Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 2025 15:34
Kozmoloji alanında uzun süredir devam eden ve evrenin genişleme hızına dair kafa karıştırıcı bir tutarsızlık olan “Hubble gerilimi”, yeni ve çarpıcı bir teoriyle nihayet bir izah bulabilir. Araştırmacılar, galaksimiz Samanyolu’nun devasa bir “kozmik boşluk” içerisinde konumlanmış olabileceği fikrini değerlendiriyor.
Modern kozmolojinin temel anlaşmazlık konularından biri, evrenin genişleme oranını ifade eden “Hubble sabiti”dir. Sorun, farklı gözlem metotlarının çelişkili sonuçlar vermesinden kaynaklanıyor. Erken evren ve uzak galaksilere dayalı hesaplamalar, genişleme hızını saniyede yaklaşık 67 kilometre olarak belirlerken, daha yakın gök cisimlerinin gözlemleri bu değeri saniyede 73 kilometreye çıkarıyor. Bu istatistiksel uyuşmazlık, kozmologları uzun zamandır farklı kamplara ayırmıştır.
Sciencealert’ın aktardığına göre, bu çelişkiyi açıklamak üzere İngiltere’deki Portsmouth Üniversitesi’nden kozmolog Indranil Banik ve ekibi yeni bir hipotez ortaya attı. Bu hipoteze göre, Samanyolu Galaksisi’nin içinde bulunduğu kozmik mahalle, evrenin genel ortalamasına kıyasla daha düşük yoğunluklu bir alanda, yani bir “boşluk” içinde olabilir.
**KOZMİK BOŞLUK NEDİR?**
Evren, maddenin homojen bir biçimde dağıldığı bir yer değildir; galaksiler devasa kümeler halinde toplanma eğilimindeyken, bu kümelerin arasında madde yoğunluğunun çok daha az olduğu geniş alanlar, yani boşluklar mevcuttur. Söz konusu yeni çalışma, Samanyolu’nun tam da bu tür bir boşluğun merkezine yakın bir yerde bulunabileceğini iddia ediyor.
Araştırmacıların hesaplamalarına göre, bu potansiyel boşluk yaklaşık 2 milyar ışık yılı çapında olabilir ve etrafındaki uzaya kıyasla %20 daha düşük bir yoğunluğa sahiptir. Bu denli düşük yoğunluklu bir ortam, yerel gökadaların bizden gerçekte olduğundan daha süratli uzaklaşıyormuş gibi algılanmasına yol açarak, Hubble sabiti ölçümlerinin yapay olarak daha yüksek çıkmasına neden olabilir.
Bu boşluk hipotezini sınamak amacıyla araştırmacılar, “baryon akustik salınımlar” (BAO) olarak bilinen kozmik yapılara odaklandı. Evrenin başlangıcında meydana gelen ve günümüzde milyarlarca ışık yılına yayılan halkalar halinde gözlemlenen bu yapılar, adeta “donmuş ses dalgalarına” benzetilebilir. Indranil Banik ve ekibinin son 20 yıllık BAO verileri üzerinde yaptığı analizler, bu kozmik halkaların şekillerinde standart kozmolojik modelle çelişen küçük bir anomali ortaya çıkardı. Tespit edilen bu sapma, tam da Samanyolu’nun bulunduğu bölgedeki bir kozmik boşluğun yaratacağı etkiyle uyumlu bir çarpıklık sergiliyordu.
**SORUN ÇÖZÜLEBİLECEK Mİ?**
Modelin getirdiği en çarpıcı sonuçlardan biri, Hubble gerilimini istatistiksel olarak 3.3 sigma gibi anlamlı bir seviyeden, 1.1-1.4 sigma gibi çok daha kabul edilebilir bir aralığa çekmesidir. Bu durum, istatistiksel açıdan kayda değer bir gelişmeye işaret ediyor. Dahası, yapılan analizler, bu boşluk modelinin, standart (boşluksuz) modele göre 100 milyon kat daha muhtemel olduğunu gösterdi. Böylece, Hubble sabitindeki tutarsızlık bu yeni yaklaşımla birlikte önemli ölçüde hafiflemiş oldu.
Araştırma ekibinin gelecek adımı, bu teoriyi daha ileri düzeyde doğrulamak olacak. Bu amaçla, yerel evrenimizdeki gök cisimleri üzerinde yapılacak daha hassas gözlemlerle, öne sürülen bu devasa boşluğun varlığının kesin olarak kanıtlanması hedefleniyor.