Suriye’de Birlik Arayışı: ABD’li Temsilci, Ordu Entegrasyonu Konusundaki Anlaşmazlığı Doğruladı

Kaynak, EPA
10 Temmuz 2025, 03:00 +03
Güncelleme 51 dakika önce

Amerika Birleşik Devletleri’nin Ankara Büyükelçisi ve aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi olan Tom Barrack, Suriye’deki merkezi yönetim ile Kürt gruplar arasında, silahlı güçlerin birleştirilmesi hususunda devam eden bir uyuşmazlık olduğunu ifade etti.

Amerikan haber ajansı Associated Press’e (AP) bir demeç veren Barrack, taraflar arasında ciddi fikir ayrılıklarının bulunduğunu dile getirdi.

Barrack, bu anlaşmazlığın, yıllar süren iç savaşın ardından kontrolü yeniden tesis etmeye çalışan yeni Suriye hükümetinin önünde sürekli bir pürüz oluşturduğunun altını çizdi.

Bu değerlendirme, Barrack tarafından, Suriye’nin geçici devlet başkanı Ahmed eş-Şara ile ülkenin kuzeydoğu bölgesinin büyük bir kısmını denetleyen Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi’nin 9 Temmuz’da Şam’da gerçekleştirdikleri toplantının ardından yapıldı.

Suriye hükümeti ve SDG arasındaki bu müzakerelere Tom Barrack’ın yanı sıra Fransa’nın Suriye Özel Temsilcisi Jean-Baptiste Faivre de iştirak etti.

AP’nin aktardığına göre, temel ihtilaf noktası SDG’nin yeni oluşturulacak Suriye ordusu içinde özerk bir yapı olarak kalma talebi. Buna karşılık Şam yönetimi, SDG’nin tamamen lağvedilmesini ve mensuplarının orduya bireysel olarak katılmasını savunuyor.

Tom Barrack, “Bu, iki taraf arasında hala mevcut olan büyük bir problem” şeklinde konuştu.

“Bu meselede bir ilerleme kaydedildiğini zannetmiyorum” diyen Barrack, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bana göre bu tür gelişmeler küçük adımlarla olur, zira ilerleme güvene, bağlılığa ve karşılıklı anlayışa dayanır. Uzun süredir ayrı düşmüş ve belki de hasmane bir ilişki içinde olmuş iki tarafın, güveni aşama aşama inşa etmesi gerekmektedir.”

Barrack, henüz arzu edilen noktaya gelinmemiş olsa da, Şam yönetiminin SDG’ye çeşitli seçenekler sunma konusunda “mükemmel bir iş çıkardığını” belirtti ve SDG’ye yönelik olarak, “Umarım bu seçenekleri dikkate alırlar. Umarım bunu ivedilikle yaparlar” dedi.

ABD’nin yeni Suriye hükümetine ve ordusuna “tam güvendiğini” kaydeden Barrack, SDG’nin de IŞİD ile mücadeledeki rolünü “değerli bir ortak” olarak tanımladı.

Barrack, “ABD, SDG’nin yeni hükümete saygılı bir biçimde entegre olma imkanına kavuştuğundan emin olmak arzusundadır” diyerek, Suriye’de bulunan yaklaşık 1300 Amerikan askerinin tamamen geri çekilmesi konusunda “aceleci davranmadıklarını” sözlerine ekledi.

**Suriyeli Yetkiliden Açıklama: ‘Ülkenin Bölünmesini veya Federasyonu Prensip Olarak Kabul Etmiyoruz’**

Fransız haber ajansı AFP’nin bildirdiğine göre, eş-Şara ve Abdi’nin başkanlık ettiği heyetler, Şam’da Mart ayında varılan mutabakatın uygulanmasındaki tıkanıklığı ele aldı.

Ana iskeletini Kürt Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) teşkil ettiği SDG, söz konusu anlaşmayla Suriye’deki yeni yönetimin kurumlarına dahil olmayı kabul etmişti, fakat anlaşma hayata geçirilememişti.

Şam’daki son müzakereler, SDG kontrolündeki bölgelerin Suriye’ye ekonomik ve askeri olarak bütünleşmesi konusuna odaklandı. AFP’nin Suriye’nin resmi yayın organı El-İhbariye’ye dayandırdığı habere göre, bir Suriyeli hükümet yetkilisi, Şam yönetiminin görüşmelerde “Tek Suriye, Tek Ordu, Tek Hükümet” ilkesine sadık kaldığını belirtti. Aynı yetkili, Suriye’nin bölünmesi ya da federal bir yapıya geçmesi gibi seçenekleri ilkesel olarak reddettiklerini vurguladı ve ekledi: “Suriye ordusu, vatanın tüm evlatlarını çatısı altında toplayan ulusal bir kurumdur. SDG’nin Suriyeli savaşçılarının katılımına da açıktır.”

**Mart Ayındaki Anlaşmanın İçeriği Neydi?**

Eş-Şera ve Abdi tarafından Mart ayında paraflanan entegrasyon anlaşması sekiz maddeden oluşuyordu.

Anlaşmanın ilk maddesi, “Tüm Suriyelilerin, etnik köken veya dini inançlarına bakılmaksızın siyasi süreçlere ve devlet kurumlarına katılım ve temsilinin güvence altına alındığını” belirtiyordu.

İkinci maddede ise “Kürt toplumu, Suriye devletinin ayrılmaz bir unsuru” olarak tanımlanıyor ve vatandaşlık hakları da dahil olmak üzere “tüm anayasal hakları” teminat altına alınıyordu.

Bu mutabakatın uygulanmasıyla, SDG’nin denetimindeki zengin petrol ve gaz yataklarının kontrolünün devlete devredilmesi planlanıyordu.

SDG’nin kontrolü altında ayrıca, birçoğu faal olmayan sınır kapıları ve IŞİD militanlarının tutulduğu hapishaneler bulunuyor.

Anlaşma uyarınca SDG, “Suriye’nin güvenliğine ve bütünlüğüne yönelik her türlü tehdide karşı mücadelede” hükümete destek vermeyi taahhüt etmişti.

Anlaşma, yerlerinden edilmiş Suriyelilerin evlerine geri dönmelerinin sağlanması maddesini de kapsıyordu.

Yedinci madde, Suriyeliler arasında nifak tohumları ekmeyi hedefleyen nefret söylemlerinin ve ayrılıkçı çağrıların reddedilmesi iradesini ortaya koyuyordu. Sekizinci ve son madde ise, oluşturulacak komitelerin anlaşmanın 2025 sonuna dek hayata geçirilmesi için faaliyet göstermesini öngörüyordu.

Tahminlere göre SDG, en az 20 bini Kürt Halk Savunma Birlikleri (YPG) mensubu olmak üzere, 40 bin ila 60 bin arasında bir savaşçı gücüne sahip.

Türkiye, SDG’nin bel kemiğini oluşturan YPG’yi ve onun siyasi kolu olan, Suriye’nin kuzeyinde geniş bir bölgeyi idare eden Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD), “PKK’nın bir uzantısı” olarak kabul etmekte ve “terör örgütü” olarak sınıflandırmaktadır.