Milliyet.com.tr/ÖZEL – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 20 Mart sonrasında politika faizini yükseltme kararı, bankacılık sektörünü mevduat faiz oranlarını yeniden düzenlemeye itti. Güncel durumda, çoğu banka mevduat sahiplerine yaklaşık %50 oranında bir getiri vaat ederken, bazı bankalarda bu oran %53 seviyelerine kadar ulaşmaktadır. Ancak son haftalarda, mevduat faizlerinde gözlemlenen birkaç puanlık gerileme de dikkat çekmektedir.
Resmi Gazete’de duyurulan yeni bir düzenleme ile mevduat hesapları ve yatırım fonlarına uygulanan stopaj (kaynakta kesinti) oranları artırıldı. Bu değişikliğe göre, yatırım fonlarındaki stopaj %15’ten %17.5’e yükseltildi. Mevduat hesaplarında ise 6 aya kadar vadeli olanlar için stopaj %15’ten %17.5’e, 1 yıla kadar vadeli hesaplar için ise %12’den %15’e çıkarıldı. Bir yıldan daha uzun vadeli mevduat hesaplarına uygulanan %10’luk stopaj oranında ise herhangi bir değişiklik yapılmadı.
Diğer taraftan, piyasalarda Merkez Bankası’nın 24 Temmuz’da gerçekleştireceği toplantıda faiz indirimi yapacağına dair güçlü bir beklenti hakim. Genel kanı, 250 ile 350 baz puan arasında bir indirim yapılacağı yönünde. Peki, Merkez Bankası’nın olası bir faiz indirimi, mevduat faizlerindeki düşüşü ivmelendirir mi? Temmuz ayından sonra faizlerdeki beklentiler ne yönde şekilleniyor? Stopaj artışının mevduat getirileri üzerindeki yansıması ne olacak? 3. Göz Danışmanlık Kurucusu Hikmet Baydar, bu konuları milliyet.com.tr için değerlendirdi.
Baydar, “Merkez Bankası’nın faiz indirimi adımını atmakta biraz daha hızlı olması gerekiyor. Son yapılan faiz artışının geri çekilmesi lazım. Faizler en azından %42.5 seviyesine indirilmeli,” dedi. Piyasa beklentisinin 250 baz puanlık bir indirim olduğunu ancak iki ay içinde toplamda 500 baz puanlık bir indirime ihtiyaç duyulduğunu belirten Baydar, “Bana göre faizlerin %41 düzeyine kadar gerilemesi şart. Yüksek faiz politikası, sanayi sektörünün üzerinde ağır bir yük oluşturuyor. Bu nedenle en az 250 baz puan üzerinde bir faiz indirimi zorunludur,” ifadelerini kullandı.
Hikmet Baydar, Merkez Bankası’nın faiz kararı haricinde aldığı başka kararların da mevduat faizlerini aşağı çekebileceğine işaret etti. “Mevduat bankaları için TL’ye geçiş hedefi %60’tan %40’a, katılım bankaları için ise %45’ten %25’e düşürüldü. Bu karar, bankaların yüksek faizle TL toplama zorunluluğunu hafifletiyor. Dolayısıyla bu düzenleme tek başına bile bankaların TL mevduat faizlerinde daha esnek davranmasına olanak tanıyarak önemli bir düşüşe sebep olabilir. Bankalar bu yüzden mevduat faizlerini hızla aşağı çekme yoluna gidebilirler,” diye ekledi.
Bununla birlikte, TCMB’nin fonlama faizini düşürmesi bankaların operasyonlarını daha da kolaylaştıracaktır. Fonlama maliyetleri azalan bankalar, piyasa koşullarına göre daha düşük faiz oranlarıyla mevduat çekmeye yönelecektir.
Peki, stopaj artışının mevduatlara etkisi ne olur? Mevduat ve fonlara yönelik stopaj artışı, nihayetinde yatırımcının net kazancının azalması anlamına geliyor; aradaki fark vergi olarak devlete gidiyor. Yatırımcılar net getiriye odaklanacağı için, eğer bu getiri tatmin edici bulunmazsa, farklı yatırım araçlarına bir geçiş yaşanabilir. Döviz ve altın gibi stopaj uygulanmayan enstrümanlara yönelim riski bu durumda artmaktadır. Kur üzerinde bir yukarı yönlü baskı oluşması halinde, bu sermayenin dövize veya yastık altı altına kayma tehlikesi bulunur. Bu sebeple, stopaj artışları vergi gelirlerini artıracak gibi dursa da, toplam mevduat hacmini azaltarak genel vergi gelirlerinde bir düşüşe bile neden olabilir.
Örnek vermek gerekirse, 1 milyon TL’sini aylık vadeli mevduata yatıran bir tasarruf sahibi, faiz gelirine uygulanacak ek stopaj kesintisi sebebiyle eskiye oranla daha düşük bir net getiri elde edecektir. Getirisindeki azalma, doğrudan stopajdaki artış kadar olacaktır.