Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) tarafından paylaşılan bilgilere göre, geleneksel yöntemlerle yapılan konutların inşaat maliyetlerinde ciddi bir yükseliş kaydedildi. Mayıs ayı itibarıyla yıllık bazda yüzde 3,2’lik bir artış gözlemlenirken, aynı periyotta ülkedeki genel enflasyon oranı yüzde 2,1’de kaldı. Bu veriler, konut inşa etme masraflarının enflasyonun oldukça üzerinde bir hızla arttığını açıkça ortaya koyuyor.
Maliyet artışları yalnızca konut sektörüyle sınırlı kalmadı. Aynı zaman diliminde, ofis binalarının inşaat masrafları yüzde 3,5, ticari yapılarınki ise yüzde 3,4 oranında yükselme gösterdi. Yol yapım maliyetlerindeki yüzde 4,4’lük artış ise özellikle dikkat çekiciydi. Bu tablo, inşaat endüstrisinin tamamında yaygın bir maliyet baskısı olduğunu teyit ediyor.
Sektör uzmanları, yükselen maliyetlerin konut arzını tehlikeye attığı konusunda uyarılarda bulunuyor. Hamburg Ticaret Bankası Başekonomisti Cyrus de la Rubia, inşaat masraflarındaki devamlı artışın sektördeki dengeleri altüst ettiğini vurguladı. De la Rubia, yaptığı değerlendirmede, “Bu durum, hem inşaat sektörü hem de hükümet için olumsuz sonuçlar doğurabilir.” ifadelerini kullandı.
Almanya’nın yaklaşık 84 milyonluk nüfusu, konut talebini her yıl daha da artırarak piyasa üzerinde ciddi bir baskı unsuru haline geliyor. Mevcut konut arzının yetersiz kalmasının ardında yatan nedenler arasında yalnızca iç göç ve kentleşme eğilimleri değil, aynı zamanda ülkeye yönelen yoğun mülteci akını da bulunuyor. Bu bağlamda uzmanlar, konut piyasasını dengeye kavuşturmak amacıyla ülke genelinde acil olarak 700 bin yeni konut yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Kira artışlarının en şiddetli hissedildiği kentlerin başında başkent Berlin geliyor. Şehirde 2010 yılından bu yana kiralar yüzde 110’un üzerinde bir artış gösterdi ve yeni inşa edilen binalarda metrekare başına kira maliyeti 25 avro seviyesinin altına inmiyor. Nüfusun yarısının kirada oturduğu Almanya’da, özellikle büyük metropollerdeki aileler, gelirlerinin yarıdan fazlasını barınma ve ısınma masraflarına ayırmak zorunda kalıyor.
Bu ekonomik tablo, Almanya’daki sosyal dengesizliği ve gelir adaletsizliğini daha da kötüleştiriyor. Yükselen konut masrafları ve kiralar, zengin ile yoksul arasındaki makasın açılmasına neden olurken, bu durumun yansımaları konut piyasasında net bir biçimde görülüyor. Hükümetin sosyal konut projelerine yönelik yatırımlarını artırma girişimleri olsa da, piyasa üzerindeki mevcut baskının orta vadede hafifletilmesi pek olası görünmüyor.