Sana Göre Haber

İktidar ve İmralı Hattında Yeni Perde: Silah Bırakma Gösterisi ve Siyasi Tiyatro

Her şeyden önce, PKK’nin Türkiye’ye yönelik eylemlerini sonlandırmasının ve örgütün kendini lağvetmesinin hayati bir önem taşıdığı kuşkusuzdur. Böyle bir neticenin hayata geçirilmesini kim arzu etmez ki?

Mevcut duruma bakıldığında, 10-12 Temmuz tarihleri arasında Irak’ta bir grup PKK üyesinin, MİT ve Iraklı yetkililerin denetiminde bazı silahları teslim edeceği anlaşılıyor. Henüz resmi bir teyit olmasa da, kulislerde konuşulanlara göre bu silah teslim etme eylemi, TÜSİAD’ın dahi çağrıldığı, çok sayıda gazeteci ve televizyoncunun katılacağı kapsamlı bir gösteriye dönüştürülüyor. Bu iddialara yönelik herhangi bir yalanlama gelmemiş olması dikkat çekicidir.

### GEÇMİŞTEKİ DENEME

Benzer bir senaryoya 2013 yılındaki ilk resmi çözüm sürecinde de tanıklık etmiştik. O dönemi hatırlayalım:

“25 Nisan 2013 tarihinde PKK, tüm silahlı unsurlarını Türkiye sınırları dışına, Irak’ın kuzeyine taşıyacağını resmen ilan etti. Bu hamle, hükümet, Kürtler ve medya tarafından 30 senelik çatışmayı sona erdirecek bir adım olarak değerlendirildi. Geri çekilme ile eş zamanlı olarak, sürecin ikinci adımı olan anayasal reform çalışmalarının da başlatıldığı kamuoyuna yansımıştı.”

“Sürecin devamında, 11 Temmuz 2014’te TBMM’de kabul edilen çözüm sürecine ilişkin yasa, 15 Temmuz’da dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayıyla ‘Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun’ ismiyle Resmi Gazete’de yayımlandı ve kanunlaştı.”

### SINIRDAKİ MAHKEME GÖSTERİSİ

Söz konusu sürece dair Vikipedi’de (https:// tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87%C3%B6z%C3%BCm_S%C3%BCreci) oldukça detaylı bir kronoloji bulunmaktadır.

Örneğin, tıpkı bugün olduğu gibi, o dönemde de “10 Temmuz 2014: Cemil Bayık, PKK’nin tamamen silah bırakması için temel koşulları arasında ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘anayasal güvence’nin yer aldığını belirtti.” ifadeleri kayıtlara geçmiştir.

O dönemde ayrıca, bir grup PKK’linin askeri kıyafetleriyle anlaşma uyarınca Türkiye’ye giriş yapıp yetkililere teslim olduğu bir gösteriye tanık olundu. Kendilerini bekleyen bir mahkeme heyeti tarafından yargılanan bu grubun tamamı serbest bırakılmıştı…

### ARDINDAN GELEN ŞİDDET DALGASI

Bu sürecin sonrasını hepimiz acı bir şekilde hatırlıyoruz. Müzakereler çöktü ve şiddet yeniden tırmandı. “4 Temmuz 2015: KCK Eşbaşkanı Bese Hozat, Özgür Gündem gazetesine ‘Yeni Süreç: Devrimci Halk Savaşıdır’ başlıklı bir yazı yazdı. Hozat, ‘devrimci halk savaşı ve serhıldan’ çağrısı yaptı.” Bunu takiben, “20 Temmuz 2015: KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık halkı silahlanmaya ve tünel ve siper hazırlamaya çağırdı.”

### GÜNÜMÜZDEKİ FARKLI DİNAMİKLER

Elbette, günümüzdeki koşullar geçmişten farklı. PKK’nin Suriye’de 70 bin ila 90 bin arasında olduğu tahmin edilen bir silahlı gücü mevcut. Örgüt, Suriye’nin petrol yatakları gibi stratejik bölgeleri de içeren önemli bir alanını denetim altında tutuyor ve idare ediyor.

Bu durum, Türkiye sınırları içinde olmasa da, Suriye’de henüz resmiyet kazanmamış fiili bir devlet yapısına sahip olduğu anlamına geliyor. Geleceğin ne getireceği belirsiz; süreç, uluslararası konjonktürün de etkisiyle örgütün Suriye’deki ana idari güç haline gelmesiyle sonuçlanabilir.

Yakın zamana kadar PYD’nin de silah bırakması gerektiğini savunan AKP ve iktidar kanadı, bu hedefin gerçekçi olmadığını fark ederek söylemlerini değiştirdi. Özellikle önümüzdeki iki senelik seçim atmosferinde, bir “barış” ortamına ve DEM ile yürütülecek bir işbirliğine muhtaç oldukları anlaşılıyor.

Bu tablonun üzerine ise “terörsüz Türkiye” sloganı yerleştiriliyor.

Şimdi hep birlikte bu gösteriyi izleyeceğiz.
Fakat unutulmamalıdır ki, inisiyatif İmralı, DEM ve PKK’nin tarafında görünüyor.

Buna karşılık iktidar, belki de en kırılgan dönemini yaşıyor.

Bu konuyu ileride daha detaylı ele alacağım.

Exit mobile version