Eğitimde Yeni Model Tartışması: ‘2+2 Sistemi Toplumsal Bir Felaket Olur’ Uyarısı

Lisedeki zorunlu eğitim süresini azaltmayı hedefleyen ‘2+2’ ve ‘3+1’ gibi yeni model önerileri, eğitim camiasında büyük bir tepkiyle karşılandı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in işgücü piyasası ihtiyaçlarını bahane ederek ortaya attığı bu sistem değişikliğini değerlendiren Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası (TÖBSEN) Genel Başkanı Deniz Ezer, durumu “Bu sistem sadece pedagojik bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir felaketin habercisidir” sözleriyle niteledi.

Cumhuriyet gazetesine demeç veren Ezer, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu adımı, Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in mevcut 4+4+4 sisteminin son dört yıllık bölümünün gözden geçirilmesi yönündeki çağrısının ardından attığını belirtti. Bakanlığın eğitim sistemini kapalı kapılar ardında yeniden şekillendirmeye çalıştığını ifade eden Ezer, önerilen yeni modelin çocukları eğitim sisteminin dışına atarak onları tarikatların ve sermaye çevrelerinin merhametine terk edeceğini vurguladı.

Açıklamalarında 2012 yılında hayata geçirilen 4+4+4 sistemine atıfta bulunan Ezer, “O zamanlar yandaş sendika olarak bilinen Eğitim-Bir-Sen’in coşkulu desteğiyle sunulan bu model, şimdi yine aynı çevreler tarafından kenara itiliyor. Onun yerine, yine kendilerinin geliştirdiği bir başka ‘ucube model’ olan 2+2 ve 3+1 empoze edilmeye çalışılıyor. Lisenin ilk iki yılından sonra diploma verilmesi ve eğitimin devamının isteğe bağlı kılınması, pedagojik bir yaklaşımdan çok ideolojik bir dayatmadır” şeklinde konuştu.

**’TOPLUMU BÖLER’**

Ezer, 2+2 modelinin sadece eğitim alanıyla sınırlı kalmayıp, toplumsal yapının tamamında mevcut adaletsizlikleri daha da artırarak bir bölünmeye yol açacağını öne sürdü. Ezer, şu uyarıda bulundu: “Bu model, eğitimde fırsat eşitliği ilkesini temelden sarsar. Ekonomik durumu iyi olan ailelerin çocukları akademik kariyerlerine devam etme şansı bulurken, yoksul ailelerin çocukları küçük yaşta meslek liselerine ve sonuç olarak ucuz işgücü piyasasına yönlendirilecektir. Unutulmamalıdır ki eğitim, piyasanın ve işverenlerin çıkarlarına hizmet etmek için değil, bireyin bütünsel gelişimini hedefleyen bir süreçtir.”

**’İDEOLOJİK BİR HAMLE’**

Söz konusu modelin hiçbir bilimsel ve pedagojik dayanağı olmadığının altını çizen Ezer, “Tıpkı 2011’de 4+4+4 sistemi getirilirken olduğu gibi, yine sahadan gelen talepler, yapılan anketler ve eğitim paydaşlarının görüşleri gibi gerekçeler sunuluyor. Bugün aynı oyun yeniden sahneleniyor. Yalnızca 36 bin kişiyle yapıldığı söylenen bir anket sonucuna dayanarak tüm eğitim sistemini değiştirmek, bilimsel bir faaliyet değil, tamamen ideolojik bir tiyatrodur” ifadelerini kullandı. Ezer, bu sistemin asıl amacının çocukları erken yaşta iş hayatına dahil etmek olduğunu ve bunun da çocuk işçiliğini yasal bir zemine oturtma çabası anlamına geldiğini ekledi.

Eğitimi bir ideolojik mühendislik projesi olarak gören her türlü adıma karşı toplumsal bir direniş organize edeceklerini duyuran Ezer, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Eğitim ancak evrensel, bilimsel ve laik prensipler temelinde şekillendirildiğinde gelecek kuşaklara aydınlık bir yol çizer. Bizler, bu ülkenin aydınlık geleceği adına eğitimi sermayenin, piyasa koşullarının ve her türlü gericiliğin etkisine karşı korumak için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”