Sana Göre Haber

Erkan Baş’tan İktidara Sert Eleştiriler: ‘Basel’in Tutuklanması, Ekonomik Kriz ve Sansür Kararları

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği bir basın toplantısında güncel gelişmelere dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

Baş, 19 Mart olaylarının ardından tutuklandıktan sonra serbest bırakılan ve sosyal medyada ‘Basel’ olarak tanınan TİP üyesi Bekir Aslan’ın, bir sosyal medya paylaşımı gerekçesiyle Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yeniden tutuklanmasına güçlü bir tepki gösterdi. Baş, konuya ilişkin şunları söyledi:

“Galatasaray Üniversitesi öğrencisi olan ve gençlerin sosyal medyada ‘Basel’ ismiyle bildiği yoldaşımız Bekir Aslan hakkında yeni bir tutuklama kararı çıkarıldı. Bekir Aslan, kişisel sosyal medya hesabından bir paylaşım yapmıştı. Her şey normal seyrindeyken, savcılık aniden bir gözaltı kararı çıkardı; evi basıldı, kendisi gözaltına alındı ve bugün de tutuklanarak cezaevine gönderildi. Özellikle belirtmek isterim ki, tutuklama gerekçesi Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıdır.

Ancak Bekir Aslan, savcılıktaki ifadesinde, ‘Ben Netanyahu’nun Gazze bombardımanını ve bu platformun siyonistlere hizmet etmesini eleştirdim’ demiştir. Savcı ise, ‘Hayır, sen Cumhurbaşkanı’nı eleştirdin’ yanıtını veriyor. Bu, akıl almaz bir durum. Bu ülkede herhangi birine yönelik ‘Gebersin’ denildiğinde, akla gelen tek ismin Tayyip Erdoğan olacağını varsaymak nasıl bir zihniyetin ürünüdür? Eğer gerçekten böyle düşünüyorlarsa, o zaman savcıların ve hakimlerin Cumhurbaşkanlığına hakaretten yargılanması gerekir. Yok eğer, ‘Bu ülkede Netanyahu’ya bile laf söyletmem’ diyorlarsa, Allah belalarını versin. Savcı adeta, ‘Bu ülkede sevilmeyen tek kişi mutlaka Tayyip Erdoğan’dır’ demektedir. Oysa Tayyip Erdoğan dışında da sevilmeyen insanlar olabilir. Herkes yalnızca Tayyip Erdoğan’ı sevmemek mecburiyetinde değildir.”

“HALKIN HİÇ İNANMADIĞI, KANITSIZ SÜREÇLER TÜM HIZIYLA SÜRÜYOR”

CHP’li belediyelere karşı yürütülen operasyonlara da değinen Baş, bu operasyonların dayanağı olarak sunulan gizli tanık ifadelerinin ve MASAK raporlarının kamuoyu nezdinde hiçbir inandırıcılığının kalmadığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

“Aynı zihniyet, Antalya ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanlarını tutukladı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı zaten cezaevinde, İzmir’in eski belediye başkanını da hapse attı. Adıyaman Belediye Başkanı’na verilen ev hapsi cezasının anlamı nedir? ‘Seni tutuklayamıyorum ama halka hizmet vermeni engellemek istiyorum. Sokağa çıkmayacak, başkanlık görevini yapamayacaksın.’ Halka yönelik bu hasmane tutum sürüyor. Bunun tek bir sebebi var; o da son yerel seçimlerde ortaya çıkan ve halkın iradesini iktidar yerine muhalefetten yana kullanmasıdır. Kamuoyunun zerre kadar inanmadığı ve delillendirilemeyen bu süreçler tam gaz devam etmektedir.

Son olarak, adeta başsavcılığın gayriresmi yayın organı haline gelmiş ‘Son TV’ isimli bir mecrada, MASAK raporu için ‘Raporda imzası bulunan kişi’ şeklinde bir ifade yer aldı: 976 sicil numaralı bir Hazine ve Maliye Uzman Yardımcısı. Anlaşılan o ki, bu rapora imza atacak başka kimseyi bulamamışlar ve şimdi ismi dahi belirtilmeyen bir uzman yardımcısı üzerinden operasyonu sürdürüyorlar. Belli ki MASAK Başkanı bile kendi kurumunun hazırladığı rapora inanmıyor ama birini bulup imzalatıyorlar. Bunu da toplumu ikna etmek amacıyla kullanmaya çalışıyorlar. Bu ülkede tırnağımın ucu kadar bağımsız ve tarafsız bir yargı olsaydı, şu an o adliyelerin bu iktidar ve çevresindeki gerçek suçlularla dolu olması gerekirdi.”

Baş, konuşmasında 2023 milletvekili genel seçimlerinde CHP listesinden Antalya Milletvekili seçildikten sonra Gelecek Partisi’nden istifa edip AKP’ye katılan Serap Yazıcı Özbudun’un Anayasa Komisyonu Başkanı yapılmasını da eleştiri konusu yaptı.

CHP’li milletvekilleri hakkındaki dokunulmazlıkların kaldırılması talebiyle hazırlanan fezlekelerin altında Özbudun’un imzasının bulunmasına dikkat çeken Baş, şunları söyledi:

“Son zamanlarda CHP’li milletvekillerine yönelik jet hızıyla fezlekeler hazırlanıyor. Bu fezlekelerden birinin altında, geçen seçimlerde CHP listelerinden Antalya milletvekili seçilen, ancak şimdi AKP saflarına geçerek bunun karşılığında Anayasa Komisyonu Başkanı yapılan kişinin imzası var. TİP olarak 2023 seçimlerinde emekçilerin bu Meclis’te temsil edilmesi için özel bir gayret göstermiştik. Antalya’da bir turizm emekçisi olan Yunus Başaran’ı birinci sıradan, Barış Atay’ı ise ikinci sıradan aday yapmıştık.

Tüm seçim süreci boyunca ‘TİP’e atılan oylar boşa gider’ şeklinde bir kampanya yürütüldü. Buradaki amaç Serap Hanım’ı Meclis’e taşımaktı. Görüyoruz ki bir defa daha haklı çıktık. Kendisinin ‘Anayasa ayaklar altına alınmış’ şeklinde açıklamaları mevcut. Anayasa’yı ayaklar altına aldığını öne sürdüğünüz bir çoğunluk grubunun görevlendirmesiyle Anayasa Komisyonu Başkanlığı yapıyorsunuz. Sonra da çıkıp ‘Bana haksızlık ediliyor’ diye konuşuyorsunuz.”

“EN YANDAŞ SENDİKALARDA DAHİ İŞÇİNİN SABRI TAŞTIĞI İÇİN EYLEM KARARLARI ALINIYOR”

Liyakatsiz yönetimin ekonomiyi de olumsuz etkilediğini vurgulayan Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu tablonun bir sonucu olarak, siz yalnızca eşinizi, dostunuzu, akrabanızı ve çevrenizi beslemeye odaklandığınız ve her şeyi en iyi kendinizin bildiğini düşündüğünüz için enflasyon kontrolden çıkıyor. Enflasyonun yükselmesinin zararı size dokunmuyor. Bu yükü sabit ücretle geçinen işçi, emekçi, emekli ve memur çekiyor. Artık rakamları telaffuz etmekten yorulduk, özetle ifade ediyorum: açız, evet aç. İnsanlar ev kiralarını, faturalarını, yol masraflarını karşılayamıyor; pazara, markete gidemiyor, alışveriş yapamaz hale geldi.

İnsanlar, çocuğunu pazara götürmekten utanır duruma geldi. Çocuğunun istediklerini alamayacağını bildiği için onu evde bırakıp pazara tek başına gidiyor. Yarattığınız ülkeye bir bakın! 25 yıldır yönettiğiniz bu ülkede, işçi sınıfını kontrol altında tutmak için kurduğunuz yandaş sendikalar bile artık işçilerin öfkesini bastıramıyor. Bizim ‘en sarı sendika’ olarak tanımladığımız sendikalarda bile işçinin sabrı taştığı ve baskı kurduğu için yönetimler eylem kararları almak mecburiyetinde kalıyor. Hem HAK-İŞ’in hem de TÜRK-İŞ’in sessizliğini eleştirsem de, tüm eleştirilerimize rağmen ortaya koyacakları her türlü eylemin yanında, arkasında olacağız ve görev nerede düşerse işçi arkadaşlarımızla omuz omuza mücadele edeceğiz.”

SÖZCÜ TV’NİN KARARTILMASI

Baş, SZC TV ekranlarının dün akşam itibarıyla RTÜK tarafından karartılmasına da değinerek, “Bu, Saray rejiminin utanç verici, kapkara bir kararıdır. Hukuksuzluk siciline yeni bir sayfa eklenmiştir. Bunlara karar demek doğru değil; bunlar sarayın fermanları ve çaresizlik feryatlarıdır. Bu kararları uygulamak için de birtakım memurlar görevlendiriyorlar. Bu iktidarın gizlemek istediği, gösterilmesini istemediği ne kadar gerçek varsa; tüm yalanları, hırsızlıkları, dolandırıcılıkları, yandaş kayırmacılıklarını ve düşmanca politikalarını elimizden geldiğince ifşa etmeyi sürdüreceğiz. Bu kararların altında imzası olan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in, Halkbank’ın kasıtlı olarak zarara uğratıldığı dönemde yönetim kurulu başkanı olduğunu önümüzdeki günlerde tüm detaylarıyla açıklayacağız. Halkbank’ın içinin nasıl boşaltıldığını ve AKP’lilerin bu yolla nasıl zengin edildiğini anlatacağız” şeklinde konuştu.

Exit mobile version