Hücre, modern bilimin temel yapı taşlarından biri olarak, yapılan yeni bir keşifle bilim dünyasını bir kez daha hayrete düşürdü. Virginia Üniversitesi ile Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) bünyesindeki Amerikalı araştırmacılar, hücre içerisinde “hemifüzozom” olarak isimlendirilen daha önce bilinmeyen bir organelin varlığını saptadı. Bu yapının, hücresel materyallerin ayrıştırılıp yeniden kullanıldığı bir merkez olduğu ve genetik kökenli hastalıkların tedavisinde kilit bir rol oynayabileceği öngörülüyor.
HÜCRENİN GİZLİ YÜKLEME RAMPASI
Yapılan araştırmalar, hemifüzozomun adeta bir “yükleme rampası” görevi gördüğünü ve veziküllerle nakledilen maddelerin burada ayrıştırıldığını gösterdi. Sadece hücrenin gereksinim duyduğu zamanlarda beliren bu geçici yapı, geleneksel görüntüleme metotlarıyla tespit edilemiyordu. Bu devrim niteliğindeki bulgu, hücreleri dondurarak onların üç boyutlu ve yüksek çözünürlüklü görüntülenmesine olanak tanıyan kriyo-elektron tomografisi teknolojisi ile gerçekleştirilebildi.
KALITSAL HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE YENİ BİR UFUK
Bu keşfin, bilhassa Hermansky-Pudlak sendromu gibi ender rastlanan genetik rahatsızlıkların tedavisinde bir dönüm noktası olabileceği ifade ediliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 200 bin bireyi etkileyen bu sendrom, albinizm, kan pıhtılaşma sorunları, akciğer rahatsızlıkları ve görme bozuklukları gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Bu tür kalıtsal hastalıkların, hücre içerisindeki temel işleyişin bozulmasından kaynaklandığı biliniyordu. Hemifüzozomun bu işleyişteki görevinin aydınlatılmasıyla birlikte, tedavi için yenilikçi yaklaşımların ortaya konabileceği umuluyor.
SAĞLIKLI VE HASTALIKLI HÜCRELERDEKİ ROLÜ ARAŞTIRILIYOR
Bulgunun ehemmiyetini vurgulayan Profesör Seham Ebrahim, “Hücrelerde yeni bir yapı keşfetmek çok nadir rastlanan bir durum. Bu, hastalıkları anlamada yepyeni bir kapı aralıyor” şeklinde konuştu. Araştırmacıların şimdiki hedefi, bu yapının sağlıklı hücrelerdeki işlevini ve hastalık koşullarında nasıl bir değişim gösterdiğini anlamak. Bu araştırmaların, genetik hastalıkların erken tanısında ve kişiye özel tedavi metotlarının oluşturulmasında önemli bir rol oynaması bekleniyor.