Fahrettin Altun’un İletişim Başkanlığı Mirası: Tartışmalar ve Projelerle Geçen Bir Dönemin Analizi

Kaynak, İletişim Başkanlığı/Anadolu/Getty Images2 dakika önceCumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda 10 Temmuz tarihinde bir görev devir teslimi gerçekleşti. 2018’den beri bu pozisyonu sürdüren Fahrettin Altun, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) yönetimine atanırken, onun koltuğuna Burhanettin Duran geçti.Altun, görevde bulunduğu süre zarfında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakın mesai arkadaşlarından biri olarak konumlandı. Muhalif çevreler tarafından “yeni ve otoriter bir rejimin inşasında kilit rol oynamakla” itham edildi. Diğer taraftan, iktidara yakın kesimler Altun’u “Türkiye’nin menfaatlerini yurt içinde ve dışında savunan, genç ve vizyon sahibi bir figür” olarak nitelendirerek destekledi.Akademik bir geçmişe sahip olan 49 yaşındaki bürokrat Altun, esasen bir iletişim bilimleri profesörüdür. İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) sosyoloji lisansını tamamladıktan sonra, Mimar Sinan Üniversitesi’nde aynı dalda yüksek lisans derecesi aldı. Akademik kariyerini İstanbul Üniversitesi’nde yazdığı “McLuhan ve Baudrillard’ın Medya Kuramlarının Karşılaştırmalı Çözümlemesi” isimli doktora teziyle taçlandırdı. Kariyerinin bir bölümünde Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Utah Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulundu. AKP hükümetleri zamanında faaliyete geçen İstanbul Şehir Üniversitesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, İbn Haldun Üniversitesi ve Fatih Üniversitesi gibi vakıf kurumlarında öğretim üyeliği görevlerinde bulundu. Özellikle Ahmet Davutoğlu ile anılan İstanbul Şehir Üniversitesi’nin kurucu akademik heyetinde yer alarak 2008-2014 yılları arasında iletişim bölümünün başkanlığını yürüttü. İlerleyen yıllarda, Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu arasındaki siyasi tansiyonun yükseldiği bir dönemde, bu üniversitenin faaliyet izni iptal edildi.Altun, bir dönem hükümete yakınlığıyla tanınan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) İstanbul genel koordinatörlüğü pozisyonunu da üstlendi. Yıllar boyunca siyasal iletişim, medya sosyolojisi, siyaset sosyolojisi ve kültürel çalışmalar gibi alanlarda uzmanlaşarak çok sayıda çalışma yürüttü ve kitaplar yayınladı. Aynı zamanda, çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı ve TRT ekranlarında televizyon programları hazırlayıp sundu.Kaynak, Raşit Aydoğan/Anadolu/Getty ImagesAltun’un görev süresince bazı sosyal medya gönderileri ve beyanları, kamuoyunda geniş yankı uyandıran tartışmalara sebep oldu. Bu tartışmalardan biri, göreve gelmesinden hemen önce 2018 yılında sosyal medyada yaptığı “hegemonya” paylaşımıydı. Altun, İstanbul’da bir kitapçıda çektiği ve yeni çıkmış bazı kitapları gösteren bir fotoğrafı, “Yeter artık! Yerli ve milli bir kültür politikasının vakti gelmedi mi? İstiklal Caddesinin göbeğinde bir kitapçıdan…” notuyla paylaşmıştı. Bu paylaşıma gelen eleştirilerin ardından yaptığı açıklamada ise, “Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek…” ifadelerini kullandı. Bu ikinci mesaj, özellikle sosyal medya ve entelektüel çevrelerde büyük bir tartışma başlattı.X paylaşımını geçinX içeriğine izin veriyor musunuz?Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen “kabul et ve devam et” seçeneğine tıklayın.Kabul et ve devam et Uyarı: BBC üçüncü taraf sitelerin içeriğinden sorumlu değildir.X paylaşımının sonuİçerik bulunamadıDaha fazlası için XBBC, link verilen internet sitelerinin içeriğinden sorumlu değildir.Altun’a muhalif olan kesimler, ilerleyen yıllardaki eleştirilerinde bu paylaşıma sıkça atıfta bulundu. Bu çevreler, İletişim Başkanlığı’nın temel hedefinin AKP’nin politik ideolojisi doğrultusunda bir kültürel hegemonya tesis etmek olduğunu iddia etti. Altun, 2024’te yaptığı bir konuşmada 2018’deki paylaşımını savunarak Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde Türkiye’nin “Batıcı hegemonyayı yıktığını” ifade etti.2018’de Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün lağvedilmesiyle yerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ihdas edildi ve kurumun başına Fahrettin Altun atandı. Altun, görev süresi boyunca kamu diplomasisi, stratejik iletişim ve kriz yönetimi gibi sahalarda önemli faaliyetler yürüttü. Bu dönemde başkanlık, Türkiye’nin uluslararası arenadaki imajını güçlendirmeyi amaçlayan çok sayıda organizasyona imza attı. Kurum tarafından yüzlerce panel, sempozyum ve konferans düzenlenirken, çeşitli yayınlar da basıldı. Kaynak, Getty ImagesAltun tarafından “yenilikçi ve proaktif” olarak nitelenen Türkiye İletişim Modeli adında bir iletişim stratejisi geliştirildi. Özellikle “uluslararası güvenlik ve terörle mücadele” başlığı altında hazırlanan belgeseller, yayınlar, konferanslar ve toplantılar aracılığıyla Ankara’nın bu konulardaki pozisyonu ve politikaları hem yurt içinde hem de yurt dışında anlatıldı. Altun’un başkanlığı sırasında basın kartı yönetmeliği de revize edildi ve basın mensupları için aranan şartlar yeniden düzenlendi. Aralarında Basın Konseyi, Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası gibi meslek örgütlerinin bulunduğu kurumlar, bu düzenlemeleri “basın özgürlüğüne yönelik bir darbe” olarak değerlendirdi. Başkanlık, 2022 senesinde “Türkiye markasını” pekiştirmek hedefiyle küresel “Hello Türkiye” kampanyasını hayata geçirdi ve bu kapsamda Türkiye Marka Ofisi’ni kurdu.Altun’un dönemindeki en çok tartışılan girişimlerden biri de 2022’de faaliyete geçen Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) oldu. Merkezin kuruluş amacı, kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatmak olarak deklare edildi. DMM, sosyal medya platformları üzerinden gündemdeki meselelere dair düzenli olarak doğrulama paylaşımları yaptı ve haftalık Dezenformasyon Bülteni yayımladı. Ancak bazı muhalif çevreler ve uzmanlar, DMM’yi “bir propaganda mekanizması ve muhalif gazetecileri hedef alan bir karalama girişimi” olarak tanımlayarak eleştirdi. Muhalefet partileri ise DMM’nin iktidar yanlısı medya organlarında yer alan “yalan haberleri” görmezden geldiğini savundu. Altun ise bu eleştirilere, “DMM, hem ülkemizde hem de dünya genelinde dezenformasyon içeren bilgiyi tespit edip ifşa ediyor ve doğru bilgiyi kamuoyuyla paylaşıyor” sözleriyle karşılık vererek merkezin çalışmalarını savundu.2023’te Altun, Goebbels benzetmesiyle ilgili bir tartışmanın merkezinde yer aldı. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından arama-kurtarma çalışmalarını eleştirdiği bir konuşmasında doğrudan İletişim Başkanlığı’nı hedef aldı. Kılıçdaroğlu, Altun için Nazi Almanyası’nın propaganda bakanı Joseph Goebbels’e atıfta bulunarak “Vitaminsiz Goebbels” benzetmesini yaptı ve “İletişim Başkanlığı, Erdoğan ne zaman bir şeyi batırsa, halka derhal bir reklam ve yeni bir kavram sunmaya başlıyor” dedi. Bu sözlere sosyal medya üzerinden yanıt veren Altun, “Şaşırmadığımız ancak tanık olmaktan yine de elem duyduğumuz bir başka durum ise büyük bir felaket anında bile belirli odakların muhalefet adı altında dezenformasyonu meşrulaştırmaya çalışması ve ülkemize yönelik psikolojik bir harbin aracı haline gelmesidir” ifadelerini kullandı.Kaynak, Türkiye Cumhurbaşkanlığı/Murat Çetinmüdürdar/Anadolu via Getty ImagesSiyasetçi Sinan Oğan da 25 Nisan 2023’te TRT binası önünde yaptığı bir açıklamada, “Biz cumhurbaşkanının ve İletişim Başkanı çakma Goebbels’in basın üzerindeki tüm baskılarını engellemek için çalışacağız” şeklinde konuştu. Oğan, 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda ATA İttifakı’nın adayı olmuş, ikinci turda ise Cumhur İttifakı’na desteğini açıklamıştı.Fahrettin Altun ile eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş genel başkanı Selahattin Demirtaş arasında da kamuoyunda geniş yer bulan bir polemik yaşandı. 2016’dan bu yana Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demirtaş, 2023 seçimleri öncesinde Gazete Pencere’de kaleme aldığı bir yazıda Altun’u hedef aldı. Demirtaş, yazısında iktidar partisinin bir trol ordusu oluşturduğunu iddia ederek, “Erdoğan’ın seçimler için en çok güvendiği ordu, bu trol ordusudur. Bu ordunun komutanı da çakma Goebbels Fahrettin’dir” diye yazdı. Altun, bu iddialara sosyal medya üzerinden verdiği cevapta, açıklamanın “yalanlarla dolu” olduğunu belirtti ve Demirtaş’ı “6-8 Ekim olaylarının azmettiricisi, Yasin Börü ve onlarca masumun katili” olarak tanımladı.