Slovakya, Rusya’nın Ukrayna işgaline yanıt olarak Avrupa Birliği tarafından hazırlanan yeni yaptırım paketini engelleme kararını sürdüreceğini Çarşamba günü teyit etti. Euronews’e konuşan diplomatlar, Bratislava’nın bu tutumundan şimdilik vazgeçmediğini belirtti.
Söz konusu yaptırımlar, Kuzey Akım boru hatları da dahil olmak üzere Rusya’nın finans ve enerji sektörlerini amaçlıyor. Gündemdeki bir diğer konu ise Rus ham petrolüne yönelik fiyat tavanının düşürülmesi; fakat Beyaz Saray’ın bu adıma sıcak bakmaması nedeniyle başarılı olma ihtimali belirsizliğini koruyor.
Bu diplomatik kriz, Moskova’nın Ukrayna kentlerine yönelik füze ve insansız hava aracı saldırılarını rekor seviyeye çıkardığı bir döneme denk geliyor. Bu durum, AB üyeleri üzerinde Kremlin’in yoğun savaş gücüne karşı daha kararlı önlemler alınması yönünde bir beklenti yaratmıştı.
Fakat Slovakya’nın yaptırımlara karşı çıkışının temelinde, yaptırımların kendisinden çok farklı bir neden yatıyor. Bratislava, asıl olarak, Rus fosil yakıtlarının 2027 sonuna kadar tamamen terk edilmesini hedefleyen AB planına itiraz ediyor.
Mayıs ayında Avrupa Komisyonu tarafından duyurulan ve Haziran’da yasa tasarısı haline getirilen bu yol haritası, kısa ve uzun dönemli gaz anlaşmaları için aşamalı yasaklar getiriyordu. Karayla çevrili bir devlet olan Slovakya ise planın enerji güvenliğini riske atacağını, rekabetçiliğini düşüreceğini ve tüketici fiyatlarında artışa neden olacağını ileri sürerek bu tasarıya sert bir şekilde muhalefet etti.
Rus yakıtlarını terk etme planının kabulü için nitelikli çoğunluk yeterli olurken, yaptırımların hayata geçmesi için oybirliği şartı aranıyor. Bu durumu bir pazarlık kozu olarak kullanan Bratislava, yaptırım vetosu aracılığıyla Brüksel’den imtiyaz elde etmeyi amaçlıyor.
Geçen ayki AB zirvesi sırasında Slovakya Başbakanı Robert Fico, yayımladığı bir video mesajla Avrupa Komisyonu’ndan finansal bir telafi talebinde bulundu, fakat net bir miktar ifade etmedi. Fico, “Bu öneri bir uzlaşma olmaksızın uygulanırsa, bundan hasar alırız. Kayıplarımızın telafi edileceği konusunda Avrupa Komisyonu ile bir mutabakata varmamız elzemdir,” şeklinde konuştu.
Fico ayrıca, 2034’e kadar süren uzun vadeli gaz anlaşmasının feshedilmesi durumunda ülkesinin Gazprom tarafından 16 ila 20 milyar euro arasında bir tazminat davasıyla yüzleşebileceğini belirtti. Buna karşılık Komisyon, gaz ithalatına getirilecek yasakların yasal olarak ‘mücbir sebep’ teşkil edeceğini ve bu sayede hükümetleri bu tür davalardan muaf tutacağını öne sürüyor.
**Brüksel ve Bratislava Arasındaki Yoğun Diplomatik Trafik**
Fico’nun bu resti, Brüksel ve Bratislava arasındaki diplomatik temasları yoğunlaştırdı. Bu kapsamda, geçen hafta Avrupa Komisyonu’ndan bir uzman heyet Slovakya’yı ziyaret etti. Heyet, hükümet yetkilileri, sanayi ve enerji sektörü temsilcileriyle bir araya gelerek ülkenin enerji arzını çeşitlendirme seçeneklerini, komşu devletlerle olan bağlantıları kuvvetlendirme imkanlarını ve fiyat dalgalanmalarını hafifletme stratejilerini masaya yatırdı.
Toplantının ardından Slovakya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Denisa Saková, bunu “bir çözüm bulma yolunda atılmış mühim bir adım” olarak değerlendirdi ve Komisyon ile yapıcı bir diyalog içinde kalacaklarını taahhüt etti.
Buna rağmen, henüz iki taraftan da bir uzlaşmaya varıldığına dair resmi bir duyuru gelmedi, bu da mevcut belirsizliğin devam ettiğini gösteriyor. Fico’nun finansal telafi isteğinin geçerliliğini koruyup korumadığı ve görüşmelerdeki ağırlığı belirsizliğini korurken, AB’nin zaten gergin olan bütçesi, bu gibi beklenmedik talepleri karşılamak için çok az esneklik sunuyor.
Bu mali tabloyu göz önünde bulunduran Brüksel, şimdiye dek yeni bir finansal yardım taahhüdünde bulunmaktan imtina etti. Avrupa Komisyonu’nun Enerjiden Sorumlu Üyesi Dan Jørgensen, geçen hafta Danimarka’nın Aarhus şehrinde yaptığı bir konuşmada durumu özetledi: “Yeni sübvansiyonlar gibi somut mali yardımlar konusunda bir pazarlık yürütmüyoruz. Fakat Slovakya’nın petrol ve gaz arzının stabil kalmasını sağlamak için her türlü desteği sağlıyoruz.”
Jørgensen, “Slovakya’nın kaygılarını anlıyorum ve yardım etmek için elimizden geleni yapıyoruz” diyerek, komşu ülkelerle işbirliği yaparak hem tedarik güvenliğinin sağlanabileceğini hem de fiyatların makul seviyelerde tutulabileceğini ekledi.
Tüm bu gelişmelere rağmen diplomatlar, yakın gelecekte bir fikir birliğine varılabileceği konusunda umutlarını koruyor. Salı günü gerçekleştirilecek dışişleri bakanları toplantısı öncesinde, Cuma günü büyükelçilerin tekrar bir araya gelmesi planlanıyor. Bu görüşmelerin bir çözüm yolu bulmada kritik olması bekleniyor.