bilinçli taksirle değil, olası kastla sorumlu tutulup cezalandırılmaları gerektiğini belirtti. Dilekçede ayrıca, TCDD Genel Müdürlük yöneticileri ve diğer üst düzey sorumlular hakkında da işlem yapılması gerektiği vurgulandı. Avukat Selvi Yüzbaşıoğlu, “Toplumun adalete ve hukukun üstünlüğüne olan inancının güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz” diyerek davanın toplumsal önemine dikkat çekti.

Exit mobile version