Suriye’nin başkenti Şam, terör örgütü YPG/SDG’nin sözde liderleri ile Suriye hükümet temsilcileri arasında gerçekleşen önemli bir toplantıya ev sahipliği yapıyor. Bu müzakerenin temel amacı, Mart 2025 tarihli “Şara-Abdi Anlaşması”nın hayata geçirilme sürecini belirlemek olup, anlaşma taraflar arasında siyasi ve askeri birleşmeyi içeriyor.
Görüşmede yer alan kilit isimler arasında, YPG/SDG’nin siyasi kolu olarak bilinen Suriye Demokratik Konseyi’nin Eşbaşkanı İlham Ahmed, YPG/SDG’nin sözde komutanı Mazlum Abdi ve PYD’nin sözde yöneticisi Foza Yusif bulunuyor. Müzakerelere ayrıca Suriye’nin geçici lideri Ahmed el-Şara ile birlikte ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve Fransa’nın Suriye Özel Temsilcisi Jean-Baptiste Febvre de katılım sağlıyor.
ANLAŞMADA REVİZYON TALEPLERİ GÜNDEMDE
Suriye’deki kaynaklardan edinilen bilgilere göre, YPG/SDG tarafından iletilen talepler çerçevesinde ve Washington’un onayıyla anlaşmanın bazı maddelerinde değişiklikler yapılması öngörülüyor. Müzakerelerde özellikle, uygulama takvimi ve YPG/SDG’nin isteklerine yönelik anayasal teminatlar gibi konulara odaklanılıyor.
Suriye medyasında yer alan haberlere göre, müzakereleri yakından takip eden bir kaynak, Fransa’nın sürece ABD ile birlikte resmen katılacağını ifade etti. Bu gelişmeyle birlikte Fransa, anlaşmanın tatbik edilmesinde garantör bir devlet statüsü üstlenecek ve bu sayede sahada yaşanabilecek potansiyel gerginliklerin engellenmesi hedefleniyor.
ANLAŞMANIN TEMEL ÇERÇEVESİ
Ahmed el-Şara ile Mazlum Abdi’nin 10 Mart 2025’te imzaladığı mutabakat, Suriye’nin doğu ve kuzeydoğu bölgelerindeki bütün sivil ve askeri yapıların, ülkenin devlet mekanizmasına dahil edilmesini temel alıyor.
Mutabakata göre;
* Sınır geçişleri, havaalanları ve petrol ile doğal gaz kaynakları Şam hükümetinin kontrolüne devrediliyor.
* YPG/SDG, “Suriye devletinin ayrılmaz bir bileşeni” olarak kabul ediliyor.
* Kürt nüfusun anayasal haklarının teminat altına alınacağı taahhüt ediliyor.
* Bölücülüğü teşvik eden her türlü çağrı, nefret içerikli söylemler ve toplumsal huzursuzluk yaratma çabaları kesin bir dille reddediliyor.
Bu mutabakatın hayata geçirilmesi durumunda, Suriye’nin en çalkantılı bölgelerinden sayılan kuzeydoğu kesiminde, yeni bir merkezi yönetim modeline geçilmesi planlanıyor.
Bu süreçle birlikte, Suriye’deki iç savaş sonrası tartışılan federalizm veya özerklik gibi taleplerin, anayasal güvencelerle desteklenen bir entegrasyon modeliyle ikame edilmesi bekleniyor.
Meydana gelen bu yeni durum, hem bölgesel güçler hem de uluslararası kamuoyu tarafından yakından izlenmektedir. Sürecin gelecekteki gidişatı için özellikle Türkiye’nin sergileyeceği tutum, belirleyici bir faktör olarak görülüyor.