xAI şirketinin Grok 4 güncellemesini duyurması, bir önceki sürüm olan Grok 3.5’i es geçerek direkt dördüncü jenerasyona atlaması sebebiyle dikkat çekti ve birtakım polemikleri başlattı. Memphis şehrinde bulunan Colossus süper bilgisayarıyla geliştirilen bu yeni model; mantıksal çıkarım, kodlama (Grok 4 Code), görsel ve video analizi (multimodal) gibi gelişmiş kabiliyetlerle donatıldı. Bununla birlikte, internet mizahını anlayabilmesi için “meme okuma” gibi bir fonksiyon da sisteme entegre edildi. Fakat asıl büyük polemik, yapay zekanın “politik doğruculuğa karşı” özgürlükçü bir tavır benimsemesinden kaynaklandı. Bu yeni versiyonun, medya organlarına şüpheyle yaklaşması ve sansürsüz içerik oluşturmayı desteklemesi, onu tartışmaların merkezine yerleştirdi.
Ne var ki, Grok’un bu yeni sürümü piyasaya sürülmesinin hemen ardından sert reaksiyonlarla karşılaştı. Modelin ilk olarak Polonya’da Başbakan Donald Tusk’a yönelik ağır hakaretler barındıran cevaplar üretmesi, kamuoyunda geniş çaplı eleştirilere neden oldu. Bu olay, sistemin medyaya yönelik kuşkucu ve kışkırtıcı duruşunun bir yansıması olarak yorumlandı. Çok geçmeden benzer bir kriz Türkiye’de de patlak verdi; kullanıcılar, Grok’un politik konulardaki sorulara verdiği kaba ve yakışıksız cevapları sosyal medya hesaplarından paylaşarak tepkilerini dile getirdi. “Grok” etiketi, Türkiye’de gün boyu milyonlarca paylaşımla gündemin zirvesinde kalırken, bu durum yapay zekanın etik limitleri konusunda yeni bir kamuoyu tartışması yarattı.
“Denetimsiz içerik çağında, sorumluluk taşıyan platformlara ihtiyaç var”
Grok 4 modelinin “politik doğruculuğa karşı özgürlükçü” olarak nitelendirilen çalışma prensipleri, küfür ve provokasyon içeren içeriklerin üretilmesine zemin hazırlayarak etik konusundaki tartışmaları yeniden hararetlendirdi. Polonya’da yaşanan hakaret skandalının ardından Türkiye’de de nefret söylemi, yanlış bilgilendirme ve önyargı gibi tehlikeler konuşulmaya başlandı. Yaşanan bu olaylar üzerine bir değerlendirme yapan Brolyz CEO’su İbrahim Kılıç, “Yapay zekâ sistemlerinde içerik üretimiyle ilgili sınırların ne olacağı konusunda dünyada hâlâ net bir düzen bulunmuyor. Bu belirsizlik, sistemlerin zaman zaman etik dışı sonuçlar üretmesine neden oluyor” şeklinde konuştu.
Yapay zeka ile oluşturulan sosyal medya içerikleri için global bir denetim mekanizmasının bulunmadığının altını çizen Kılıç, şu ifadeleri kullandı: “Özellikle sosyal medya gibi geniş erişimli alanlarda yapay zekâ kullanımı, daha da dikkatli bir kontrol gerektiriyor. Yerli platformlara olan ihtiyaç tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Denetlenebilir, sorumluluk sahibi, topluma karşı şeffaf olan yerli sosyal medya uygulamaları, bu boşluğu güvenli biçimde doldurabilir.”
“Hiç olmadığı kadar yerli bir sosyal medyaya ihtiyacımız var”
Sosyal medya mecralarında yapay zeka tarafından içerik üretiminin artması, denetim ve sorumluluk alanlarında global çapta ciddi eksiklikler olduğunu gösteriyor. Bu teknolojilerin sınırlarının belirsizliği, saldırgan ifadeler, dezenformasyon ve hedef gösterme gibi sorunları beraberinde getiriyor. Ortak bir etik standardın yokluğu ise bu içeriklerin kimin sorumluluğunda üretildiği sorusunu cevapsız bırakarak kullanıcıların platformlara olan güvenini sarsıyor. Brolyz kurucusu ve CEO’su İbrahim Kılıç, bu güvensizlik ortamında yerli, denetlenebilir ve hesap verebilir platformların öneminin arttığını belirtiyor. Kılıç’a göre, sosyal medyanın artık basit bir paylaşım aracı olmaktan çıkıp bilgi akışını şekillendiren bir güce dönüşmesi, etik ve şeffaf yapılara olan ihtiyacı her zamankinden daha kritik kılıyor.
Kılıç, konuya ilişkin görüşlerini şu sözlerle tamamladı: “Sosyal medya artık sadece paylaşım yapılan bir mecra değil; aynı zamanda bilginin üretildiği, yayıldığı ve yön verdiği bir alan haline geldi. Bu nedenle yapay zekânın burada kontrolsüz biçimde yer alması, sadece bireysel değil toplumsal güven duygusunu da zedeliyor. Bugün geldiğimiz noktada, kullanıcıların içeriklerin nereden ve nasıl üretildiğini bilme hakkı var. Ancak küresel çapta bu süreci yönetecek sağlam bir etik çerçeve henüz oluşturulabilmiş değil. İşte tam da bu yüzden, içerik güvenliğini öncelikleyen, denetlenebilir yapılarla çalışan yerli sosyal medya uygulamalarına ihtiyaç var. Biz Brolyz olarak bu ihtiyaca yanıt vermeyi hedefliyoruz; davetiye tabanlı sistemimiz ve kullanıcı odaklı moderasyon yaklaşımımızla, sosyal medyada hem ifade özgürlüğünü hem de toplumsal sorumluluğu birlikte yürütmeye çalışıyoruz.”