Kaynak: Washington Post via Getty Images
6 Ekim 2023
Güncelleme 52 dakika önce
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ı uzun süredir arzuladığı bilinen Nobel Barış Ödülü için aday gösterdiğini duyurdu.
Netanyahu, ödül komitesine ilettiği ve bir kopyasını Trump’a sunduğu mektupta, “Kendisi halihazırda pek çok ülke ve bölgede barışın tesis edilmesine öncülük ediyor” ifadelerini kullandı.
Bu görüşünde Netanyahu’nun tek başına olmadığı söylenebilir. Nitekim Pakistan da Haziran ayında, Trump’ın Mayıs’ta Hindistan ile Pakistan arasındaki ateşkes görüşmelerine olan katkısını sebep göstererek kendisini bu ödüle aday gösterme niyetini belirtmişti.
Fakat bu teklif, ertesi gün ABD’nin komşu ülke İran’daki nükleer tesislere yönelik bir bombardıman gerçekleştirmesinin ardından sosyal medyada yoğun eleştirilerin hedefi oldu.
Gezegenin en saygın ödülleri arasında yer alan Nobel Barış Ödülü, İsveçli bilim insanı, sanayici ve filantrop Alfred Nobel tarafından kurulan altı ödülden biridir. Ödülün sahibi, Norveç parlamentosu tarafından atanan beş üyeli bir komite tarafından seçilmektedir.
Trump’ın bu ödülü kazanması durumunda pek çok kişinin bu karara katılmayacağı aşikardır. Ancak barış ödülü, politik doğası gereği diğer beş daldaki ödüllere kıyasla her zaman çok daha fazla tartışmaya sahne olmuştur.
Aşağıda, kimisi ödülü aldığı anda kimisi ise yıllar sonra tartışmalara neden olan altı ödül sahibi ile listede göze çarpan önemli bir eksiklik incelenmektedir.
**Barack Obama**
Kaynak: Getty Images
2009 yılında dönemin ABD Başkanı Barack Obama’nın ödüle layık görülmesi, Obama’nın kendisi de dahil olmak üzere birçok insanı hayrete düşürdü.
Obama, 2020’de yayımlanan anı kitabında bu haberi aldığındaki ilk reaksiyonunun “Ne için?” sorusu olduğunu belirtmiştir.
Ödülün, henüz dokuz aydır başkanlık koltuğunda oturan birine verilmesi, kamuoyunda erken bir karar olarak değerlendirildi. Hatta Obama’nın göreve başlamasının üzerinden sadece 12 gün geçmişken adaylık süresinin sona ermiş olması bu görüşü güçlendiriyordu.
Nobel Enstitüsü’nün eski direktörü Geir Lundestad, 2015’te BBC’ye verdiği bir demeçte, ödül komitesinin bu kararından dolayı sonradan bir pişmanlık duyduğunu ima etmiştir.
Ayrıca, Obama’nın başkanlık yaptığı iki dönem boyunca Amerikan kuvvetlerinin Afganistan, Irak ve Suriye’deki askeri operasyonlara katıldığı da bir gerçektir.
**Yaser Arafat**
Kaynak: Getty Images
1994 yılında Filistin lideri Yaser Arafat, İsrail-Filistin çatışmasını sona erdireceği umulan Oslo Barış Anlaşması’nı imzalamadaki rolleri sebebiyle İsrail Başbakanı İzak Rabin ve Dışişleri Bakanı Şimon Peres ile birlikte bu ödüle layık görüldü.
Ancak, geçmişinde silahlı bir mücadele geçmişi olan bir isme barış ödülünün verilmesi, hem İsrail içinde hem de uluslararası alanda büyük bir polemik başlattı.
Arafat’ın adaylığı Nobel Komitesi’ni dahi bölmüş, Norveçli siyasetçi ve komite üyesi Kare Kristiansen bu kararı protesto ederek görevinden istifa etmişti.
**Aung San Suu Kyi**
Kaynak: Getty Images
1991’de Myanmar’daki askeri cunta rejimine karşı yürüttüğü şiddet içermeyen direniş sayesinde Myanmarlı siyasetçi Aung San Suu Kyi ödüle layık görüldü.
Ne var ki, yaklaşık 20 yıl sonra, Birleşmiş Milletler’in soykırım olarak tanımladığı Arakanlı Müslümanlara yönelik katliamlar ve ağır insan hakları ihlalleri karşısındaki tutumu sebebiyle yoğun eleştirilerin hedefi haline geldi.
Ödülün kendisinden geri alınmasına yönelik pek çok talep olmasına rağmen, Nobel Ödülleri’nin yönetmeliği bu tür bir uygulamaya olanak tanımamaktadır.
**Abiy Ahmed**
Kaynak: Getty Images
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, komşu ülke Eritre ile on yıllardır devam eden sınır anlaşmazlığını çözmedeki çabaları dolayısıyla ödülü aldı.
Ancak bu kararın doğruluğu, sadece birkaç ay sonra Ahmed’in ülkenin kuzeyindeki Tigray bölgesine askeri müdahale emri vermesiyle sorgulanır hale geldi. Binlerce insanın hayatını kaybettiği bu çatışma, uluslararası toplum tarafından eleştirildi ve Birleşmiş Milletler tarafından “içler acısı bir felaket” olarak tanımlandı.
**Wangari Maathai**
Kaynak: Getty Images
2004 yılında Kenyalı aktivist Wangari Maathai, “sürdürülebilir kalkınma, demokrasi ve barışa yaptığı katkılardan” ötürü bu ödülü alan ilk Afrikalı kadın unvanını kazandı.
Ancak, ilerleyen dönemlerde HIV ve AIDS konusundaki görüşleri ciddi tartışmalara yol açtı. Maathai, HIV’in siyahi nüfusu hedef alan, özel olarak geliştirilmiş bir biyolojik silah olduğu yönünde, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan iddialarda bulunmuştu.
**Henry Kissinger**
Kaynak: Getty Images
1973’te ödülün dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’a verilmesi, en büyük tartışmalardan birini ateşledi. Kissinger’ın, Kamboçya’daki gizli bombalamalar ve Güney Amerika’daki ölümcül askeri cuntalara verilen destek gibi ABD dış politikasının en karanlık sayfalarında payı olması, bu karara yönelik eleştirileri artırdı.
Ödül, Vietnam Savaşı’nı sonlandıran ateşkes anlaşmasındaki rolü sebebiyle Kissinger’a ve Kuzey Vietnamlı mevkidaşı Le Duc Tho’ya ortaklaşa verilmişti.
Ancak Le Duc Tho ödülü kabul etmeyi reddederken, Nobel Ödül Komitesi’nin iki üyesi Kissinger’ın seçilmesini protesto ederek istifalarını sundu. Hatta Amerikan New York Times gazetesi, bu olayı “Nobel Savaş Ödülü” olarak manşetine taşıdı.
**Ödüle Layık Görülmeyen Gandhi**
Kaynak: Getty Images
Nobel Barış Ödülü’nün tarihi, sadece tartışmalı kazananlarla değil, aynı zamanda ödüle layık görülmeyen önemli isimlerle de dikkat çekicidir.
Bu bağlamda akla gelen ilk ve en çarpıcı örnek şüphesiz Mahatma Gandhi’dir. 20. yüzyılın pasif direniş hareketinin sembolü olan Hint lider, defalarca aday gösterilmesine rağmen bu onura hiçbir zaman erişemedi.
Nitekim, 2006 yılında Nobel Komitesi başkanı olan Norveçli tarihçi Geir Lundestad da Gandhi’nin bu listedeki en bariz eksiklik olduğunu ifade etmiştir.