Sana Göre Haber

Akıllı Güneşlenmenin Sırları: Cildinizi Güneşin Zararlarından Nasıl Korursunuz?

Deri ve Zührevi Hastalıklar (Dermatoloji) alanında uzman olan Dr. Öğr. Üyesi Nazmi Geyik, cildi güneşin etkilerinden korumanın ne denli hayati olduğuna dair önemli açıklamalarda bulundu.nnDr. Öğr. Üyesi Geyik, UV ışınlarının cilt üzerindeki tesirlerinin altını çizerek, “Güneş, gezegenimize enerji yayan devasa bir güç kaynağıdır. Fakat bu enerjinin sadece yaklaşık üçte ikilik bir bölümü atmosferi aşarak yeryüzüne ulaşabilmektedir. Güneş ışığının ise yalnızca yüzde 5 gibi küçük bir oranı ultraviyole (UV) ışınlarından meydana gelir. Gözle görülmeyen bu UV ışınları, cilt üzerinde dikkate değer etkiler yaratma potansiyeline sahiptir. Güneş ışınlarının geri kalan büyük bölümü ise görünür ışık ve ısıdan oluşur. Görünür ışığın tamamı yeryüzüne varabilirken, UV ışınlarının belirli türleri atmosferdeki ozon tabakası tarafından emilir. Mesela, en tehlikeli kategori olan UVC ışınları (çok kısa dalga boyuna sahip ışınlar), ozon tabakası tarafından bütünüyle engellenir ve bu sayede yeryüzüne ulaşamaz. Bu yüzden insan cildi normal koşullar altında UVC’ye maruz kalmaz,” şeklinde konuştu.nn‘D VİTAMİNİ ÜRETİMİ İÇİN CAM ENGELDİR’nnUV ışınlarının UVA, UVB ve UVC olmak üzere üç farklı türe ayrıldığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Geyik, şu bilgileri paylaştı: “UVA, en uzun dalga boyuna sahip gruptur ve cildin daha derin katmanlarına işler. Bu ışınlar uzun vadede cildin erken yaşlanmasına, leke oluşumuna ve DNA’da hasara yol açabilir. UVB ise güneş yanıklarının birincil sorumlusudur. Bununla birlikte, vücudun D vitamini sentezlemesinde de kritik bir rol oynar. Ne var ki, UVB ışınları camdan geçemez; dolayısıyla pencere arkasında güneşlenmek D vitamini üretimi sağlamaz. UVC, en kısa dalga boylu ve hücreler için öldürücü olabilen ışın türüdür; ancak daha önce belirttiğimiz gibi, ozon tabakası UVC’yi tamamen bloke ettiği için bu ışınla doğrudan temasımız olmaz.”nn‘GÜNEŞ YANIKLARININ SORUMLUSU UVB’nnGüneş ışığına maruz kalındığında ciltte bazı değişimlerin meydana geldiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Geyik, “Bu değişimlerden biri güneş yanığı, bir diğeri ise bronzlaşmadır. Güneş yanığı, çoğunlukla UVB ışınlarının etkisiyle oluşur ve temastan yaklaşık 6 ila 24 saat sonra belirti verir. Bronzlaşma ise iki farklı mekanizmayla gerçekleşir: Erken bronzlaşma genellikle UVA ışınlarına bağlı olup ciltte kısa süreli bir renk koyulaşması yaratır. Gecikmiş bronzlaşma ise UVB etkisiyle ortaya çıkar ve melanin üretimini artırır,” dedi.nn‘BİLİNÇLİ VE KONTROLLÜ GÜNEŞLENME ESASTIR’nnGüneş ışınlarının ciltteki bağışıklık sistemini baskılayıcı bir etkisinin de bulunduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Geyik, “Bu durum, sedef gibi bazı cilt rahatsızlıklarında fayda sağlayabilirken, uzun süreli ve kontrolsüz maruziyet, cilt kanseri gibi çok ciddi sağlık problemlerine zemin hazırlayabilir. Bu sebeple güneşi mutlak zararlı veya mutlak faydalı olarak nitelemek doğru bir yaklaşım değildir. Asıl önemli olan, güneşe ne zaman, ne kadar süreyle ve nasıl maruz kaldığımızdır. Cilt sağlığımızı muhafaza etmek adına, güneşten kontrollü ve bilinçli bir şekilde faydalanmak büyük önem arz etmektedir,” diyerek uyarıda bulundu.nn‘GÜNLÜK 10-15 DAKİKA GÜNEŞLENMEK KÂFİ’nnD vitamini ihtiyacını karşılamak için saatler boyu güneşlenmenin gerekli olmadığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Geyik, şunları söyledi: “Güneş ışığı, cildimizde D vitamini üretimini tetiklediği için vücudumuz açısından gereklidir. D vitamini; kemik sağlığı, bağışıklık fonksiyonları ve sayısız metabolik faaliyet için elzemdir. Ancak bu faydayı sağlamak amacıyla güneşte saatlerce kalmaya gerek yoktur. Açık tenli kişilerde, güneş koruyucu uygulamadan sadece kolların ve bacakların açık kalacağı şekilde, sabahın erken veya akşamın geç saatlerinde yaklaşık 10–15 dakika güneş banyosu yapmak genellikle yeterlidir. Bu kısa süre, vücudun ihtiyaç duyduğu D vitaminini sentezlemesi için çoğunlukla kâfidir. Daha fazlası ise cilde zarar verme riski taşır.”nn‘GÜNEŞİN AŞIRISI CİLT İÇİN ZARARLIDIR’nn”Denge hayati önem taşır, zira aşırı güneş maruziyeti cildin yaşlanmasına, lekelenmesine ve uzun vadede cilt kanserine zemin hazırlayabilir,” uyarısını yapan Dr. Öğr. Üyesi Geyik, “Özellikle çocukluk döneminde tekrarlayan güneş yanığı öyküsü olan bireylerde, ilerleyen yaşlarda cilt kanseri gelişme riski artmaktadır. Ayrıca güneş, bazı cilt hastalıklarını alevlendirebilir veya şiddetini artırabilir. Mesela lupus, rozasea (gül hastalığı), melazma (gebelik maskesi) ve uçuk gibi rahatsızlıklar güneşle birlikte kötüleşebilir. Dolayısıyla, doğru zamanlama, kısa süreli maruziyet ve cilt tipine özgü bir yaklaşımla güneşten güvenli bir şekilde fayda sağlamak mümkündür,” diye ekledi.nnKİMLER RİSK ALTINDA?nnGüneşin zararlı etkilerinden korunma konusunda bazı grupların daha hassas olması gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Geyik, “Açık tenli, sarışın veya kızıl saçlı, çilli ve ailesinde cilt kanseri öyküsü bulunan kişiler, UV ışınlarına karşı daha duyarlıdır; bu nedenle düzenli olarak korunmaları şarttır. Çocuklar, bilhassa 6 aydan küçük bebekler, ciltleri son derece ince ve savunmasız olduğu için kesinlikle doğrudan güneşe maruz bırakılmamalıdır. Yaşlılar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar, kanser tedavisi görenler ve otoimmün hastalığı olan bireyler de güneşe karşı çok daha tedbirli olmalıdır,” diye uyardı.nnDr. Öğr. Üyesi Geyik, ayrıca güneş altında uzun saatler geçiren tarım ve inşaat işçileri, balıkçılar ve açık hava sporcuları gibi meslek grupları için de düzenli ve tesirli bir güneş korumasının hayati önem taşıdığını ilave etti.nnGÜNEŞ YANIĞI DURUMUNDA NE YAPILMALI?nnBir güneş yanığı meydana geldiğinde ilk yapılması gerekenin güneşten hemen uzaklaşmak ve cildi dinlendirmek olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Nazmi Geyik, “Yanık olan bölge serin (ancak buz gibi olmayan) su ile yıkanabilir veya nemli bir bez kullanılarak nazikçe kompres uygulanabilir. Cildi rahatlatmak ve nemlendirmek için parfüm ve alkol içermeyen, aloe vera veya panthenol gibi yatıştırıcı bileşenlere sahip kremler tercih edilebilir. Ağrı olması durumunda parasetamol gibi basit ağrı kesiciler kullanılabilir. Yanığın şiddetli olduğu, su dolu kabarcıkların oluştuğu veya ateş ve halsizlik gibi belirtilerin eşlik ettiği vakalarda ise kesinlikle bir hekime başvurulmalıdır,” dedi.nnYanlış müdahalelerden kaçınılması gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Nazmi Geyik, “Güneş yanığı olan cilde diş macunu, yoğurt ya da sirke gibi ev ürünlerini sürmek hatalıdır ve tahrişi kötüleştirebilir. Buz, doğrudan cilde temas ettirilmemelidir; zira bu durum soğuk yanığına sebep olabilir. Su toplayan kabarcıklar patlatılmamalı ve cilt soyulmamalıdır. Güneş yanığından sonra tekrar güneşe çıkmak, ciltteki hasarı derinleştirerek iyileşme sürecini geciktirir,” ifadelerini kullandı.nnGÜNEŞLENİRKEN UYULMASI GEREKENLERnnGüneşlenirken nelere dikkat edilmesi gerektiğini sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Geyik, tavsiyelerini şu şekilde özetledi:nn* “Güneşlenme sırasında zamanlama kritik bir faktördür. Güneş ışınlarının en yoğun olduğu 10:00 ile 16:00 saatleri arasında doğrudan güneşlenmekten kesinlikle kaçınılmalıdır. Bu saatlerde ışınlar dik açıyla geldiğinden cilde daha fazla hasar verir. Ayrıca yaz aylarında deniz kenarı, yüksek rakımlı yerler veya karla kaplı alanlar gibi UV yansımasının arttığı ortamlarda ekstra korunma sağlanmalıdır.”
* “Güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce, geniş spektrumlu (hem UVA hem de UVB’ye karşı koruma sağlayan) ve minimum SPF 30 koruma faktörlü bir güneş koruyucu krem cilde bolca uygulanmalıdır. Bu ürün, her 2–3 saatte bir ve ayrıca yüzme veya terleme sonrasında mutlaka yenilenmelidir.”
* “Ciltte aktif bir iltihap, yanık, yeni yapılmış bir lazer işlemi veya kimyasal peeling gibi bir uygulama varsa, cilt normalden daha hassas olacağı için güneşten mutlak surette korunmalıdır. Buna ek olarak, lupus, melazma, rozasea gibi güneşle tetiklenen rahatsızlıkları olan kişiler, hastalıklarının alevlenmesini önlemek amacıyla her zaman korunmalıdır.”
* “Ayrıca geniş kenarlı şapka, UV korumalı güneş gözlüğü ve koruyucu kıyafetler ile fiziksel bir kalkan oluşturulmalı; güneşte uzun süre hareketsiz yatmaktan sakınılmalıdır. Vücudun dehidrasyonunu önlemek için bol sıvı alımı da göz ardı edilmemelidir.”
* “Güneş altında uzun süre kalmak, bilhassa açık tenli kişilerde yanıklara ve kalıcı lekelere neden olabilir. Bu nedenle güneşlenmenin kontrollü, bilinçli ve koruyucu tedbirler eşliğinde yapılması esastır.”

Exit mobile version