Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letymbiotis tarafından yapılan bir duyuruya göre, Pegasus-1 olarak isimlendirilen kuyuda kayda değer bir doğal gaz rezervi saptandı.
Bu önemli gelişme, ExxonMobil Başkan Yardımcısı John Ardill tarafından GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides’e bir video konferans yoluyla bildirildi. Yapılan açıklamada, yeni kuyunun adanın 190 kilometre güneybatısında ve 1921 metre derinlikte konumlandığı ifade edildi.
Bulunan gazın kesin miktarı hakkında henüz bir rakam kamuoyu ile paylaşılmazken, rezervin boyutunu belirlemeye yönelik analiz süreçlerinin gelecek aylarda devam edeceği vurgulandı.
GKRY’nin tek taraflı olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölge (MEB) içerisinde iki adet arama ruhsatını elinde bulunduran ExxonMobil-Katar Enerji konsorsiyumu, bu keşfi gerçekleştirdi.
Pegasus-1 kuyusu, 2019 yılında yine aynı lokasyonda bulunan ve tahmini 3,7 trilyon fit küp gaz içerdiği öngörülen Glaucus-1 kuyusu ile aynı Blok-10 sahasında bulunuyor.
**SON 14 YILIN ALTINCI KEŞFİ**
Pegasus-1, GKRY’nin sözde deniz yetki sahasında son 14 yılda keşfedilen altıncı doğal gaz sahası olarak kayıtlara geçti. Önceki keşifler arasında Zeus (2,5 trilyon fit küp), Cronos (3,1 trilyon fit küp) ve analizleri devam eden Calypso kuyuları bulunuyor.
Söz konusu bu sahalar, İtalyan enerji şirketi Eni ve Fransız devi Total tarafından Blok-6’da gerçekleştirilen arama operasyonları neticesinde ortaya çıkarılmıştı.
**AFRODİT SAHASI VE MISIR’A BORU HATTI PROJESİ**
GKRY’nin deniz alanlarındaki hem ilk hem de en hacimli doğal gaz buluşu, 5,6 trilyon fit küp rezerve sahip olan Afrodit sahasıdır. Blok-12 içerisinde konumlanan bu sahanın operasyonları Chevron, NewMed Energy ve Shell ortaklığı tarafından yürütülmektedir.
Mevcut planlamalar, Afrodit ve Cronos sahalarından elde edilecek gazın, Mısır’a inşa edilecek bir boru hattı vasıtasıyla bu ülkeye taşınmasını ve ardından Avrupa pazarına ihraç edilmesini hedefliyor.
GKRY Enerji Bakanı George Papanastasiou’nun ifadelerine göre, bölgedeki kilit enerji şirketleri olan ExxonMobil, Eni ve Total, coğrafi olarak birbirine yakın konumdaki doğal gaz sahalarının ortaklaşa geliştirilmesi alternatifini masaya yatırıyor. Bu yaklaşımın hem maliyet verimliliği sağlayacağı hem de Doğu Akdeniz’in bir enerji ihracat merkezi olma potansiyeline ivme kazandıracağı düşünülüyor.
**GKRY’NİN TEK TARAFLI POLİTİKALARI**
GKRY, 2000’li yılların başlarında Doğu Akdeniz’i kapsayan ve 13 parselden meydana gelen bir sözde MEB ilan ederek, bölgeyi tek taraflı olarak bir enerji arenasına çevirme girişiminde bulunmuştu. Bu parseller için farklı ülkelere lisanslar vererek küresel enerji şirketlerini bölgeye cezbetti.
Eni, Total ve ExxonMobil gibi dünya çapında operasyon yürüten enerji firmalarına lisans verilmesi, bölgedeki fiili arama çalışmalarını yoğunlaştırdı. Fakat, bu parsellerin büyük bir bölümü, Türkiye’nin kıta sahanlığı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) hak iddia ettiği alanlar ile çakışmaktadır.
Rum yönetiminin sözde MEB’i içerisindeki 1, 4, 5, 6 ve 7 numaralı parseller Türkiye’nin deniz yetki alanlarına tecavüz ederken; 2, 3, 8, 9, 12 ve 13 numaralı parseller ise KKTC’nin hak iddia ettiği bölgelerle doğrudan kesişiyor.
Buna karşılık, yalnızca 10. ve 11. parseller herhangi bir hukuki hak iddiası çatışması barındırmıyor.
GKRY’nin 6. parselde yürüttüğü sondaj operasyonları ise özellikle önem taşıyor, çünkü bu parselin bir bölümü Türkiye’nin kıta sahanlığına girmektedir. Buna rağmen, bölgede faaliyet gösteren İtalyan ENI ve Fransız Total ortaklığındaki sondaj gemisinin, bahsi geçen çakışan alana girmekten kaçındığı belirtiliyor.
Ek olarak GKRY, Türkiye ve KKTC tarafından hukuken tanınmayan üç adet kritik deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşması imzalamıştır. 2003 yılında Mısır, 2007’de Lübnan ve 2010’da İsrail ile yapılan bu anlaşmalar, GKRY tarafından sözde MEB’in uluslararası meşruiyet zemini olarak gösterilse de hukuki geçerlilikleri ihtilaflıdır.