Türkiye’nin Eleştirilerin Odağındaki İlk İklim Yasası Resmen Yürürlükte

By&nbspEuronews
Yayınlanma Tarihi
09/07/2025 – 8:15 GMT+2

REKLAM

Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele ve adaptasyon süreçlerini düzenleyen ilk İklim Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilmesinin ardından çarşamba günü Resmi Gazete’de yayımlanarak resmen yürürlüğe girdi. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) tarafından hazırlanan kanun teklifi, 2 Temmuz’da TBMM Genel Kurulu’nda onaylanarak yasalaşmıştı.

Söz konusu tartışmalı yasa; sera gazı salınımlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum eylemleri, planlama ve uygulama araçları, gelirler, izin ve denetim mekanizmaları ile bunlara ilişkin yasal ve kurumsal çerçevenin usul ve esaslarını kapsıyor. Kanun metninde, “İklim Adaleti”, “İklim Finansmanı”, “Net Sıfır Emisyon”, “Adil geçiş”, “Birincil piyasa”, “Karbon Kredisi”, “Denkleştirme”, “Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)”, “Gömülü sera gazı emisyonları” ve “Gönüllü karbon piyasaları” gibi 39 farklı terimin tanımı yapılıyor. Yasaya göre, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler, kamu yararı doğrultusunda alınacak önlemlere ve düzenlemelere zamanında uymak ve bunları uygulamakla sorumlu tutulacak.

Fakat düzenleme, muhalefet partileri tarafından “doğa katliamına yasal zemin” ve “ticaret yasası” olarak nitelendirilerek sert bir şekilde eleştiriliyor.

**Muhalefet: ‘İsmi İklim, Kapsamı Ticaret’**

Kanun teklifi, muhalefet partileri ve iklim örgütlerinin “ticari kaygılarla hazırlandığı” yönündeki eleştirileriyle gündemde. Özellikle küçük ölçekli işletmelere getireceği öngörülen mali külfet ve iklim derneklerinin hazırlık sürecine dahil edilmemesi, tartışmaların merkezinde yer alıyor.

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, konuya ilişkin eleştirisini, “Ülkemizin gerçekten bir iklim kanununa ihtiyacı var; ancak bu, üniversitelerin, çevre örgütlerinin ve yerel yönetimlerin ortak aklıyla hazırlanmış bir yasa olmalıydı. Bu sözde ‘İklim Kanunu’ ise yalnızca beş yandaş şirketin menfaati düşünülerek hazırlanmıştır,” sözleriyle dile getirdi. Başarır, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasayı kabul etmiyoruz!” diye ekledi.

Benzer bir tepki de Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan’dan geldi. Çalışkan, “İsmi ‘iklim’ olup içeriği tamamen ticaret olan; orman yangınları, zirai don ve kuraklık gibi temel sorunlara hiçbir çözüm getirmeyen; doğanın ve halkımızın değil, sermayenin çıkarlarına hizmet eden bu düzenlemeye karşı red oyu kullandık,” şeklinde konuştu.

TEMA Vakfı da X hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımla, “Bu süreçte kaybeden insan ve doğa olmuştur,” ifadelerini kullandı. Düzenlemeyi bir “İklim Kanunu” olarak kabul etmediklerini ve bununla yalnızca “emisyon ticaret sisteminin kurulduğunu” belirten vakıf, şu değerlendirmede bulundu: “Emisyonların azaltılması, fosil yakıtlardan kademeli çıkış, adil bir geçiş planı, uyum politikaları ve elde edilecek gelirlerin toplum yararına kullanılması gibi hayati konuları barındırmayan ve iklim krizine bütüncül bir bakış açısı sunmayan bu yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesini temenni ediyoruz.”

**Tartışmaların Merkezindeki Mekanizma: Karbon Ticareti Sistemi**

Kanundaki en çok tartışılan unsurlardan biri, emisyon ticareti mekanizmasının kurulmasını öngörmesidir. Bu sistem, uluslararası düzeyde karbon ticareti olarak adlandırılan bir döngünün temelini oluşturur.

Karbon kredileri, bir nevi “kirletme izni” olarak tanımlanabilir. Bir azaltım projesiyle, örneğin ağaçlandırma yaparak bir yutak alan oluşturmak veya güneş enerjisi yatırımıyla fosil yakıt kullanımını azaltmak suretiyle atmosferden bir ton karbondioksit eksilten projeler, bir karbon kredisi yaratmış kabul edilir. Bu projelerin ürettiği krediler, sera gazı emisyonları yüksek olan, yani çevreyi yoğun şekilde kirleten şirketler tarafından satın alınabilir. Bu yolla şirketlerin, yol açtıkları kirliliği belirli bir oranda “denkleştirdiği” varsayılır. Bu kredilerin ilk tasarlandığı dönemde, yol açtıkları kirliliği dengelemek isteyenlere etkili bir yöntem sunması ve aynı zamanda iklim dostu projelere finansal destek sağlaması hedeflenmişti. Ancak günümüzde, bu yöntemin dünyanın en büyük şirketlerinin gerçek anlamda emisyon azaltma sorumluluğundan kaçmak için bir araca dönüştüğüne dair ciddi eleştiriler mevcuttur. Başka bir deyişle, bazı şirketlerin iklim kriziyle mücadele ediyormuş gibi görünmek amacıyla bu kredileri kullandığı öne sürülmektedir.

**Türkiye’de Sistem Nasıl İşleyecek?**

İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından hayata geçirilmesi planlanan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) uyarınca, doğrudan sera gazı emisyonuna sebep olan faaliyetleri yürüten işletmelerin, bu faaliyetlerine devam edebilmek için İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan emisyon izni almaları şart koşulacak.

ETS kapsamına dahil edilen işletmeler, doğrulanan yıllık sera gazı emisyonu değerlerine denk gelecek miktarda yıllık ödeneği devlete sunacak. Ulusal ödenek planlarının detayları ise Resmi Gazete’de yayımlanarak kamuoyuna duyurulacak.

**İdari Para Cezaları Uygulanacak**

Kanun çerçevesinde yeni idari para cezaları da tanımlandı. BBC Türkçe’nin haberine göre, sera gazı emisyonlarının izlenmesine yönelik yasak veya sınırlamalara uymayarak, doğrulanmış sera gazı emisyonu raporunu belirtilen süre içinde sunmayanlara 500 bin liradan 5 milyon liraya kadar idari para cezası kesilecek. Ozon tabakasını incelten maddeler ve florlu sera gazlarına ilişkin mevzuatta belirtilen usul ve esaslara, yasaklara veya sınırlamalara aykırı hareket edenler de yine para cezasıyla karşı karşıya kalacak.