Terör örgütü PKK’nin sembolik bir grupla silahları bırakacağına yönelik beklentilerin ortasında, İmralı’dan terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’a ait yeni bir videolu mesaj servis edildi. Mesaj, örgüte yakınlığıyla bilinen haber ajansı ANF tarafından kamuoyuna duyuruldu.
**”YAŞANAN GELİŞMELER ACİLİYETİ DOĞRULUYOR”**
Mesajında Öcalan şu değerlendirmelerde bulundu:
“Değerli yoldaşlar,
Komünalist hareketimizin ulaştığı mevcut aşamayı, karşılaşılan somut durumu, sorunları ve çözüm önerilerini kapsayan bir mektupla bir kez daha açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar sunmayı sizlere karşı ahlaki bir vazife olarak görüyorum.
27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na olan bağlılığımı sürdürmekteyim. PKK’nin 12. Fesih Kongresi ile bu çağrıya kapsamlı ve doğru bir içerikle olumlu bir yanıt vermeniz, tarafımdan tarihi bir karşılık olarak görülmektedir. Ulaşılan bu nokta son derece kıymetli ve tarihi bir niteliktedir. Bu süreçte köprü görevi gören yoldaşların gösterdiği çaba da aynı derecede değerli ve takdire şayandır.
Tüm bu gelişmelerin bir sonucu olarak, tarihi bir dönüşüm olarak nitelendirilmesi gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifestonun, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunun yerini başarıyla alacak kapasitede olduğuna inanıyorum. Sadece Kürt toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplumlar için de tarihsel bir toplumsal içerik barındırdığından şüphe duymuyorum.
**”İMRALI’DA YÜRÜTTÜĞÜM GÖRÜŞMELER…”**
Bütün bu ilerlemelerin İmralı’da yürüttüğüm görüşmeler neticesinde kaydedildiğini açıkça ifade etmeliyim. Görüşmelerin tamamen özgür irade temelinde gerçekleşmesine azami derecede özen gösterilmiştir.
Gelinen bu aşama, yeni adımlarla uygulamaya geçilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu aşamanın ve atılması gereken adımların tarihi bir öneme sahip olduğunun özellikle belirtilmesi, kavranması ve gereklerine sadık kalınması, ilerleme kaydedilmesi bakımından kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Varlığın inkârı üzerine kurulu ve ayrı bir devlet kurmayı amaçlayan PKK hareketi ile bu hareketin dayandığı ulusal kurtuluş savaşı stratejisine son verilmiştir. Varlık artık tanınmıştır, bu nedenle temel amaç hasıl olmuştur. Miadını doldurması bu anlama gelmektedir. Bunun dışındaki her şey aşırı bir tekrar ve bir çıkmaz olarak görülmüştür. Bu çerçevede kapsamlı eleştiri ve öz eleştiri süreci devam edecektir.
Siyasetin boşluk kabul etmeyeceği ilkesinden hareketle, ortaya çıkan bu boşluk, ‘Barış ve Demokratik Toplum’ başlıklı program, ‘demokratik siyaset’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül bir hukuk anlayışıyla doldurulmalıdır. Tarihsel öneme sahip ve kaderi belirleyecek bir süreçten söz ediyoruz.
Genel süreç olarak silahların gönüllü bir şekilde bırakılması ve TBMM bünyesinde yetkili ve yasa ile kurulması öngörülen kapsamlı bir komisyonun çalışması büyük önem taşımaktadır. ‘Önce sen-ben’ şeklindeki kısır mantığa düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyet gösterilmesi bir zorunluluktur. Atılan adımların boşa gitmeyeceğini biliyor, samimiyeti görüyor ve buna güveniyorum.
**”BU BİR KAYIP DEĞİLDİR”**
Bu nedenle, daha pratik ve somut, kilit açıcı adımlara geçilmeye gayret edilmektedir. Benim tarafımdan öne sürülen başlıca tezler şunlardır:
Herkesin üzerine düşen görevi yapmasıyla Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşmak, pozitif entegrasyon odaklı bir perspektifle mümkündür. Anlatılanların tamamından çıkan netice şudur: PKK, ulus devletçi bir hedeften feragat etmiş, bu temel hedeften vazgeçmesiyle birlikte ana savaş stratejisini de terk ederek varlığını sonlandırmıştır. Ulaşılan bu tarihi noktanın daha da ileri taşınması beklenmektedir.
Silahların, hem TBMM ve komisyon için bir anlam ifade edecek hem de kamuoyundaki şüpheleri ortadan kaldıracak ve sözümüzün gereğini yerine getirecek biçimde, ilgili çevrelere ve kamuoyuna açık olarak bırakılmasını temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının tesis edilmesi, süreci ileriye taşıyacaktır. Bu, yürütülen silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllü bir geçiştir. Bu durum bir kayıp değil, aksine tarihi bir kazanım olarak ele alınmalıdır. Silah bırakma konusundaki detaylar belirlenerek hızla hayata geçirilecektir.
**”ÖZGÜR KALMA DURUMUMA GELİNCE…”**
Meclis çatısı altında faaliyet gösteren DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir.
Bu arada, tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir koşul olarak belirtilen benim özgür kalma durumuma gelince; bildiğiniz gibi ben kendi özgürlüğümü asla bireysel bir mesele olarak ele almadım. Felsefi açıdan da bireyin özgürlüğü toplumdan soyutlanamaz. Birey ne kadar özgürleşirse toplum da o kadar özgürleşir; toplum ne kadar özgürleşirse birey de o kadar özgür olabilir. Bu eğilimin gerekliliklerine bağlı kalınacağı açıktır.
Ben silahın gücüne değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizleri de bu ilkeyi uygulamaya çağırıyorum.
Son günlerde bölgede meydana gelen gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın ne denli önemli ve acil olduğunu net bir şekilde teyit etmektedir.
Sürece dair her türlü eleştiri, öneri ve katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmek isterim. Bu tartışmaların tüm ülke, bölge ve küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik aşamaya taşıyacağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair son derece iyimser, hazır, arzulu ve coşkulu olduğumu ifade ederim.
Önümüzdeki dönem için çağrım, kongre kararları ve en son bu metinde dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda sorumluluk üstlenmemiz ve başarı temelinde ilerlemeler sağlamamızdır.
Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.
19 Haziran 2025
Abdullah Öcalan”