Sana Göre Haber

Epstein-Barr Virüsü ve Kanser Arasındaki Bağlantı: Araştırma Riskin 5 Kat Arttığını Ortaya Koyuyor

By&nbspGabriela Galvin
Yayınlanma Tarihi 09/07/2025 – 14:31 GMT+2•Son güncelleme
14:31REKLAMDünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ – WHO) kanserle mücadele ajansının yürüttüğü yeni bir araştırmaya göre, gezegenimizdeki en sık rastlanan virüslerden biri, kanser geliştirme olasılığını ciddi şekilde yükseltiyor olabilir.

Yeryüzündeki insanların büyük bir çoğunluğu, hayatlarının bir noktasında Epstein-Barr virüsü (EBV) ile karşılaşır. Genellikle semptom göstermeyen ve tükürük gibi vücut sıvılarıyla rahatlıkla yayılan bu virüs, bazı durumlarda kamuoyunda “öpücük hastalığı” adıyla anılan mononükleoza neden olabilmektedir.

EBV’nin vücutta yaşam boyu varlığını sürdürdüğü ve belirli lenfoma tipleriyle ender bir gırtlak kanseri türüne yol açabildiği bilim dünyasında bilinen bir gerçekti. Buna karşın, virüsün genel sağlık üzerindeki daha kapsamlı etkilerine dair mevcut veriler şimdiye dek sınırlı kalmıştı.

Nature Communications adlı bilimsel dergide yayımlanan güncel bir araştırma, EBV’nin bireyleri kanser tanısı konmasından yıllar öncesinden başlayarak artan bir riskle karşı karşıya bıraktığını gösterdi.

Bu çalışma kapsamında, Güney Çin’de yaşayan yaklaşık 74 bin kişi, sekiz ila 10 yıllık bir periyot boyunca izlendi. Bu takip sürecinde bin 990 kanser teşhisi konuldu. Araştırmacılar aynı zamanda, katılımcıların vücudunda EBV’ye karşı üretilen ve geçmiş bir enfeksiyonun kanıtı sayılan antikor seviyelerini de analiz etti.

Çin’deki araştırma kurumları ile DSÖ’ye bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’nın (IARC) iş birliğiyle gerçekleştirilen çalışmanın sonuçlarına göre, EBV antikorları taşıyan kişilerin kanser geliştirme riskinin, taşımayanlara oranla yaklaşık beş kat daha fazla olduğu saptandı. Bunun yanı sıra, antikor düzeylerindeki artışın, kanser riskinde de paralel bir yükselişe neden olduğu tespit edildi.

IARC Laboratuvar Destek, Biyobankacılık ve Hizmetler Birimi Başkanı ve çalışmanın eş yazarı Dr. Zisis Kozlakidis, elde edilen bulguların, bilim insanlarının “EBV enfeksiyonu ile çeşitli kanser tipleri arasındaki ilişkiyi kavramasına” katkı sağlayacağını ifade etti.

Araştırmada en çarpıcı risk artışı, burnun arkasından ağza uzanan boğaz bölümünü etkileyen ender bir kanser olan nazofarenks kanseri için gözlemlendi. EBV taşıyan bireylerin bu kanser türüne yakalanma olasılığının, virüsü taşımayanlara göre 26 kat daha yüksek olduğu tespit edildi. Ek olarak, EBV antikorlarının varlığı; akciğer, karaciğer ve lenfomalar gibi farklı kan kanserleri için de yükselmiş bir riskle bağlantılı bulundu.

Çalışmanın birtakım kısıtlılıkları da mevcut. Araştırmacılar, elde edilen sonuçların farklı demografik popülasyonlara genellenemeyebileceğini ve sigara içmek gibi diğer risk faktörlerinin de bulguları potansiyel olarak etkilemiş olabileceğini vurguluyor.

Bu sınırlamalara rağmen, araştırmacılar bu çalışmanın kanserle bağlantılı EBV gibi virüsler konusunda önemli bir aydınlatma sağladığını ve virüsün kansere yol açma mekanizmalarının daha detaylı incelenmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Mononükleoz öyküsü olan çoğu bireyde EBV’nin kansere ilerlemediği bir gerçek olsa da, virüsün hücrelerde genetik modifikasyonlara sebep olarak kanser gelişimi için uygun bir zemin oluşturabildiği biliniyor.

Uzmanlara göre, bireylerin bu risk faktörünün farkında olması, virüsle ilişkili muhtemel kanser semptomlarını tanıma ve bu konuda daha dikkatli olma konusunda onlara yardımcı olabilir.

Exit mobile version